BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Şikeler ve reytingleri, reytingler ve şikeleri

 

Bir şike furyasıdır gidiyor şu son dönemde. Ve de bunlar epey reyting yapıyor. Sonra reytingler de şikeli oluyor. Sonra da tüm şikeler dillere dolanıp külliyen mizah konusu oluyor. Hatta “Vay canına, o işte de mi şike varmış?” gibi sahte şaşkınlıklar yaşanıyor. Sanki ilk kez karşımıza çıkıyor. Futbol maçlarındaki şikeler benim çocukluğumdan beri bilinirdi. Amcam futbola çok meraklıydı. Bir keresinde, maç sırasında kalecinin çorabından paralar düştüğünü anlatmıştı. Ne takımın ismi lazım şimdi, ne de kalecinin. Ama olan Fenerbahçe’ye oldu ya, siz ona bakın şimdi. Ondan başka her takım sütten çıkmış ak kaşık.

Televizyon kanallarının reyting şikelerini de bilmeyen yoktu zaten. Bazı dar gelirli ailelere ekstradan kazanç sağlandığını ben bile biliyorum. Eve ikinci bir televizyon getiriliyor, malum alet takılıyor. O televizyon sabahtan akşama kadar istenen kanalda açık duruyor. Sen istersen onu arka odada bırak, kendi kendine çalışsın, kendi televizyonunda başka kanal izle. Reyting aleti işliyor. Bütün bu atraksiyon için de belli bir ödeme yapılıyor. Oh, alan memnun satan memnun. Bunları ben biliyorum da, bilmesi gerekenler yeni mi öğrendi?

Biliyor musunuz, yıllar önce bu reyting ölçüm aletleri daha yeni çıkmışken, benim de kapım çalınmıştı bir gün. O zaman daha bu hileli yollara sapılmıyordu. Bana eğitim düzeyimi, işimi gücümü, genelde izlemekten hoşlandığım kanalları sormuşlardı. Kendilerince entelektüel buldukları insanların hangi kanalları izlediklerini saptamayı amaçlamışlardı. Bu uyuşturucu etkili diziler yoktu daha o dönemde. Ayrıca ortada para pul falan da yoktu. Acaba sadece aleti televizonuma takmalarına izin verirsem, küçük bir ücret mi ödeyeceklerdi? Vallahi hiç hatırlamıyorum, o kadar ilgilenmemiştim ki... Olay, sanki evimi gözetleyecekler hissi vermiş, adeta bir Orwell sendromu yaratmıştı. O konu hep kâbustur bende. Mahremiyetime pek düşkünümdür.

Sonradan bu diziler çıkınca ipin ucu iyice kaçtı. Tabii, olay masraflı ve de meşakkatli. Yüzlerce insan ekmek yiyor. Bu arada herkes parasını kolayca alıyor sanmayın. Sürünüyor çoğu, özellikle set çalışanları ve sıradan oyuncular. Bir kanal istibdadı söz konusu. Biliyorum, birkaçının ekibinde bulundum ve dizilerde oynayan birçok arkadaşım var.

İş epey zor ama halk nasılsa hemen bağlanıveriyor. Öyle insanlar biliyorum ki, dizi var diye sevgilisiyle buluşmuyor. Aynı saatte iki farklı kanalda dizi olunca birini sonra izlemek üzere kaydedip diğerini izliyor. Yani talep bol. Ne yapacaklar? İşin kolayına kaçacaklar. Konuları ezecekler, uzatacaklar, masrafı çıkarmak için araya bir dolu reklam katacaklar. Olmadı, hile yapacaklar. Bu kadar çok kanal, her kanalda da dizi olunca, birbirlerinin tekerine çomak sokacaklar. Her işimiz böyle değil mi? Bir yerde bir dükkân açılır, iyi işi yapınca hemen yanıbaşına aynısından bir tane daha açılır, müşteri araklamanın yolları aranır. Az olsa, öz olsa, iyi olsa olmaz.

Uzunluklarından da bunca yıldır yakınılır ama yine de öööylece uzar dururlar. Senaristlere acıyorum. Bana birkaç kez teklif edildi de, nasıl kaçacağımı bilemedim. Ne yazarsın kardeşim? Bir buçuk saatlik bir konuyu onüç kere bir buçuk haline nasıl getirirsin? Çünkü kanala teklif giderken onüç bölümlük malzeme hazırlanıyor. Tutarsa devam edecek, tutmazsa güle güle. Tuttu diyelim, nasıl uzatılır? Biri bir soru sorar, diğeri üç dakika yüzüne bakar, sonra soruyu tekrarlar, sonra bir dakika boyunca gülümser ya da kızar, sonra da lutfen ‘evet’ ya da ‘hayır’ der.

Yabancı diziler veren kanallarda saat 20’yle 24 arası dört ayrı dizi oluyor. Bizim diziler 20’de başlıyor, yarım saatten fazla özet veriliyor, 24’ü geçe bitiyor. İnsaf. Ay, nerden girdim ben bu dizi konusuna? Asıl konum şikelerdi. Yine laf lafı açtı galiba. Asıl kafama takılan nedir, biliyor musunuz? Ülkemizdeki hile, şike, rüşvet, avanta, kitabına uydurma durumlarının yeni olmadığını hepimiz biliriz. Alışık olup “Bu budur” diye onaylamayız. İtiraz ve isyan ederiz. Ama biliriz. Bunları deşip de ortaya dökmek bu kadar kolay olduğu halde neden bunca yıldır göz yumuluyordu da şimdi bir dürüstlüktür gidiyor? Ne oldu? Ne değişti? Tüm bu olanların altında esas ne var? Hangi nedenle başladı bu kirli çamaşırları ortaya dökme furyası? Bizi yönetenler aniden melaike mi kesildiler yani? Siz yeni mi uyandınız? Neden şimdi uyandınız?... demezler mi insana?

Kim bilir daha neler olacak. Yaşayıp göreceğiz. Allah vere de arada haksız yere kimvurduya gidenler olmasa. Olmuyor mu dersiniz?