Orta Yeri Sinema

'Orta Yeri Sinema'da bu hafta 'Haftasonu', 'Lucy' ve 'Liseli Polisler 2' var.

LORA SARI

İki Günlük Bir Şey
Hafta Sonu

‘Hafta Sonu’nun anti- heteronormatif savaşçısı Glen, yeni ‘takıntısı’ Russell’a kendi sanat projesini, geylerin de heteroseksüellerin de görmek istemeyeceğini anlatıyor bir sahnede: “Belki geyler, ucundan azıcık da olsa penis görmek için gelecekler ve hüsrana uğrayacaklar. Heteroseksüellerse gelmez, çünkü bunun onların dünyasıyla hiç mi hiç alakası yok. Onlar mültecilerin, bir cinayetin ya da tecavüzün resimlerini görmeyi tercih ederler.' Bu sözler belki de yönetmen Andrew Haigh'ın Glen aracılığıyla duyulur kıldığı kaygıları. Hâlbuki ‘Hafta Sonu’ 48 saati anlatan bir homoerotizm şöleninden çok daha fazlası. Glen'in başı çektiği tartışmalar, eşcinsel diskur üzerine yeni bir şey söylemese de, ilk bakışta stereotipik görünen eşcinsel tiplemeler, film ilerledikçe sapmalar yaparak sizi şaşırtıyor. 'Bu ikisinden bir cacık olmaz' diyeceğimiz, farklı dünyaların insanı Glen ve Russell birbirine anbean bağlanırken, bir hafta Sonunun ötesine geçemeyerek yürek burkan, ince mizahla bezenmiş bir aşk var. (Spoiler olmadı sanırım, filmin adı Hafta Sonu) Daha da özetlemem gerekirse bu film, Sezen Aksu'nun 'Dört Günlük Bir Şey' şarkısı gibi bir şey.

Bi’ güç var
Lucy

Başrolde güzel bir kadın, şiddette sınır tanımayan adamlarla dolu mafya, giderek yükselen adrenalin ve tabii ki Paris sokaklarını mahşer yerine çeviren araba kovalama sahneleri… Bunlar olmadan bir Luc Besson filmi çekilebileceğini biz de düşünmemiştik. Bu sefer işe metafizik de eklendi. Fetüsün büyümesine sebep olan CHP4 hormonundan üretilen deneysel bir uyuşturucunun kanına karışmasıyla, beyin kullanma kapasitesi giderek artan kahramanımız Lucy, artan kapasitesiyle, bir insanı yenilmez ve ölümsüz kılan bütün telekinetik ve metafizik güçlere sahip oluyor. Diğer taraftan Lucy’nin beyni büyüdükçe, Scarlett Johannson da daha iyi oynuyor. Filmdeki tek sıkıntı, Besson’un, insan beyninin yalnızca %10’unun kullanıldığı efsanesinden yola çıkarak hikâyesini kurgulamış olması. Lucy’nin yapabildiklerinin sadece bir beynin gücüyle olamayacağını hepimiz biliyoruz. Unutmayalım, bizden öte bir güç, türlü türlü enerjiler var.

Daha seksi, daha komik. Daha seksi…
Liseli Polisler 2

Serinin ilk filminde, bir lisede öğrenci kılığında gizli görev yapan ortaklar Schmidt ve Jenko, bu filmde üniversitedeler. (Asıl adı ’21 Jump Street’ (Jump Sokağı, 21 Numara) olan ve bir adresi işaret eden bu güzelim filme ‘Liseli Polisler’den daha iyi bir isim bulamayan film dağıtımcılarına sesleniyorum, mutlu musunuz?) Film, Hollywood’un ‘devam filmi’ sömürüleriyle dalga geçerek, asla biz izleyicilerden faydalanmak istemediğini (veya köküne kadar faydalanacağını) gözümüze sokuyor. Jonah Hill ve Channing Tatum voltranı bu filmde daha da kuvvetlenmiş. İlk filmde mahrum kaldığımız Tatum seksiliğinin katmanları, oyuncunun Amerikan Futbolu oynadığı sahnelerde bir bir ortaya çıkıyor. Komedide rüştünü ispatlayan Hill’in bu filmde daha da komik olduğunu söyleyebiliriz, fakat bu sefer asıl cevher Captain Dickson rolündeki Ice Cube.

Kategoriler

Kültür Sanat Sinema