VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

İsa doğdu ve belirdi

 

Hıristiyanlık, Apostolik Ermenilerin 6 Ocak’ta kutladıkları İsa’nın doğumundan beri, bünyesinde, farklı fırtınaların yanı sıra büyük bir ekonomik devrimi de barındırır – en azından, devrim niyetini.

İsa’nın doğumuyla Tanrı insanlaştı veya insan tanrılaştı. Başka bir deyişle, efendi uşak oldu, uşak da efendi. Yani efendi ile uşak aynılaştı. İki bin yıl önce böyle bir tespite varan uygarlık, günümüzde halen ‘efendi ve uşak’ ruh halini aşamadı; halen mutlak sınıfsal ayrımlar var insanlar arasında.

İnsanları birbirinden ayıran en önemli fark fakir-zengin çelişkisi iken, İsa’nın doğumuyla, iyi-kötü çelişkisine dönüştü. Paylaşma, açgözlü olmama ve dayanışma yeteneği, insanın yaşamına girdi.

Kiliseler zaman içinde konumlarını istismar etmeye başlayıp aynı kötülüklerin esiri oldularsa, bu hatayı Hıristiyanlığa mal edemeyiz. Din adamları kendi diktatör uygulamalarıyla İsa’nın doğumu olgusunu yıprattılarsa, bu tablonun gerçek İsa’yı yansıtmadığını söyleyebiliriz.

Burada aslolan, ne İsa’nın kendisi, ne ona inanmak-inanmamak, ne de dine yakınlık-uzaklık. İnsan ateist olabilir, ancak adalet duygusu olan hiç kimse Hıristiyanlık öğretisinin adalet için verdiği mücadeleyi, karanlık güçlere, zulme ve para düşkünlüğüne karşı elde ettiklerini inkâr edemez.

Hıristiyanlık, tarihin o döneminin büyük devrimidir. Bir ahırda, gayrimeşru bir doğumla başlayan ve yayılarak tüm dünyayı kucaklayabilen, büyük bir siyasi hareket... İsa’nın doğumundaki esas mesaj, hayali göksel güçlere inanmak değil, aksine, bu dünyada, iyilik için, yoksullara ve muhtaçlara, hastalara ve düşkünlere yardım etmek için mücadele etmektir.

Hıristiyanlığın mabetleri ve kurumları, bütün diğer güç merkezleri gibi, çürümüştür. O mabetlere sadece İsa girebilir ve kutsallıklara hakaret edenleri kırbacıyla kovabilir. Tüccarların, para düşkünlerinin ve altına tapanların inşa ettiği mabet, bugün değilse yarın yıkılacak. İsa’nın doğumu, işte o yıkılışın müjdesidir.

İsa insanların, o dönemde ‘iyi olabilme’ üzerine düşünen insanların bir icadıdır. Demokrasi, eşitlik, sosyalizm ve komünizm gibi, Hıristiyanlık da insanlar tarafından yaratıldı. Sıradan, yaşamak isteyen; savaşlardan, zalim diktatörlerden, iktidarlardan, kılıçtan, mızraktan ve yoksulluktan korkan insanlar tarafından...

Ne kadar çok kötülük yaşandı İsa adına; ne ‘Haçlılık’lar, ne savaşlar, ne zorbalıklar... Bunlar içinde en rezili de, George Bush’un Irak işgalini ‘Haçlılık’ olarak adlandırmasıydı. Zavallı İsa; 100 milyar dolar harcayarak, petrolü için bir ülkeyi işgal edecek son insan sen olurdun herhalde!

Haçlılık, Avrupa’dan gelip Ortadoğu’yu işgal etmek ve böylece sonsuz bin yıllık savaşlar başlatmak değil. Gerçek Haçlılık, bizatihi İsa’nın kendisiydi. Haç, askeri üniformanın üzerine çizilen işaret değil, onu omuzlayıp Golgota’ya tırmanan, kendi çarmıha gerilişiyle insanlığı kurtaracak olan adamın sembolüdür.

‘İsa’nın doğumu’ fikri, en çok da burada, onun doğum yeri olan Ortadoğu’da hissedilir. Ve ne büyük tesadüftür ki, bugün onun doğumuna, en çok, doğmuş olduğu yerde ihtiyaç duyuluyor. O yine gelsin, doğumuyla parlayan yıldızın ışığıyla bilgeleri toplasın, ve onlar da onun kutsallığını tüm dünyaya yaysınlar...

Hepimiz müjdeyi bekliyoruz. Sabah uyanalım ve haberlerde, barış anlaşmasının müjdesini, mucizenin gerçekleştiğini okuyalım. İnsanlar bir araya gelip anlaşmış, efendi-uşak kavgasını bir yana bırakmış, dünyanın tüm nimetlerini bölüşmüş olsunlar. Belki biz de 6 Ocak’ta bir yıldız görürüz gökyüzünde, bizi İsa’nın doğduğu yere götürecek bir yıldız...

Size, bize müjdeler olsun!