KONUK YAZAR

Bu bölümde internete özel konuk yazarlarımızdan ve okurlarımızdan gelen yazıları yayımlıyoruz. Bu köşede yer almasını istediğiniz yazıları çekinmeden yollayın. Burası sizin pencereniz...

Türkiye’nin Cezayir Sorunu - M.Utku Şentürk

 

Malumunuz, kamuoyunu bir süredir meşgul eden kısaca 'soykırımı inkar yasası' olarak bilinen ve 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifi, Fransız Ulusal Meclisi'nde 22 Aralık’ta kabul edildi. Yasa teklifinin görüşülmesinin öncesi ve sonrasında hamasi nutuklar atıldı. Fransa'yı tel'in mesajları verildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Fransa Parlamentosu gitsin, Cezayir’de, Ruanda’daki katliamları araştırsın. Cezayirliler, fırınlarda toplu olarak yakıldı. Acımasızca şehit edildiler. Eğer Sarkozy, bu soykırımı bilmiyorsa, gitsin 1940’larda Cezayir’deki Fransız Lejyonu’nda askerlik yapan babası Pal Sarkozy’e sorsun. Eminim ki oğluna katliamla ilgili söyleyecek çok sözü vardır” açıklamasında bulundu. Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Bolu milletvekili Tanju Özcan, “Cezayir Soykırımını inkar edenlere 1 yıl ile 5 yıl arası hapis öngören yasa tasarısını TBMM’ye sunmuştu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de “Senato onaylasın Cezayir Soykırım Anıtı dikeceğim” açıklamasında bulunmuştu. Türk siyasetçilerin Fransa’ya örnek gösterdiği Cezayir hükümetinden Türkiye’ye sürpriz tepki geldi. Cezayir Başbakanı Ahmed Uyahya, Türk mevkidaşı Erdoğan’a seslenerek, “Türk yetkililer Fransa ile girdikleri soykırım kavgasında Cezayir’e gönderme yapmasın” diye sert çıktı.

Evet 20. yüzyılın en büyük kahramanlık destanlarından biri Cezayir Bağımsızlık Savaşı''yla yazıldı. Fransa Cezayir'i 1830'da işgal etti. 1954'de Bağımsızlık Savaşı başladı.

Fransızlar Cezayir''e 800 bin asker yığdı. Binlerce Cezayirli idam edildi ya da zindanlarda işkence altında can verdi. Binlercesi toplama kamplarında öldü, yüz binlercesi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Dokuz milyonluk Cezayir nüfusunun 1.5 milyonu ortadan kaldırıldı.

Cezayirli yurtseverler bu savaşta karşılarında, sadece Fransız sömürgecileri değil, onun müttefiklerini, NATO''yu da buldular. Savaş sırasında, yeni NATO üyesi olarak kendini kanıtlamaya çalışan Türkiye, Fransa''nın yanında yer aldı. Savaşın son anlarına kadar Cezayir''deki ulusalcı hareketi tanımadı. Menderes Hükümeti, Birleşmiş Milletler görüşmelerinde Fransa lehine oy kullandı.

Ancak, Fransa yanlısı olan resmi Türk tavrına karşın, Türk halkı Cezayirlilerin yanındaydı. Türkiye''den Cezayir''e gizlice silah ve askeri yardımda bulunuldu. 1957 yılında 'Ardahan' adlı bir Türk Şilebi ile Libya üzerinden Cezayirlilere silah gönderildi. Fransızlar yakaladıkları Cezayirlilerin üzerinde Türk menşeli silahları bulunca da şiddetli protestolarda bulundular.

1960''tan sonra ise Türkiye yansız bir tavır sergilemeye çalıştı, Birleşmiş Milletler''de bazı oylamalarda 'çekimser' kaldı. Bu dönem diplomasimiz açısından; ' Fransa müttefikimizse, Cezayirliler kardeşimizdir' dönemiydi.

Bununla birlikte, Cezayir halkı ile Türk halkı arasındaki sıcak kardeşlik ilişkilerine karşın, resmi ilişkiler uzun süre gelişemedi.

Yirminci yüzyılın sonundaki en büyük insanlık suçlarından biri olan, Fransızların Cezayir''de gerçekleştirdikleri katliam, Ermeni soykırımını inkâr edenleri cezalandırmak gibi, ilkel bir yasaya misilleme amacıyla mı gündeme gelmeliydi?

Fransa, demokrasiyle, insan haklarıyla, ifade özgürlüğüyle bağdaşmayan bir yasa çıkararak başta Fransız Devrimi olmak üzere öncülük ettiği varsayılan tüm demokratik normları, ayaklar altına aldı. AB''nin demokratik niteliğine de darbe vurdu. Bu tavrın Fransa tarihinde utanılacak bir leke olarak yer alması kaçınılmazdır.

Bu yasa Descartes'ın, Jean Jacques Rousseau'nun inkarıdır. Türkiye kamuoyunda da benzer çıkarsamalar yapıldı ancak TCK 250 ve 301. maddeler hala yürürlükte iken, Hrant Dink'i 'ermeni soykırımı gerçekleşmiştir' dediği için mahkeme kapılarında önce Kerinçeklere, Perinçsizlere linç ettirip sonra da derin devletin tuttuğu serseri bir tetikçiye kurban etmişken, yüzün üstünde gazeteci hala daha 'içerideyken' Fransaya ifade özgürlüğü ve demokrasi dersi vermek te Cezayir soykırmını mütekabiliyet mantığı ile yeni keşfetmek kadar abesle iştigaldir. Bakmayın siz siyasilerin ve seferberlik basının hayretlerine, teesüflerine,  Cezayir soykırımını yeni keşfetmek ve çıkarlarımıza alet etmek abesle iştigal olduğu için Cezayir Başbakanı Ahmed Uyahya’nın çıkışına hak vermek gerekiyor.

96 yıldır 1915 felaketi ile yüzleşmemek sorunu bu topraklarda Ermenilerle birlikte çözmemek Türkiye'nin zararınadır ve öyle görünüyor ki daha da zarar verecektir. Sorunu Ermenilerle çözmeye yanaşmazsak sorun bu kadar dallanır, budaklanır, Uluslararası bir hal alır. Umarız önümüzdeki dönemde Kürt sorununu Kürtleri muhattap alarak çözeriz de yıllar sonra Kürt sorunu da uluslararasılaşmaz. Unutmamamız gereken bir gerçek var; Savaşı kiminle yapmışsan barışı da onunla yapmak gerekir…

 

M.Utku Şentürk

Gazeteci- AB ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı