‘Ermenistan’da iktidar orta sınıftan korkuyor’

Ermenistan’daki mevcut atmosferi, protestoları, muhalefetin taleplerini, ülkenin temel problemlerini ve Sarkisyan’ın cumhurbaşkanlığı dönemindeki politikalarını, ülkenin önemli siyaset bilimi uzmanlarından Armen Grigoryan ile konuştuk.

ALİNE OZİNİAN
alineozinian@gmail.com

Ermenistan’da, son dönemde bazı değişimler yaşanıyor. Ekim ayında, on binlerce insan, gidişatı değiştirebilmek ve hükümeti istifaya zorlamak ümidiyle ülkenin dört bir yanında toplandı. Henüz büyük çalkantılara yol açmamış olsa da, ileride bir dönüm noktası olabilecek potansiyele sahip bir gelişmeydi bu. 24 Ekim’de Yerevan’daki Özgürlük Meydanı’nda yapılan en büyük gösteride, muhalefet partileri liderleri Levon Ter-Petrosyan, Raffi Hovhannisyan ve Gagik Dzarukyan’ın da katılması, büyük önem taşıyordu. Üç liderin ve kalabalığı istediği tek şey, hile karışmış bir seçimle iş başına geldiğini düşündükleri Serj Sarkisyan’ın istifasıydı. Üç muhalefet partisi olan Ermeni Milli Kongresi, Müreffeh Ermenistan ve Miras Partisi başkan ve temsilcileri, yaptıkları konuşmalarda, farklı siyasi görüşleri olsa bile birleşeceklerini, Ermenistan’ın mevcut yönetimiyle daha fazla devam etmesinin mümkün olmadığını ve bu değişim hareketine halkın büyük katılım göstermesi gerektiğini anlattılar. Bu, 2008’den bu yana ülkenin gördüğü en büyük protesto gösterisiydi.

Ermenistan’daki mevcut atmosferi, protestoları, muhalefetin taleplerini, ülkenin temel problemlerini ve Sarkisyan’ın cumhurbaşkanlığı dönemindeki politikalarını, ülkenin önemli siyaset bilimi uzmanlarından Armen Grigoryan ile konuştuk.

Armen Grigoryan, Ermenistan Devlet Üniveristesi Uluslararası ilişkiler ve Siyaset Bilimi bölümündeki eğitimine Ermenistan’daki Amerikan Üniversitesi’nde devam etti. Yüksek lisans ve doktorasını Georgetown Üniversitesi’nde yapan Grigoryan’ın Ermenistan’da ve yurtdışında yayımlanmış birçok makalesi ve köşe yazısı var.

  • Meydanlardaki insanlar ne istiyor?

Tek istedikleri hükümetin istifası. Yabancı basın bu protestoları Ermenistan’ın Avrasya Birliği üyeliğine karşı bir adım gibi göstermek istedi. Oysa Ermenistan birlik hakkında çok net. Bu protestolar sırasında Ukrayna’da olanlara benzer şeyler yaşanmaması için çok sık açıklamalar yapıldı. Bunun dış politika ile değil Ermenistan ile ilgili olduğu anlatıldı. Müreffeh Ermenistan Partisi başkanı Gagik Dzarukyan bunu meydanlarda açıkça söyledikten sonra, Rusya’nın ünlü Nezavisimaya gazetesine verdiği mülakatta, bu hükümet karşıtı eylemlerin Rusya karşıtlığı gibi algılanmaması gerektiğini ve muhalefet güçlerinin Rusya ile her zaman iyi ilişkiler peşinde olduğu söyledi. Zaten Ermenistan’da bu kadar insanı Rusya’ya karşı sokağa çıkaramazsınız. Doğru, marjinal gruplar var ama özünde halk Rusya ile iyi ilişkiler istiyor.

  • 1991’de yapılan gerçek seçimdi. O dönem sadece Levon Ter-Petrosyan vardı, yalana gerek yoktu. Siyasi rakip yoktu ama 4-5 sene sonra bu “metotlar” uygulama başlandı. 1994, 1996, 2008, hep gergindi. 1 Mart 2008 kanlıydı, 10 kişi öldürüldü, hepsinin üstü kapatıldı.Halk seçimlerin şeffaf olduğuna artık inanmıyor mu?

