VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Lüks Aprahamyan cinayeti

Duymayan kalmasın; Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nde (ESK) zorunlu askerlik hizmetini sürdüren, 1994 Armavir, Yukarı Kedaşen köyü doğumlu Lüks Aprahamyan, bu yılın 16 Mayıs tarihinde, asker arkadaşının silahından çıkan mermi ile yaşamını yitirdi.
Böylece Lüks de Sevag’ın yanında yerini almış oldu.

 

İkisi de kışlalarda hüküm süren hukuksuzluğun kurbanı oldular. Biri ırkçı saiklerle işlenen bir cinayete kurban gitti, diğeri çürümüşlüğe. Karşındakinin ırkçılığı mı daha tehlikelidir, yoksa özünün çürümesi mi? Şüphesiz, ikincisi.
Ermenistan’da mevcut iktidar düzeni çürümüştür. ESK’de işlenen suçları savunan, öldürülen evlatlarının cenazesini başkente götürmek isteyen, hükümetten hesap sormaya kalkan asker ailelerini döven, bu yoz iktidardır.

 

Çocuğun cenazesi başkente getirilemedi. Polisler izin vermediler. Hükümet korktu mu?
Muhtemelen, bu kez oluşacak tepkiyi önleyememekten korktu. Ermenistan’da baskı o denli yüksek ki, her an bir patlama olabilir. Buna karşı, çürümüş düzen, ‘olağanüstü misyonlar elçisi’ Levon Sarkisyan’ı, ‘Ozanlarımız’ kitabının imza günü için Beyrut’a gönderebilecek kadar taş yürekli.

 

Bu çürümüş düzen sadece kendi varlığını sürdürmeye hizmet ederken, ülkeyi ve halkı hem içerden, hem de dışardan eritmeye devam ediyor. Sanki dış göç başlı başına bir felaket değilmiş gibi, bir de bu cinayetler, dayak ve şiddet ortamı... Bir yandan ‘Ari Dun’ (“eve gel”; “memlekete dön”) projeleri ile halkı kandırıyorlar, diğer yandan dış göç tüm hızıyla sürüyor. Arada da, askerlik hizmetini yapan çocuklar öldürülüyor.
 

Vahe Avedyan’ın öldürülüşünü Nemets Rubo adlı oligarkın emri ile örtbas etmeleri, daha dünkü mesele. Demek ki sırada bu 19 yaşındaki zavallı köylü çocuğu varmış. Zavallı, muhtemelen bu lanet üniformayı nasıl ve niye giydiğini anlayamadan öldürüldü.
İyi, bir an için kabul edelim ki, bütün milletler için, kendi ordularının tatbikatlarını YouTube’da izlemek heyecan verici bir şeydir; bir tankın üstünde dalgalanan bayrak, ya da jetlerin egzozundan çıkan bayrak renkli dumanlar gurur kaynağıdır. Fakat bunlar boş şeyler. Alay etmek gibi... Eğer bütün bunlar son tahlilde ufacık bir iktidar grubunun saltanatını sağlamlaştırmasına hizmet edecekse, hiç olmasınlar daha iyi.

 

Bıçağın kemiğe dayandığı andayız. Hayat şaka gibi bir şey artık Ermenistan’da, ve halen, en büyük derdimiz, Eurovision’daki sıralama. Artık yeter! Yozluğunuzun halkı tükettiğini görmüyor musunuz? Esas meseleye dönersek; ne yazık ki, Lüks Istepanyan bu kıyma makinasının son kurbanı değil.
Diasporanın da günahı büyük. Bizler de burada sıcak köşelerimizde oturmuş, halkın göç edişini eleştiriyoruz. Ama sıra bu çürümüş düzene karşı eleştirel birkaç söz söylemeye gelince, hepimiz deliklerimize giriyor ve vatansever rollere bürünüyoruz, oligarkların karşısında.
“Ermenistan’ı eleştirmemeliyiz” vs. vs.

 

Michigan Üniversitesi Ermeni Araştırmaları Merkezi’nin başkanı Dr. Ara Sanjian, Ermenistan’daki internet haber sitesi Lrakir’e verdiği demeçte, diaspora Ermenilerinin Ermenistan’ı eleştirmemelerini iki sebeple açıklıyor. Birincisi, Ermenistan’ın imajını olumsuz yönde etkileyerek maddi yardımların azalmasına yol açmak kaygısı; ikincisi ise, özellikle eğitim sisteminin çürümüşlüğünü eleştirerek, orada eğitim alan diasporalı öğrencilerin yaşam şartlarını zorlaştırmaktan çekinmeleri.
 

Dr. Sanjian’ın gözlemleri, bize, diasporada, Ermenistan’ın siyasi düzeniyle ilgilenmediğimizi, düpe düz, soyut, muhayyel bir varlığa karşı savaş açtığımızı gösteriyor. Düpe düz bir yalandan bahsediyor yani. Unutmayalım ki maddi yardımların büyük bir kısmı oligarkları bir kat daha zengin ediyor ve onlar da bir daha masum insanları, bu arada zorunlu hizmetini yapan askerleri öldürüyorlar. Gururumuz olan askerleri.
 

Lüks Istepanyan’a Allah rahmet eylesin; muhtemelen, hayatını yaban ellerde sürdürmeye mecbur kalacak olan ailesine de sabırlar versin.