VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Diaspora aydını: Dün ve bugün

Diaspora aydını, esas olarak 24 Nisan’a bağımlıdır. Diaspora aydınının başlıca hareket alanı, 24 Nisan konusunda göstereceği çabayla ilintilidir. Muhtelif diaspora merkezlerini ziyaret etmeli, okullarda veya derneklerde konuşmalar yapmalı, hatta bazen ziyafetlere katılıp kadeh kaldırarak nutuk çekmeli, sahnelerden veya kürsülerden konuşmalıdır.

Diaporadaki değişime bağlı olarak, diaspora aydını tipi de değişmekte. Son zamanlara kadar, her yere gitmek, milliyetçi sözler sarf etmek, Türkiye’ye ve Türklere karşı düşmanca bir duruş sergilemek revaçtaydı; bu ölçüt artık geçerliliğini yitirdi. Bugün daha sık görülen, Türk aydınlarla temas etmiş, tanışıklıklar kurmuş, muhtemelen de Türkiye’yi, hatta bazı durumlarda Van’ı ve Diyarbakır’ı ziyaret etmiş bir aydın tipi. Nitekim, bu hafta Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde Lübnan Ermenileri Kültür Derneği’nin düzenlediği konferansa, Armenian Weekly dergisinin editörü Khatchig Mouradian ve ünlü tarihçi Taner Akçam katıldı.

Bu sınıflandırmanın dışında kalmakla birlikte, halen önemini koruyan aydınlar da var. Yani yukarıda saydığımız ölçütler, saygı gören bir aydın olmak için mutlak şartlar değil henüz. Ancak, onlar bile Türkiye’deki olayları yakından izliyor, en azından –diaspora tarafından ‘özgür bakış açısına sahip’ kişiler olarak tanımlanan, örneğin Taner Akçam gibi– birkaç Türk aydını yakından tanıyorlar.

Garo Poladyan’ın ‘Ermenilikten İstifa Ediyorum’ başlıklı romanındaki Ermeni gencin Ermenilikten soğumasının başlıca nedeni, 24 Nisan’a dair bir konferans vermek üzere Paris’ten Marsilya’ya giden bir aydınla tanışması olur. Diaspora aydınları, son zamanlara kadar, o romanda anlatılan aydın tipinden çok farklı değillerdi. Konferans fırsatlarından yararlanmak, konukseverliğin tadını çıkarmak, kişisel tatmin bulmak, maddi çıkar sağlamak, bu fırsatların doğal bir sonucu olarak, yönetici konumunda görevler edinmek, sabit bir gelire kavuşmak, ve böylece, 24 Nisan konferanslarını bir meslek haline getirmek – şöhretinin daha da yayılmasına yarayacak bir meslek...

Aslında bu dinamik, başlı başına, diasporanın toplumsal algılarına, derneklerle ilişkili görevlere ve kamuoyuna damga vurmuştur. Diasporada kamusal alanın esas olarak 24 Nisan ve onun aydınları etrafında şekillendiği, bir sır değildir.

Önceleri, diaspora aydınları, toplumda çok fazla okur-yazar, eğitimli insan olmadığından, tıp, mühendislik, sanat gibi alanlardan gelen kişilerdi. Halepli tanınmış doktor Toros Toranyan, buna bir örnektir; yarım yüzyıl boyunca, Singapur da dahil olmak üzere, Ermeni diasporasının bütün merkezlerini ziyaret etmiştir.

Doktor Toranyan’ın, takdire şayan bu gayretine ve sürdürdüğü geniş kapsamlı, halkına adanmış çalışmalarına kimse karşı çıkamaz. Son tahlilde, o, ‘diaspora aydını’ kategorisi açısından bir ideal modeldir. Ancak günümüz diasporasında, sosyal bilimci ve tarihçi eksikliği yaşanmıyor, ve aydınlar arasında öne çıkanlar da onlar oluyor. Modern aydın için, bir de internet tartışmaları ve eleştirileri akışı söz konusu. Facebook’ta bin, iki bin, üç bin takipçiye sahip olmak, diaspora aydını için, kendi fikirlerini ifade edebileceği, eşi görülmemiş bir mecra oluşturuyor.

Sonuçta, 24 Nisan hakkında konuşmak, bunun bilimini inşa etmek, hukuksal yönlerini açığa çıkarmak ile 24 Nisan’dan yararlanmak, onu istismar etmek arasında incecik bir çizgi var. Bugün büyük tarihçiler, soykırım uzmanları, antropologlar, kültür bilimciler, son derece birikimli aydınlar var. Bunların yanı sıra, basın dünyasından, sivil toplum örgütlerinden, dernek ve parti teşkilatlarından gelmiş, yine çok birikimli aydınlar da var. Ancak bu kişilerin bir kısmı, o incecik çizgiyi fark edemiyor ve nerede durduklarını şaşırıyorlar.