Agos Başyazı: Ermenilerin değişim sınavı

Bu hafta, Üç Horan Vakfı yönetimindeki iktidar kavgalarını manşete taşıyan Agos'un başyazısında katılımcı bir toplum modeli talebi var: 'Daha şeffaf, daha katılımcı, daha çoğulcu kurumları ve yeni bir toplum modelini hep beraber hayata geçirelim. Çünkü gelecek kuşaklar nezdinde iyiden de, kötüden de bizler, hepimiz sorumluyuz. Ve sınav şimdiki zamanda verilecek.'

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Türkiye de, dünya da değişiyor, dönüşüyor. Bu hareketliliğin iyiye mi, yoksa kötüye mi doğru olduğunu da her zaman bizler belirliyoruz. Biz, siz, bizler, onlar. İnsanlar…

Her şey ve hepimiz bu değişim kuralına tabiyiz. İstesek de istemesek de. Biz ona dirensek de, karşı koysak da, zamanın rüzgârları izlerini bırakıyor üzerimizde.

Türkiye Ermeni toplumunun kurumları ise bir süredir bu kadim kuraldan bihaber görünüyor. Devekuşu misali başını kuma gömüp bildiğini okuyan yönetimler böylelikle Türkiye Ermeni toplumunun zamanın aşındırıcı etkilerine karşı koyabileceğini zannediyor. Üstelik bunca azalmış, azaltılmışken.

Agos, kurulduğu günden bu yana bu durumun değişmesi, Ermeni toplumunun silkinip üzerindeki ölü toprağını atması için mücadele etti. Bu yoldaki temel ilkeler bizim açımızdan her zaman son derece netti: Çoğulculuk, katılımcılık, şeffaflık.

Patrikhane’de de, kiliselerde de, vakıf yönetimlerinde de, okullarda da, derneklerde de, basında da açıklık, hesap verebilirlik, topluma karşı sorumluluk talebimiz oldu.

Bu yolda bazı mesafeler kat edildi şüphesiz, ancak nihai bir dönüşümün, kalıcı ve yapısal bir değişimin başarıldığını söylemek saflık olacaktır. Ermeni toplumu bugün halen son derece arkaik yapısıyla günümüz şartlarında ayakta kalmaya çalışıyor. Bu nedenle de, kapalılıktan, sorumsuzluktan, ‘Ben yaptım oldu’culuktan, adam sendecilikten kaynaklanan sorunlar ardı ardına diziliyor.

Bu karanlık tablo içinde umut verici olan belki tek bir gelişme var. Dün Agos’un savunduğu; savunduğu için de tu kaka edildiği değerler bugün tüm kesimlerin dilinde. Herkes mevcut durumdan illallah ediyor ve –en azından görüntüde– köklü bir değişim için daha da geç kalınmaması gerektiğini savunuyor.

Bizler de bu durumu sevindirici buluyor ve tüm toplumu harekete geçmeye çağırıyoruz. Haydi o zaman! Daha şeffaf, daha katılımcı, daha çoğulcu kurumları ve yeni bir toplum modelini hep beraber hayata geçirelim. Çünkü gelecek kuşaklar nezdinde iyiden de, kötüden de bizler, hepimiz sorumluyuz. Ve sınav şimdiki zamanda verilecek.