BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Sıra dışı bir düğün

 

Geçen gün oldukça sıra dışı bir düğüne tanık oldum dostlar. Öyle ilginçti ki, anlatmadan duramam. Bir Ermeni Gregoryen kız, bir Türk Müslüman çocukla, bir Fransız Katolik kilisesinde evlendi. Nikâhı bembeyaz cübbeli, Afrikalı, siyahi bir rahip kıydı. Nasıl, hoş değil mi? Okunan ilahiler hem Ermenice, hem Türkçe, hem Latinceydi. İnsan severse tüm yasaklamalara rağmen bir yolunu buluyor.

Böyle konuştuğum zaman karma düğünleri onaylıyorum sanılıyor. Bu konuda yazdığım birçok yazı var çünkü. Ama öyle değil. Ben de onaylamıyorum. Olmasa keşke, ama oluyor. Çünkü aşk var. O her şeyden üstündür ve de bağımsızdır. Planla, programla, kurallarla oluşmaz. Başına buyruktur, kendiliğinden oluverir, ve gerçek bir aşka karşı konulamaz. Öyle ki, onayladığım şey yalnızca aşk. Aşka engel konmasına karşıyım.

Bir ülkede azınlık olarak yaşayan ve de bir avuç kalan bir halkın gençleri, aşk söz konusu olduğunda zorlanıyorlar. Az bulunanın arasından, tam kendine uygun olana âşık olabilme şansı kaçta kaç olasılık? Aslında garip olan, bol bulunanların, kolayca kendilerinden birini bulabilme imkânına sahipken, gide gele en az rastlayabileceklerine sevdalanmaları. Ne diyebiliriz... Ben genelde “Gönül dediğin şaşkın bir kuştur, nereye konacağı bilinmez” demeyi severim.

Geçmiş yıllarda yazdığım, aşkların, farklı dinden insanları evliliğe kadar götürdüğü birkaç durumla ilgili yazılara göz attım. Demişim ki, “Farklılıklar, kültür ve hoşgörü düzeyine göre, yok sayılabiliyor ama ritüeller söz konusu olduğunda, istemeden de olsa tatsızlıklar yaşanabiliyor bazen.” Ve de ileride çocuk olduğunda yaşanabilecek zorluklardan, ardından da tanıdığım ve çok sevdiğim iki dostun, tüm yakınlarıyla birlikte nasıl bir hoşgörü örneği oluşturduklarından söz etmişim. Nasıl Müslüman bir adamın, Hıristiyan bir kadınla kilisede evlendiğini ve doğan erkek çocuklarını nasıl hem sünnet ettirip hem vaftiz yaptırmalarını anlatmışım uzun uzun.

O yazıda, daha önceki bir yazımda dini kurumların da süratle değişmekte olan dünya görüşüne ayak uydurarak, hoşgörülerini artırdıklarını yazdığımı da söylemişim. 2007, hatta eğer sonradan müdahale etmişsem daha eski tarihli de olabilir bu yazılar. Malum, bilgisayar, bir virgül bile eklemiş olsan son dokunduğun tarihi kaydediyor. Demek istiyorum ki, o yıllarda dini kurumlarımız katı kurallarını az buçuk esnetmişlermiş.

Ondan önceki yıllarda, Müslüman bir eşi olan bir arkadaşımızın, karısının da rızasıyla, çocuğunu vaftiz ettirmek için aylarca uğraşıp, asla ve kata izin alamadığını da biliyorum. Sonradan kurallar biraz esnetilmişti demek.

Peki, şimdi ne değişti de yine eski kaskatı hallerine döndüler acaba? Çünkü ben bu son düğünde, gençlerin, ‘eksik ayin’, ‘geride durma’, ‘korosuz tören’ gibi mahzun edici birtakım kesin kurallar nedeniyle Fransız Katolik kilisesinde evlenmek zorunda kaldıklarını sanıyorum. Bunları yazıyorum diye kızacaklar şimdi bana. Ama akıl kârı mıdır yani bu kuralcılık? Adam Hıristiyan düğünü yapmayı kabul ediyor. Bu demektir ki ileride doğacak çocuğunun da vaftiz olması ihtimalini öngörüyor. Ermenice öğrenmesine ve Ermeni okuluna gitmesi ihtimaline de bir itirazı olmaması mümkün. Böyle olması şart değil tabii ama olabilir de. Çünkü bu tarz evliliklerde, genelde, doğacak çocuğun büyüyünce seçeceği din konusunda özgür bırakılacağı söylenir. Çocuğun Hıristiyanlığı seçmeyeceği ne malum? Neden bunun önü kesiliyor?

“Kesilmiyor” diyecekler şimdi, çünkü bu dediklerimi sırf ben akıl etmiyorum herhalde. O nedenle de tamamen yasaklanmıyor tabii, ama yokuşa sürülüyor.

Çocuklarımız Ermenilikten ve Hıristiyanlıktan uzaklaşıyor diye yakınıp durmuyor muyuz? Asimile olup büsbütün tükenmek en büyük endişemiz değil mi? Farklı dinlerden insanların birbirlerine âşık olmasını engelleyemiyoruz madem, neden biraz yumuşayamıyoruz? Bakın, bunun da olası cevabını biliyorum. Kesin diyecekler ki, “Adam mademki Ermeni kilisesinde ‘bsag’ olmak istiyor, o halde vaftiz olsaydı.” Dedik ya, yokuşa sürülüyor diye... Yahu, kolay mı koskoca adamı vaftiz etmek? Hem ne diye ille de dinini değiştirmek zorunda olsun? Din insana empoze edilemez. Edilmemeli. Bilgilenmeli, kendi seçmeli. Ben genlerimden gelen Ermeniliği değiştiremem ama istediğim zaman dinimi değiştirebilirim. Bir Hıristiyan olarak yetiştirildim ama Budizm’i pek seviyorum. Yarın karar verip Budist olabilirim. Kim karışır? Allahtan, artık bu konulara pek önem vermiyorum. Ay, maazallah, öyle bir şey yapmalıyım ha... Tefe koyup çalarlar beni valla.

Bu yazı için bana saldırmayın boşuna. Haklı olduğunu biliyorsunuz.