VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Online Ermenistan

 

Toplumsal yaşamın örgütlenmesinde internet ağlarının ne gibi etkileri olduğunu anlamak için sosyolojik ve antropolojik teorilere ihtiyacımız yok. Bu kadarını hepimiz biliyoruz. Son yıllarda ‘dostluk’, ‘arkadaşlık’, ‘grup’ gibi kategorilerdeki ilişkiler tamamen yeni anlamlar kazandı. Acaba bu değişimler, topluma dair klasik sınıflandırmaları tartışmalı hale getirecek kadar güçlü mü?

Örneğin bir Facebook grubu vatan olabilir mi? Muhtemelen olamaz, çünkü vatanın ya da modern bir ülkenin yasaları, anayasası, teşkilatları, nüfusu vs. vardır. Ancak Diaspora’nın ve modern zamanların ulus-ötesi gerçekliği içinde vatan zaten bizatihi soyut bir kavram. İnternet ağıyla bu soyut dünya içindeki unsurlar birbiri ile bağlantılanıyor. Diyelim ki 18. veya 19. yüzyıllarda millet olmanın yöntemi ulusal efsanelere hep beraber inanmak idi ise, 21. yüzyılda da millet olmanın şartı Facebook’taki Ermeni gruplarına üye olmak.

Bir Facebook grubu ya da orada bir forum, burada bir haber portalı, tek başlarına bir toplumun ihtiyaçlarını tümüyle gideremez. Ancak Ermenistan’da ve Diaspora’da bin tane haber portalı, gruplar, sosyal ağlar, kişisel alanlar, resmi üyelikler, resmi siteler, online edebiyat ürünleri yan yana gelerek yeni bir alan yaratıyor. Alternatif vatan da böylece gerçeğe dönüşüyor.

Bu alanda atılan her adım, spesifik bir olaya mal ediliyor. Bu bağlamda Ermenistan-Türkiye protokollerini anabiliriz. O dönemde pek çok insan sağdan soldan bilgi ararken kendilerini internetin kucağında buldular. Daha yakın döneme ait bir örnek ise, Suriye’de iç savaş çıkması üzerine özellikle Halep’ten göç eden insanların iki büyük Facebook grubunda yan yana gelmeleri. Göçmenler bu şekilde, sanal dünyada Halep’i bir şekilde yaşatabiliyor.

Özel olarak Halep Ermenileri için yaratılan gruplar, günlük konuşmaların ve tartışmaların merkezini oluşturuyor. Dünyanın çeşitli şehirlerinde yaşayan, hatta Halep’ten yıllar önce uzaklaşmış olan insanlar, bir yandan Halep’teki çatışmaların haberlerini paylaşırlarken, diğer yandan, nostaljiyle, eski Halep’i hatırlamakta, hatta yeni göç ettikleri yerlere, özellikle Yerevan’a dair konuşmaktalar. Nasıl oldu da Yerevan göçmenlerin yerleştiği yer oldu, Halep ise uzak vatan?

Bu soruya verilebilecek tek bir cevap var. Kabul etmeliyiz ki gerçek vatan artık çevrimiçidir, geri kalanı ise basit anlamıyla, yaşanan yer. Yerevan’a yerleşen Halep Ermenileri orada kalıcı olacaklar mı, bilemiyoruz. Halep’e dönüp dönmeyeceklerini de bilmiyoruz. Avrupa’ya göç ederler mi? Kim bilir... Ama şurası kesin ki, bu sosyal ağlara üye olacaklar ve aidiyetlerinin gereklerini oradan karşılamaya çalışacaklar. İşte burada, sanal ortamın gerçek gruplara karşı daha etkin bir sürekliliği olduğunu görebiliyoruz.

Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, tüm bunlar aynı zamanda bir kaos ortamında kalıyorlar. İnternet vasıtası ile mesafeleri aşabilir ve bilgiye ulaşabiliriz. Ancak unutmayalım; bir de yasama ve yasallık meselesi var. Daha örgütlü olmanın yollarını bulmalıyız. Örneğin sabahtan akşama kadar konuşup, görseller ve haberler yollamak yerine birbirimize ve genel olarak da insanlığa daha yararlı olmanın yollarını bulmalıyız. Dayanışmayı işlevselleştirmenin ve sanalı gerçeğe taşımanın gerekliliği burada doğuyor. Aksi takdirde, Facebook’ta arkadaşlığa devam edip, sokakta karşılaştığımızda göz göze gelmekten kaçınacağız.

İnternet bir alandır. Beyrut Ermenileri İstanbul Ermenilerinin Gezi Parkı’ndaki olaylara katılımını bu alan üzerinden izliyorlar. Dünya Ermenileri, Rusya’da hapsedilmiş olan bir Ermeni şoför ile bu alan üzerinden dayanışıyor. Ya da Boston’daki patlamaların bir Ermeni ile ilişkilendirilmesine dair şaşkınlıklarını bu alanda paylaşıyorlar. Avusturalya’dan Arjantin’e, Romanya’dan Etiyopya’ya kadar, Ermeniler bu alanda birbirleriyle tanışmakta ya da zaten tanışıyorlarsa, ilişkilerini sürdürmekteler. Yazarlar, sanatçılar, eserlerini bu alanda tanıtıyor. Diaspora denen şey internette değilse, nerededir?