Ayrı dünyaların Ermenileri

İlk uluslararası Ermenice şarkı yarışması ‘Tsovits Tsov’u Ağustos ayında, geleneksel bir Azeri müziği türü olan ‘muğam’a getirdiği ırkçı yasak dolayısıyla sayfalarımıza taşımıştık. Yarışma finaline kalani, Türklere karşı düşmanlık içeren ‘Axpers u es’in (Kardeşim ve ben) attığı savaş naraları, yarışmada bazı şeylerin pek değişmediğine işaret.

LORA SARI
lorasari@agos.com.tr

22 Ağustos 2014 tarihli sayımızda yer verdiğimiz ‘Ermenice şarkı yarışması Tsovits Tsov’dan büyük ayıp’ başlıklı haberde, ilk uluslararası Ermenice şarkı yarışması ‘Tsovits Tsov’u (Denizden Denize), geleneksel bir Azeri müziği türü olan ‘muğam’a koyduğu yasakla gündeme getirmiştik. ‘Tsovits Tsov’ internet sitesinin, yarışmaya katılım koşullarının sıralandığı sayfasında, yarışmaya her tür ve tarzda şarkıyla katılabileceği belirtiliyordu; ancak bunun tek istisnası da belirtilmişti: Muğam.

Haberimizin ardından, yarışmanın katılımcılarından biri olan İstanbullu grup Vomank, yarışma yetkililerine tepki gösterdi. Yazışmalar sonucunda, yetkililer kötü bir niyetleri olmadığını söylemiş ve ‘muğam’a getirilen yasağın bir karışıklıktan kaynaklandığını açıklamıştı. Yapılan açıklama, “Özrü kabahatinden büyük!” dedirtecek cinstendi. Buna göre, ‘Tsotivs Tsov’un asıl yasaklamak istediği tür ‘muğam’ değil ‘rabiz’di.

Hâlbuki ‘rabiz’i dışlamanın, ‘muğam’ı dışlamaktan aşağı kalır bir yanı yoktu. Rabiz’, popüler bir Ermeni müzik türü olsa da, Ortadoğu etkileri barındırdığı ve ‘muğam’la özdeşleştirildiği için Ermenistan’da hor görülüyor. Yani, Türkiye’nin elitistleri için arabesk neyse, Ermenistan’daki seçkinciler için de ‘rabiz’ aynı şey demek. Yine de, en azından artık ‘Tsovits Tsov’un sitesine girdiğinizde yarışmaya ‘muğam’ türüyle katılamayacağınıza dair bir madde yok. Yetkililer, Vomank’la aralarında geçen yazışmadan sonra, bu maddeyi kaldırma kararı almış.

20 Eylül’e kadar süren başvurular sonucunda ‘Tsovits Tsov’a toplamda 12 ülkeden 50 katılımcı başvurdu. Bu 50 katılımcı, hangi ölçütlere dayandığı belli olmayan bir ayrımla dört gruba dağıldı. 15 Ekim’de sonlanan halk oylaması sonucunda geriye 22 katılımcı kaldı. Katılımcılar arasında, Vomank ve yine 22 Ağustos tarihli haberde bahsi geçen Ermeni ve Türk müzisyenlerden oluşan Fransalı grup Collectif Medz Bazar da yer aldı. Vomank ‘Vantag’ adlı şarkılarıyla, halk oylaması sonucu grubunun beşincisi olurken, Vomank’la aynı gruba düşen Medz Bazar ın ‘Ariur Ar Ariur’ (Yüzde Yüz) adlı şarkısı üçüncü oldu. Medz Bazar bu şarkıda, Fransa’da yaşayan Ermeniler arasında ‘yüzde yüz Ermeni’ olmak için gerekli görülen özellikleri hicvediyor. Bu grubun ikincisi dünyaca ünlü cazcı Tigran Hamasyan olurken, Hamasyan grup birinciliğini, Ermenistanlı müzisyen Sevak Amroyan’ın, son derece şoven şarkısı ‘Axpers u es’e (Kardeşim ve ben) kaptırdı.

Amroyan’ın şarkısı, milliyetçi, militarist ve şiddet göndermeli sözlerle dolu. ‘Türk’e karşı verilecek savaştan, dökülecek asil Ermeni kanından, bu savaşın kutsallığından ve türlü milliyetçi göndermelerden geçilmeyen şarkının bu tür bir yarışmada kendine nasıl yer bulduğu büyük bir merak konusu.

Final Kremlin’de

Lena Chamamyan, Arto Tunçboyacıyan ve Sibil gibi tanınmış isimlerden oluşan 10 kişilik jürinin yaptığı oylama sonucu finale kalan 14 yarışmacı, geçen Çarşamba belli oldu. 23 Kasım’da Kremlin Sarayı’nda sahne alacak, büyük çoğunluğun Ermenistan ve Rusya’dan olduğu görülen 14 finalist arasında yedinci sırada Tigran Hamasyan, 10. sırada Vomank, Vomank’ın hemen altında Sevak Amroyan ve 13. sırada Collectif Medz Bazar var.

