Sevan Bıçakçı fırtınası Amerika’da esiyor

Günümüzün en büyük mücevher tasarımcılarından ve sanatçılarından biri olan Sevan Bıçakçı hakkında İngiliz mücevher tarihçisi Vivienne Becker ile bu alanda kitaplar yayımlayan Assouline Yayınevi’nin tarafından hazırlanan kitabın tanıtımı New York'taki Sotheby’s Müzayede Evi'nde yapıldı. Geceye katılan Nayat Karaköse, Bıçakçı'nın hayranlarından ünlü oyuncu Brook Shields'le konuştu.

Brook Shileds ve Sevan Bıçakçı

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

Günümüzün en büyük mücevher tasarımcılarından ve sanatçılarından biri olan, yaptığı işlerle sürekli olarak adından bahsettirmeyi başaran ve ünü tüm dünyaya yayılan Sevan Bıçakçı’nın rüzgârı, 12 Kasım’dan bu yana Amerika’da esiyor.

Değerli taşları oya gibi işleyen ve yarattığı mücevherlere, özellikle de yüzüklere hayallerini yansıtan Sevan Bıçakçı’nın sanatını anlatmaya ifadelerimiz yetmiyor. Bazı sanat eserlerinin gerçekliğine inanabilmek için onların yakından görülmesi ve hatta hikâyelerinin yazıya dökülmesi gerekir; Bıçakçı’nın tüm eserleri böyle. Bu kifayetsizlik, ancak, onun sanatını ve 12 yaşından bugüne dek süren başarı hikâyesini aktaracak bir kitapla giderilebilirdi. Sanatçıların öyküsünün bir başkası tarafından kaleme alınması, hiç şüphesiz, hem çok zor, hem de çok riskli. Bu riskin ve zorluğun üstesinden, ancak deneyimli bir isim ve alanında otorite sayılan bir yayınevi gelebilirdi. Bugüne kadar De Beers, Swarowski, Alexander Reza gibi dünyaca ünlü mücevhercilere dair kitaplar yazmış olan İngiliz mücevher tarihçisi Vivienne Becker ile bu alanda kitaplar yayımlayan Assouline Yayınevi’nin hazırladığı ‘Sevan Bıçakçı’ kitabı, enfes bir eser.

Becker, uzun süren özenli çalışmasında, Bıçakçı’nın Samatya’dan dünyaya uzanan hikâyesini kaleme almış. Yüzüklerindeki taşlarla, insanları bazen bir masala, bazen bir efsaneye, bazen de bir öyküye doğru yolculuğa çıkaran Sevan Bıçakçı’nın tasarımlarının yaratılış hikâyelerini barındıran kitabın tanıtımı, 12 Kasım’da, dünyanın en prestijli müzayede evi olan Sotheby’s New York’ta yapıldı.

Gurur ve masal gecesi

Tanıtım toplantısı, Sevan Bıçakçı’yı yakından, hatta az buçuk tanıyanlar için adeta bir gurur gecesi, onun yarattığı mikro dünyaları parmaklarında ve boyunlarında taşıyan hayranları için ise bir masal gecesi oldu. Sotheby’s salonu, Bıçakçı’nın harikulade eserleriyle donatılmıştı. Etkinliğe gelenler sadece bir kitap tanıtımına katılmış olmadılar; her biri çağımıza ait birer nadide eser olan tasarımları da yakından inceleme fırsatı buldular.

New York jet sosyetesinden isimlerden, New York’ta yaşayan Türkiyelilere, Ermenilere ve Brooke Shields gibi ünlülere kadar uzanan, geniş bir kitle, tanıtımda hazır bulundu. Başkonsolos Ertan Yalçın’ın da katıldığı gecede, Bıçakçı’nın İstanbul’dan dostu ve sanatının hayranı olan Ayşe Alemdaroğlu da, sekiz bin kilometrelik yolu hiç düşünmeden tepip gelenler arasında yer alıyordu. Sevan Bıçakçı ve Vivienne Becker, etkinlikte yaklaşık üç saat boyunca kitap imzaladılar ve sevenleriyle buluştular. Bıçakçı’nın tasarımlarını parmaklarında ve boyunlarında taşıyan birçok Amerikalı, sergilenen eserleri hayranlıkla inceledi. Sevan Bıçakçı’ya hayranlığını en sıcak şekilde ifade eden isimlerden biri de, Robert De Niro’nun eşi Grace Hightower’dı.