Şu anda 2008’e kıyasla farklı bir yerdeyiz. O zaman dengeler farklıydı. Ekonomik olarak farklı bir yerdeydik. Ve protestolarda sadece orta sınıftan halk vardı. Bugün siyasi güçler meydanlarda ve ortada büyük bir siyasi muhalefet var. Üç büyük parti, ve en büyük sermaye sahiplerinden biri olan Gagik Dzarukyan de dahil herkes meydanda. Zenginler bile sıranın kendilerine geldiğini düşünüyorlar.

  • Ekonomik olarak kötüye gidiş bariz. Koçaryan döneminde daha iyi olan ekonomi, halefi Sarkisyan ile birlikte gerilemeye başladı. Neden?

Levon Ter-Petrosyan döneminde yapılan özelleştirmelerin pozitif etkisi Koçaryan döneminde hissedildi. Koçaryan döneminde yatırımlar yapıldı. İnsanlar sermayelerini, yatırımlarını koruyabildiler, çünkü güven daha fazlaydı. Yurtdışından da yatırım yapılıyordu. Sermaye güvendeydi fakat yönetim çok sert ve otoriterdi. Eylemler, mitingler yapamıyordu kimse o yıllarda… Ama evet ekonomi iyiye gidiyordu. Orta ölçekli yatırımcılar vardı. Tabii Sarkisyan’ın bir şansızlığı da dünyadaki ekonomik krizlere denk gelmesiydi.

  • Ancak gelişen toplumun üyeleri haklarını arayabilir. Geliştikçe haklarının çerçevesini genişletmek isteyeceklerdi ve bu oldu. Ekonomik gelişmeyi, insanların hak talepleri takip etti. Ve mücadele meyvelerini verdi, artık miting yapabiliyoruz. Kısacası, bugün insanların meydanlarda eylem yapabilmelerinin sebebi Sarkisyan’ın daha demokrat olması değil. Bir noktada halkı durduramıyorsunuz.

Bugün talepler çok daha farklı. Geçen yıllarda meydanlara özgürlük için, temel haklar için çıkılıyordu, kanunlar vardı, fakat uygulanmıyordu. Bugün ekonomik durum bu denli kötü olunca meydanların talebi farklı. Koçaryan’ın oluşturduğu orta sınıf hak talep etmeye başladığında tehlike arz etmeye başladı. Orta sınıfı geliştirmeme eğilimi de, dış göçü durdurmaya çalışmamak da aslında bu sebepten. Hakkını talep eden, bilinçli sınıf korku arz ediyor hükümet için.

  • Sarkisyan’ı ekonomik olarak bu kadar başarısız yapan ne?

Yolsuzluklar. Serj Sarkisyan’ın erkek kardeşinin geliştirdiği bu pay alma, haraç talep etme metodu artık ülkenin ekonomik modeli haline geldi. Ticaret yapanlara gidip, bu işi satacaksın deyip çok düşük meblağlar teklif ediyorlar, direnenlere ise kârının yüzda 50’sini vereceksin diyorlar. Bu herkesi korkutuyor, kimse yatırım yapmak istemiyor. Bugün Gagik Dzarukyan’ın da meydanda olmasının sebebi bu. O da kaybetmekten korkuyor.

  • Adına illegal vergi ya da rüşvet diyelim. Bunun ne yazık ki bölgedeki diğer ülkelerde de olduğunu biliyoruz. Sorun istenen yüzdedeki anormallik mi? Yani herhangi bir ticari işletmeden karının yüzde 50’sini ne amaçla istersiniz?

Koçaryan döneminde de bu illegal yüzdelikler vardı, ama bu boyutlara ulaşmıyordu. Yüzde 50 neden istersiniz? O adam iş yapamasın, işine son versin de tüm ticareti siz kendi elinize geçirebilesiniz diye… Orta ölçekli işletmelere kadar indi artık bu…

  • Yönetimin orta sınıfı istemediğinden bahsettiniz. Bu biraz paradoksal değil mi? Büyük ticari müesseseleri olduğuna göre bunlardan yararlanacak, ürünlerinizi satacak bir orta sınıfa ihtiyaçları olmalı.

Evet paradoksal, ama onlar orta sınıfın siyasi taleplerinden korkuyorlar. Orta sınıf onlar için bilinçli bir sınıf, bundan korkuyorlar.

  • Sadece hükümetin istifasını istemek mantıklı mı? Kim bırakıp gider ki koltuğunu? Bunu talep edenler neye güveniyor? Sarkisyan’ın yerine kimin gelmesini istiyorlar? Yeni plan ne?

