BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Oh, kıyamet kopmadı bercuhi

Gördüğünüz gibi kıyamet falan kopmadı. Bütün planlar fiyaskoyla sonuçlandı. O kadar ki, kimileri neredeyse “Keşke kopsaydı” dediler. E tabii, onca hazırlık boşa gitti. Öncesinde, “Kıyamet kopunca ne yapacaklar kazandıkları paraları?” diyordum ya, hesaplamadığım bir şey vardı. Tüm dünya insanları ve de canlıları, yok olacak bir tek Şirince’yle Fransa’daki Bugarach kalacaktı ya, paraları birbirlerine ulaşabilmek için harcayacaklardı herhalde. Öyle ya, kıyametten sonra dünyada onlardan başka canlı kalmayacak. Bilgisayardı, telefondu, bilumum iletişim araçları da yok. Karalar ne halde olacak kim bilir... Tek çare tekne yapmak. Ay, düş gücüm ne biçim çalışıyor... Bu konuda ne filmler çıkar ha... Senaryo mu yazsam ne?

Neyse, bu kadar şakalaşma yeter. “İnsandan âlâ kıyamet nedeni mi olur?” bile demeyeceğim. Koskoca bir yılı daha devirdik ya, ona bakalım biz. Bir yılın nesi koskoca demeyin, bir yıla sığan ömürler var. Yaşanacak bir tek yılımız kaldığını bilseydik ne yapardık acaba? Sonra, tek bir yılda yitirilen onca dost var. Ve baştan ayağa değişen koca bir şehir. Bir bir gidiyor sevilenler, bir bir yok oluyor genç-liğimizin izleri. Gitgide hiçbir şey kalmıyor geçmişten güne. Son birkaç yıldır böyle bilançolar yapar oldum her yılbaşında. Neler kazandım, neler kaybettim, neler değişti hayatımda? Belki de tipik orta yaş sendromudur ama eşimi, annemi, babamı ve tüm büyüklerimi kaybettikten sonra, şimdikinden daha genç bir yaşta olsaydım başka şekilde mi hissederdim acaba? Dostlarım var, sağ olsunlar, iyi ki varlar. Ama aile olmazsa pek önemi kalmıyor bayramın seyranın. Kardeşimden başka ailem kalmadı artık. O hâlâ biraz bağlıdır geleneklere ama ben bitirdim. Böyle günler hep kaybettiklerimi hatırlatıyor bana. Nostaljiden başka bir şey hissetmiyorum.

Üstelik, tarihi bir çırpıda yok etmeye eğilimli bir ülkede yaşıyorsa insan, nostaljik olmaz da ne olur? Geçmişte büyük önemi olan şeyler yok ediliyor boyuna. Bu da, yalnız geleceğe odaklı bir genç nesil yaratıyor. Oysa biz gençken hem geçmişi, hem günü, hem geleceği, pek de güzel harmanlayabilirdik. Mesela son son Beyoğlu’ndaki ünlü İnci Pastanesi’nin yok oluşuna hayıflandık diye çok şaşırdı gençler. Sosyal paylaşım sitelerinde “Nedir bu İnci yahu? Niye üzülüyor ki insanlar?” diye sorup durdulardı. Nasıl anlatırsın şimdi? Oysa 40 küsur yıl önce Atina’ya göçmek zorunda kalan bir arkadaşım ilk kez geçen yaz İstanbul’a gelirken, en çok özlediği şeyler listesine “İnci’de profiterol yemek” de yazmıştı. Teğet yakaladı valla. Bu yıl gelse bulamayacaktı. Anlatabildim, umarım.

Herkese mutlu yıllar.

Etiketler

Marduk