VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Ermenilerin Türkiye açılımı

Türkiye açılım siyasetine hız verince, bir açılım da Ermenilerin payına düştü. Açılım politikası, komşularla sıfır problem politikasıyla birleşince, ikisi bir arada, bildiğiniz protokollere dönüştü. Diğer yandan da hükümet Türkiye Ermenilerine karşı esneklik göstererek onlara bazı yeni özgürlükler bahşetti. Eğer bu özgürlük alanının en önemli göstergelerinden biri mülklerin iadesi ise, diğeri de basın özgürlüğüydü. Burada bahsedilen, Ermeni basınının özgürlüğünden ziyade, Ermeniler hakkında yazanlara verilen özgürlük.

Bu hikâyeler artık eskidi. Üzerlerinde yılların tozu var. Kimileri bu değişimlere ümit bağlıyorsa, başka birileri de asla yeterli bulmuyor yapılanları. Ermenileri bir bütün olarak düşüneceksek, Diaspora Ermenilerinin büyük bir kısmı bu ikinci grupta toplanıyor.

Kimileri Türkiye’nin siyasetini Avrupa’nın gözüne girmek için yapılmış hamleler olarak nitelendirdi. Diğerleri ise, bir şeylerin değiştiğine ve değişmeye devam ettiğine inandılar. Dahası, Arap Baharı da çıkageldi ve Türkiye, Ermenileri ve Ermenilerin sorunlarını bir yana bırakıp, kafa göz Arap Baharı’na daldı.

Bu arada Ermeniler zaten olan biteni hazmetmişti; gitgide daha kapsamlı bir şekilde Türkiye ile ilgilenmeye, Türkiye’ye gidip gelmeye, Türklerle buluşmaya başladılar. Bugün ikili ilişkilerde her şeyin donduğu gibi bir izlenim oluşmuş olsa da, gerçekte durum bunun tam tersi. Her ne olacaksa, şimdi olacak.

Bugün olan biten her şeyi belirtmek kolay değil. Neyin, nerede, nasıl başladığını bilmek de imkânsız. Ama eğer şu son bir ay zarfında, en yaygın Ermeni gazetelerinden birinin, Armenian Weekly’nin editörü Ankara’ya gelip Türkçe konuşuyorsa; Ermenistan’daki Civilitas fonunun resmi internet sitesi Civilnet, İstanbul’u ziyaret edip bir dizi program hazırlıyorsa; ve eğer, geçen yıl orada ‘Kunduralarımı İstanbul’da Bıraktım’ adlı film çekilebilmişse, farklı bir şeyin yaşandığını kesin olarak söyleyebiliriz. Bu yaşananı ‘Ermenilerin Türkiye açılımı’ olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır. Ancak henüz pek çok soru işareti var. Bu açılım esas olarak kime yönelmiştir? Türkiye’ye mi, Türklere mi, Ermenilerin geçmişine mi, şimdiki Türkiye Ermenilerine mi, yoksa Türkiye’nin öteki Ermenilerine mi? Aynı sorular, Türkiye açılım politikaları geliştirdiğinde de söz konusuydu. Açılımlar Ermenistan’a mı yönelikti, Ermenilere mi, Türkiye’nin geçmişine mi, yoksa sadece Türkiye Ermenilerine mi?

Öte yandan, belki de en önemli gelişme 16 Şubat Cumartesi günü Beyrut’ta yaşandı.

Ermenilerin yoğun yaşadığı Burç Hamud semtinde Hagop Der Melkonyan salonunda Ermeni Devrimci Federasyonu Taşnaktsutyun’a bağlı Zavaryan Öğrenci Birliği’nin düzenlediği ‘Kırmızı Toprak’ başlıklı etkinlikte bir konuşma yapan aydın ve siyasetçi Mıgırdiç Mıgırdiçyan’ın iki net mesajı vardı. İlkinde Türkiye’ye açılmak, oraya gidip insanlarla görüşmek, ülkeyi ve insanlarını tanımayı tavsiye ediyordu. İkinci mesajındaysa, bunları yaparken uyanık olmayı, aldanmamayı, boş hayallere kapılmamayı, gerçekçi olmayı salık veriyordu. Konuşmadan sonra, dernek üyeleri tarafından hazırlanan, Kars, Erzurum, Van, Ardahan ve Hemşin’den görüntüler içeren bir video gösterildi. Ayrıca, katılımcılara, Dersim Ermeni müziğinden örnekler içeren bir CD dağıtıldı.

Video söz konusu yerlerin Ermenilikle ilişkisini, hem tarihi, hem de şu anki özellikleriyle, net bir şekilde yansıtıyordu. Videoda bir bölüm de Burç Hamudlularla yapılan görüşmelere, onların kimlik, Türkiye ve Batı Ermenistan hakkındaki düşüncelerine ayrılmıştı.

Bu sorunlar Ermeni çevrelerinde tabii ki birçok kereler konuşulmuştur. Ama bu bağlamda, bir yandan konuşmacının mesajları, diğer yandan izlenen görüntüler, konuyu yeni bir platforma taşıyor.

Türkiye’nin, Ermeni açılımında Diaspora’yı, onun taleplerini hesaba katmadığı bir gerçek. Türkiye’nin yöneticileri Diaspora gençliğini önemsiz görebilirler. Sonuçta, söz konusu olan büyük bir devlet, ve bize ayıracak zamanları olmayabilir. Ama ‘Kırmızı Toprak’, Diaspora gençliğinin, Türkiye’nin bugününü anlamak, böylece bütün süreçlerle ilişkilenip özellikle Türkiye Ermenilerinin ve Türkiye’nin öteki Ermenilerinin sorunlarıyla ilgilenmek konusunda çok aktif olacaklarının kanıtı oldu.