VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Maruni Patriği Şam’da

Halep’teki çatışmalar şehrin merkezine vardığında, Maruni kilisesinin payına düşen de bir obüs oldu. Kilisenin isli yanık duvarlarının fotoğrafı, internet üzerinden her yere yayıldı.

Maruniler, Aziz Maru’nun takipçileridir. Tarihi kaynaklar, bu halkın, MS 9. yüzyılda Halep civarından kaçıp Lübnan dağlarına sığındığını yazar. 12. yüzyılda Roma Kilisesi onları Katolik mezhebi içinde resmen tanımıştır. Yüzyıllar boyu yaşanan muhtelif çatışmalardan sonra, 19. yüzyılda, Osmanlı merkezi hükümeti, bu halka Lübnan Mutasarrıflığı bünyesinde özerklik verir. 20. yüzyılda, 1943’te bağımsızlığını kazanmış olan Lübnan’da, Fransızların da yardımıyla, en önemli ve güçlü gruplarından biri olurlar. 1975’te farklı gruplar halinde Lübnan İç Savaşı’na katılırlar. 1990’da oldukça zayıflamış olsalar da, Taif Barış Sözleşmesi’nde, ellerindeki en önemli mevkiyi, Lübnan cumhurbaşkanlığını muhafaza edebildiler. Ortadoğu’da Hıristiyanların sahip olduğu en yüksek politik makamdır bu. Bugünkü Maruni Patriği, Bışara Rai’dir. Bışara Rai, Şam’a giderek Aziz Maru bayramını kutlayacak ve bu arada, Rum Ortodoks Kilisesi’nin Antakya ve Doğu Ortodokslar Patriği Yohanna Yazıcı’nın kutsanma törenine katılacaktı.

Antakya Rum Ortodoks Patriği’nin makamı, Rum Katoliklerin ve diğer önemli Doğu Hıristiyan kiliselerinin patriklerinin olduğu gibi, Şam’dadır. Antakya Rum Ortodoks Patrikhanesi, Şam’a, 14. yüzyılda Osmanlı baskılarından kurtulmak üzere Antakya’dan taşınmıştır.

Ancak Patrik Rai’nin ziyareti, Maruni Ortodoks dini töreninin ötesinde anlamlar içeriyordu. Bugünlerde böyle bir ziyaretin her yönde mesajları olabilir. Kimileri, ziyareti Beşar Esad yönetimine destek ve dayanışma olarak algıladılar. Kimileri, Suriye Hıristiyanlarına doğru atılmış bir adım, Lübnan’dan Suriye’ye bir mesaj olarak nitelendirdiler. Her şey bir yana, bağımsızlıktan sonra, Patriklik düzeyindeki ilk Maruni ziyareti gerçekleşiyordu Suriye’ye; salt bu bile, yaşananı, basit bir ziyaretin sınırlarının ötesine taşıyordu.

Patrik Rai, Maruni Kilisesi’nin sınırlarını Lübnan dağlarından Şam’a ulaştırmıştı. Dahası, Suriye Hıristiyanlarının en zor döneminde Suriye’ye gelip kilisede ayin yapacak cesareti olan bir patrik imajı oluşturdu. Kimileri, tam da bu yüzden, onu, dikkat çektiği ve zaten kudurmuş olan öfkeleri Hıristiyanlara yönelteceği gerekçesiyle kınadılar. Fakat Patrik asasını yere vurarak Şam’a girdi ve Ortadoğu’da Hıristiyanların var olduğunu, gitmediklerini, korkmadıklarını ve geleceğin Suriye’sinde veya Doğu’da söz sahibi olacaklarını ilan etti.

İki ay kadar önce, bugünlerde istifa etmiş olan Papa 16. Benedikt Ortadoğu’ya gelmiş ve aynı mesajı vermişti. Hıristiyanların bu topraklarda kalmalarını ve vatandaşı oldukları ülkelerin siyasetine katılmalarını öğütlemişti. Bu durumda, Patriğin yaptığı da, Papa’nın telkinini uygulamaktan başka bir şey değil. Halep’te ve çevresinde kiliseler bombalanır, talan edilirken, Hıristiyan köyleri askeri üslere dönüştürülmüşken, Patriğin hamlesi çok önemli olmakla birlikte, hiç de kolay değil. Papa’nın ziyareti, Patrik Yazıcı’nı kutsanması ve Patrik Rai’nin ziyareti, Ortadoğu’nun bu karışık günlerinde Hıristiyanların durumunu yansıtır nitelikte.