Halk oylamalarının, çoğu zaman müzikaliteye göre değil, ne kadar ‘dost’unuz olduğuyla doğru orantılı yapıldığının bilincinde olarak, Amroyan’ın finale kalamayacağını, jürinin böyle şiddet ve ayrımcılık yüklü bir şarkıya geçit vermeyeceğini tahmin etmiş olsak da, görüyoruz ki Amroyan Kremlin’de ‘anavatan’ı  geri almak için ‘kanunsuz Türkler’le kanlı bir savaş vereceğini bağıra çağıra ilan edecek.

Görünen o ki, Amroyan’ın bu tür bir şarkıyla yarışmaya katılmasına müsaade eden yetkililer, bu şarkıyı oylarıyla destekleyenler ve finale kalmasına müsaade eden jüri üyeleri, ilk uluslararası Ermeni şarkı yarışmasının adının bu şekilde anılmasına katkıda bulunmuş oldular. Müziğin milliyetçiliğe kurban edilmesine Türkiye’de çokça alışığız; ancak aynı hastalıktan Ermenilerin de mustarip olduğunu görmek gerçekten üzücü. Bu durumda da bize, aynı şey Türkiye’de yaşanmış olsa yapacağımız şeyi yapmak düşüyor. Eleştirmek, susmamak, kınamak! Dileriz ki duyan olur.

Amroyan’a karşı Medz Bazar

Yine de iyi şeyler de var. En başta, Amroyan’ın Türkleri topyekûn düşman ilan eden ve
onlara karşı nefret aşılayan kindar zihniyetinin karşısında Ariur Ar Ariur’ var. Medz Bazar, Amroyan’ın övüne övüne bahsettiği ‘cesur Ermeni kanı’yla ve nefretiyle, ‘ulu Ermeni ulusu’yla dalgasını geçecek, ve bu ‘değerleri’ zekice yerle bir edecek.

Sevak Amroyan ‘Axpers u es’ (Kardeşim ve ben)

“Kanunsuz Türk anavatana sahip çıkmış. Kardeşim ve ben savaşmaya gideceğiz. Bu karanlık bir gece, siperde oturmuşuz. Burası yiğit Ermenilerin kanının aktığı yer. Savaşmaya geldik, işte böyle savaşacağız, kardeşim ve ben Türk’e vuruyoruz. Şafak vakti Türkler sürünerek içeri sızarken. Biz vurunca Dünya sarsıldı. Ne kadar gerekirse gereksin, işte böyle savaşacağız. Ermeni kardeşim ve ben. Geri dönüş yok, bu amansız bir savaş. Anacığım kutsa bizi ve sakın ağlama. Eğer bir gün bir çift yiğit kartal görürsen onlar da bizim ruhumuzdur. Kardeşim ve ben. Anneciğim açılır bizim kapalı kapılarımız. Altına kesecek kara bahtımız. Ve böyle bir zaferle eve döneceğiz. Alkışlarla, tezahüratlarla kardeşim ve ben…”

Collectif Medz Bazar ‘Ariur Ar Ariur’ (Yüzde Yüz)

“Bu yüzde yüz Ermeni kanı. Ermeniyim, gururluyum, severim dolmayı. İnançlıyım, giderim Jean-Goujon kilisesine, peki itiraf ediyorum yılda sadece iki kere. (…) Şimdi bağımsız bir Ermenistan var. Gözümden yaş geliyor düşünürken. Ama Ararat kaldı öbür tarafta. Geçirmeliyiz toprakları yavaş yavaş elimize. Türkleri hiç sevmiyorum. Gerçekten kötüler! Bilir misin, bir buçuk milyon Ermeni öldü, yine de bugün hâlâ inkâr ederler. Ciddiyim, bu insanları hiç sevmiyorum. Onlarla asla konuşmamayı öğütledi babam. Ben de aynısını çocuklarıma öğütleyeceğim. 24 Nisan’da onları gösteriye götüreceğim. Sekiz yaşına geldiklerinde Mayrig’i izleteceğim. 10 yaşına geldiklerinde Ararat’ı izleyecekler. Ermenice konuşmayı öğrendiklerinde ise bağırarak şunu diyecekler: ‘Ermeniler iyidir, Ermeniler cesurdur, Ermeniler herkesten önce Hıristiyandı, Ermeni dağları kutsal ve yeşildir.’ Sucukla lavaş  oldu Ermeni kimliği. Kimse getirmiyor artık ulusumuza borçlu olduğu görevi. Neydik önceden, ne olduk şimdi.”