Orta yeri sinema: 29 Ağustos haftası

Orta Yeri Sienma'da bu hafta 'Süper Baba', 'Yatak Dersleri' ve ‘Uçaklar 2: Söndür ve Kurtar’ var.

LORA SARI
lorasari@agos.com.tr

 

600 küsur kez sperm bağışlayan insafsız
‘Süper Baba’

Vince Vaughn’un gözlerinde çizgiler, Chris Pratt hafif tombik, Cobie Smulders her zamanki gibi şahane... Evet, oyuncuların fiziksel özelliklerinden ileri gidemiyorum. Hikâye ilginç ama film neden bu kadar sıkıcı? Yavaş ilerlediğinden mi? Klişelerle dolu olduğundan mı? Yoksa duygusallığın tavan yapmasından mı? Hepsine evet, fakat asıl sorun herkesin fazla ‘iyi insan’ olması. Ve ‘herkes’ten kasıt, yaklaşık 560 kişi. David, zamanında sperm bankasına 600 küsur kez satış yapıyor. Bu 600 spermden 553’ü insana dönüşüyor. Filmin hikâyesi de, ana ayrı, –biyolojik– baba bir 553 kardeşin, David’in peşine düşmesi, David’in de onların peşine düşmesi. David, artık kocaman yetişkinler olan spermlerinin karşılaştıkları çeşitli zorluklar karşısında, onlara yardımcı olan iyiliksever bir yabancı kılığında, çocuklarına yaklaşıyor. O çocuklarını tanıyıp uzaktan sevdikçe, benim de içim nefretle doluyor. Dediğim gibi, çok iyi çocuklar bunlar; biyolojik babanın kim olduğunu bilmemenin onlarda açtığı yaralardan naifçe yakınan, birkaç kez buluşmalarına rağmen beraber yaptıkları kampta kardeşliğin ne demek olduğunu bizlere kanıtlayan, pamuk gibi çocuklar. Biri de şeytanın oğlu olsun, David’e karşı 552 kardeşini ayaklandırsın, “E vicdansız, insan 600 kez spermini satar mı?” desin... Hepsi bir ağızdan “Hayır baba, biz seni anlıyoruz ve kim olursan ol seviyoruz, yeter ki ortaya çık” diye ağlıyor.

“Sekste en iyi ben olucam, ben, ben, ben!”
‘Yatak Dersleri’

Filmin başkarakteri Emma, dişçi koltuğunda birlikte olduğu dişçisinden “Anesteziye alınmış bir salyangoz gibiydin” yorumunu duyunca, baba yadigârı ‘Ne yaparsan yap, en iyi şekilde yap’ kuralına uymaya çalışarak, Fransa’nın en iyi sevişen kadını olmaya ant içiyor. Fransızların oral sekste dünyanın en iddialı milleti olmalarını göz önünde bulundurursak, zorlu bir meydan okuyuş Emma’nınki. Zaten filmin bir yerinde de isyan ediyor kadıncağız “Kötüysem kötüyüm fellatio’da (oral seksin Fransızca argosu), size ne!” Doğru, bize ne... Bir buçuk saat boyunca, erkekleri memnun etmek için gizlice aldığın derslerden ve bu uğurda düştüğün, hakikaten komik olmayan durumlardan, bize ne gerçekten de. Partnerini yatakta memnun etmek tabii ki önemli Emma, fakat erkeğinin mutluluğundan önce kendininkini düşünmelisin. Unutma bu bir yarış değil ve akıl hocanın da dediği gibi, “Seksi sev Emma, seksi sev.”

Taşıtlar da insan
‘Uçaklar 2: Söndür ve Kurtar’

Bu ‘Uçaklar’ ve ‘Arabalar’ serileri animasyon dünyasının en gerçeküstü filmleriymiş gibi geliyor bana. Konuşan hayvanlar ya da oyuncaklar aklıma yatıyor da, konuşan taşıtları hiç anlamıyorum. Arabaların, iş arabalarının, trenlerin ve özellikle uçakların dünyasına adım atmanın ilginç olacağı düşüncesiyle girdiğim salondan mutsuz ayrılıyorum. Meğer taşıtlar da bizim gibi duyguları olan, hayatta kalma mücadelesi veren, hayalleri olan ve o hayalleri suya düşünce üzülen varlıklarmış. Kapitalist, paragöz, egoist ve kendi çıkarları uğrunda binlerce taşıtın canını tehlikeye atmaktan çekinmeyen kötü taşıtlar bile var. ‘Uçaklar’ mutlu sonla biten, yer yer komik, yer yer trajik bir taşıt dramı.

Kategoriler

Kültür Sanat Sinema