BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Abartmayı ve özentiyi severiz

Ülke olarak, her şeyi abartmayı pek severiz. Bu ‘her şey’in içine gerçekten her şey girebilir. Olay, duygu, davranış, kavram, moda, fanatizm… Ne isterseniz ekleyebilirsiniz. Üstelik genelde patlama halindedir bu ‘her şey’ler. Patlar, yayılır, büyür, ipin ucu kaçar. Hayır, saman alevi gibi olmasa bu abartmalar, içim yanmayacak. Ve de dibi kof olmasa tabii. Gerçek olsa, inanarak bilinçli yapılsa… Oysa özentiden abartılmış olur çoğu zaman. Parlar ve söner.

Hangi konuyu seçsem bilmem ki? Cevabınızı duydum. “Böyle bir giriş yaptıysan, vardır senin kafanda bir konu” dediniz. E var tabii, pek sık çalınıyor bu aralar kulağıma. Ay gözüme de… Televizyonu nasıl unuturum? Malum mevsim kış, hava soğuk, insanlar kalın kalın giyiniyorlar. Kimilerinin de sırtında kürk var. Eveet, anladınız. Kürk konusunu deşeceğim. Hafif görünse de oldukça zorlayıcı bir konu. Pek bıçak sırtı. Çünkü hayvan sever olduğunu bildiğim birçok insanın kürkü var. Tezat. Tıpkı vejetaryen olmayışları gibi…

Önce şu ‘hayvan sever’ sözünü ele alalım. Ne demektir bu yahu? Yani farklı bir insan türü mü oluyor bunlar? Mesele, aslında yaratılan her canlıyı sevip, yaşam hakkına saygı göstermek değil midir? Bunun felsefesine girmeyeceğim şimdi ve doğrudan sadede geleceğim. Geçenlerde, sonrasında birçok ileti aldığım; ‘İnsanoğlu hayvan yemeyi nasıl öğrendi’ başlıklı bir yazı yazmıştım, okuyanlar hatırlar. Orada demişim ki; insanoğlu, başka canlıları yemeyi hayvanları gözlemleyerek öğrenmiştir. “Onlar yiyorsa biz neden yemeyelim?” demiştir. Bence bu kesin. O halde ısınmak için kürk giymeyi de onlardan öğrenmiştir. Kendisi üşürken, hayvanlar karda kışta kalın postlarla rahat rahat dolaşıyorlar madem, kesici aleti akıl eder etmez, deri yüzüp giymiştir. Bu da kesin.

Sonra zevki geliştikçe estetik endişesi başlamış, iyi ısıtan postların yanı sıra güzel ve süslü olanları tercih etmiş. Zaten renkli kuş tüylerini, güzel deniz kabuklarını oralarına buralarına takmaya da başlamamışlar mı? İnsan, hayvanın yemesini, giyinişini ve süslenişini taklit etmiş. Ama abartı, aç gözlülük, hırs ve özellikle vahşet konusunda tüm canlıları geçmiş. Daha kıvırcık kürk için, ana karnındaki yavruları, bir çift diş için, koca filleri öldürmeye başlamış. Dev balinaları, yunusları yok etmeye, deliksiz kürk için fok yavrularını kafalarına vura vura katletmeye kadar vardırmış işi. Timsahın, yılanın derisi yetmemiş, küçücük kertenkelelerin derisine bile tenezzül etmiş. Sonu yok ki…

Şimdilerde medyada ciddi bir kürk muhabbeti var. Kürk giymiş sanatçılara sorulan en popüler soru oldu. “Kürkünüz gerçek mi?” Eskiden parası yetmeyen sahte kürk alırdı, ‘gerçektir’ diye hava atardı. Günümüzde tam tersi söz konusu. Hatunun sırtında resmen vizonu var, “Sahte bu sahte” diyor. Yaşlı bir dostum “Bu  soğukta dışarı çıkamıyorum, kürküm var, genç-liğimde kocam almış, giymeye korkuyorum, kar yağdı, giyeyim dedim, hakaret ettiler, jilet atmaya kalktılar. Ben mi kestim bunu dedim, anlamadılar. Dolapta çürüyor, sana vereyim de giy” dedi. Çok güldüm.

Bu da garip… Hayvan haklarına saygı kürk paltolara jilet atmakla mı oluyor yani? Biri de dedi ki “Bu vizonları, sırf kürkleri için çiftliklerde yetiştiriyorlar, bu vahşet sayılır mı?” ben “Evet” deyince, “Peki, gün ışığı bile görmeden tıkış tıkış, hormonla yaşatılan ve doğrudan kesime giden tavukların durumu vahşet olmuyor mu?” dedi. Biliyor musunuz? Başsız tavuk bile yetiştiriliyormuş.

Şimdiii… Nasıl bağlayacağım bakalım. Doğrusu pek emin değilim çünkü deştikçe başka bir şey çıkıyor. Dünyada zaten ipin ucu iyice kaçmış bulunuyor. Ama ülke olarak hiç olmazsa biraz daha bilinçli, biraz daha yaratılana saygılı olabiliriz belki. Bu sahte, sonradan olma, abartılı, özenti hayvan severlik maskesini çıkarıp elimizi vicdanımıza koyarak bu soruna daha gerçekçi yaklaşmayı becerebiliriz belki. Mesele zihniyette. Kurban kesmenin dini vecibe olduğu bir ülkede et yemek engellenemez. Eti için kesilen hayvanın derisi de postu da kullanılır. Belli ki bu isyanlar hayvan severlikten değil. E neden peki? Haydi bakalım, soruyla bıraktım.