‘Gelecek bize sesleniyor’

Sevan Bıçakçı’yı, Amerika turnesinde yalnız bırakmayan eşi ve en büyük destekçisi Ani Bıçakçı, gecede konuklarla tek tek ilgilendi.

Etkinlik süresince heyecanlı ve gururlu olduğu gözlenen Sevan Bıçakçı, kitap hakkındaki düşüncelerini şöyle aktardı: “Assouline markasının Türkiye’deki sahibi İrem Kınay bizi kitabın hazırlanmasına ikna etti. Kitap 1,5 yıl süren bir çalışmanın ürünü. Vivenne Becker’in kaleminden pırlanta damlıyor; inanılmaz güzel şeyler yazdı. Çok etkilendim. Samatya’dan Sahakyan’a, ailemden Kapalıçarşı’ya, tüm hayatım anlatılıyor kitapta. İnsanın hayatında okumadan bildiği tek bir kitap var, o da kendi hayatı. O hayatın kitaplaştırılmış olması gerçekten çok hoş bir duygu. Biz hep geleceğe yönelik bir şeyler yapıyorduk; şu an sanki gelecek bize sesleniyor. İnsanın evlatlarına, gelecek kuşaklara bir şeyler bırakması ancak üretimle, yazıyla, kitapla mümkün. Bana bunu nasip ettiği için Tanrı’ya şükürler olsun.”

Müthiş bir hikâye anlatıcısı

Kitabın gördüğü ilgiden çok etkilenen Vivienne Becker’a yazım sürecini sordum. Sevan Bıçakçı’yı, Las Vegas’ta aldığı ödül vesilesiyle tanımış. Ödül gecesine kendisi katılamamış ancak arkadaşları, Bıçakçı’dan büyük bir övgüyle bahsedince, o da Bıçakçı’yı keşfetmeye başlamış. Becker, Londra’da Bıçakçı’nın mücevherlerini incelediğinde büyülendiğini söylüyor: “Sevan Bıçakçı ile Bazel’deki sergisinde tanıştım ve ona, bir gün kendisiyle ilgili bir kitap hazırlanması gibi bir düşüncesi olursa, yazmaya talip olduğumu ilettim. Yıllarca bir haber gelmedi ama sonunda ikna oldu. Her şeyin markalaştığı ve aynılaştığı günümüzde Sevan’ın sanatı göz kamaştırıyor, çok özel bir ruh taşıyor. Sanatında, İstanbul’un ve doğup büyüdüğü Samatya’nın büyük etkisi var. Bu yüzden, yazım sürecinde o atmosferi tanımak için İstanbul’a gittim. Kitabı bir buçuk yılda tamamladım. Sevan Bıçakçı harika bir hikâye anlatıcısı ve bu kitabı fazlasıyla hak ediyor.”

Kitap, New York’tan sonra Puerto Rico, Miami, Boston, Chicago ve Los Angeles’ta yapılan toplantılarla da tanıtıldı. Özetle, Kasım ayında, Sevan Bıçakçı’nın sanatı Amerika’yı fethetti. Bıçakçı, bu buluşmalarla, sadece kitaplara değil, gönüllere ve ruhlara da imzasını atmayı başardı. Bir sonraki sergi mekânının Metropolitan Museum of Arts olması, hiç de uzak bir ihtimal değil.

‘Yaşayan üstat’
Brooke Shields

Geceye katılan ünlü oyuncu Brooke Shields’ın, Sevan Bıçakçı’yı hasretle kucaklarken, orada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Shields’a Sevan Bıçakçı’yı sorduğumda, şunları söyledi: “Sevan Bıçakçı’nın sanatını yıllar önce tanıdım ve yapıtlarına ilk bakışta âşık oldum. Ona büyük bir hayranlık duyuyorum. Altı yıl önce kendisiyle de tanışma fırsatı buldum. Sanatı eşsiz. Günümüzde artık ‘üstat’ olarak nitelendirilebilecek pek fazla insan yok. O, yaşayan birkaç üstattan, sanatçıdan biri. Kendine özgü, eşsiz bir üslubu var.”