Yeni seçim isteniyor öncelikle. Aday sanıyorum Gagik Dzarukyan olabilir. Kendisi muhalefet adına konuşurken başkalarının da aday olabileceğini söylüyor. “Yeni cumhurbaşkanı” söylemini kullanıyor, bu da artık ilk cumhurbaşkanı Ter-Petrosyan’ın düşünülmediğini gösteriyor. Ama “Halk beni isterse ben de aday olurum” diyor.

İlk plan şöyle. Önce meclis kademeli olarak fesh edilecek, daha sonra ise hükümetin dağılması planlanıyor. Tabii bunları Sarkisyan ve muhalefet beraber yapacaklar. Bu durumda 2018’e kadar Sarkisyan cumhurbaşkanlığını koruyacak. Bu, teklif edilecek model… Sarkisyan tarafından kabul edilmez ve kendisi pazarlığa oturmaz ise, tek kademede Sarkisyan’ın istifası talep edilecek. Tabii görünen o ki Sarkisyan ilk teklifi kabul etmeyecek. Onun planı anayasayı değiştirip cumhurbaşkanlığını bir dönem daha uzatmak.

  • Sarkisyan istifayı kabul etmez ise, muhalefetin elindeki güç ne olacak?

Değişimde tek gücünüz halktır.

  • Bu kanlı bir devrim demek…

Hayır, kan olmayacak. İlk olarak Ermenistan’ın insan feda edecek kadar insan rezervi, böyle bir lüksü yok. İkincisi ise, üçlüyü oluşturan tüm liderler kan olmayacağını hep söylüyorlar. Kan isteselerdi Ter-Petrosyan bunu 2008’de yapabilirdi. O zaman halk hazırdı, o atmosfer oluşmuştu. 1 Mart gecesi Meclis’e girebilirlerdi, halk sokaktaydı, sopalar ellerindeydi, bir işaret bekliyorlardı, ama Ter-Petrosyan o işareti vermedi.

  • Muhalefetin kesin bir planı yok, Batı desteği yok, bu durumda gerçekten bir devrim olabileceğini düşünmek çok iyimser bir duruş değil mi?

Batı desteği yok, dışardan gelen para yok ama yerel burjuvazi var. Büyük iş adamı, Dzarukyan var. O bugün baş kaldırıyor, çünkü o Sarkisyan’ın yardımı ile zengin olmadı ve bugün istenen onu da bitirmek, bunun farkında ve kendini sağlama almak istiyor.

NEDEN AVRASYA BİRLİĞİ?

Türkiye ile kapalı sınırlar, giderek daha fazla silahlanan Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu, yani temelde güvenlik zafiyeti, Rusya’yla yakınlaşmak, dolayısıyla Avrasya Birliği’ne girmek için ana sebep. Rusya’nın bugün hâlâ Ermenistan’ın dış ticaretinde birinci sırada olması, borç nedeniyle Rusya’ya devredilen, tam gücüyle çalışmayan, belki de kasıtlı olarak çalıştırılmayan stratejik sanayi tesisleri, Rusya’nın ülkedeki 102 sayılı askeri üssünün varlığı, birçoğu Rus vatandaşlığına geçmiş ve Rusya’da ekonomik ve siyaset hayatında oldukça önemli rol oynayan yaklaşık 2 milyon Ermeni’nin varlığı… Demir yolları, haberleşme hatları ve enerji açısından ülkenin gittikçe Rusya’ya yakınlaşması… Dolayısıyla, Ermenistan’ın Avrasya Birliği’ne girmek istemesi hiç de şaşırtıcı değil.


Gagik Dzarukyan kimdir?

Müreffeh Ermenistan partisi kurucusu ve başkanı Gagik Dzarukyan, şu an Ermenistan’ın en büyük sermayeye sahip işadamı. Onu meydanlara indiren asıl sebep, mevcut ekonomik düzenin kendi sermayesini de tüketeceği korkusu. Dzarukyan, yerel seçimlerde oldukça iyi sonuçlar elde etti ve şu anda mal varlığını da kullanarak seçildiği bölgelerde ve kendi yaşadığı Kotayk kantonunda halkını memnun edebiliyor. Dzarukyan, bir siyasetçiden öte, halk içinde yardımsever olarak anılıyor. Ermenistan, Dzarukyan sayesinde, Batı’dan gelecek yardımlara çok da muhtaç olmadan içerden destekleniyor. Bu anlamda kendisi Gürcü oligark İvanişvili’ye benzetiliyor. Dzarukyan’ın aklında farklı cumhurbaşkanı adayları var ama “Gerekirse, halk arzu ederse koltuğa ben de oturabilirim” diyor.

Kategoriler

Güncel Ermenistan