LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Şato şarapçılığı

Şato denince aklınıza ne geliyor?

İyimser birine sorarsanız, belki Walt Disney’in rengârenk dünyasını barındıran Disney Şatosu’nu söyler. Biraz kötümser birinin aklına ise, Kafka’nın, bütün kasabayı yöneten bürokrasi yatağı kasvetli şatosu gelecektir belki de. Kimin aklına neyin geleceğini bilmem ama, benim gibi bir şarap severe şato dediğinizde aklına ne geleceğini hemen tahmin edebilirim.

Şato yada orijinal yazımı ile ‘chateau’, kabaca, ‘entegre şarap üretim tesisi’ demektir. ‘Entegre üretim’ mezbaha ya da fabrika gibi çağrışımlar yapsa da, şarapçılıktaki pek çok terim gibi Fransızcadan gelir; bağların, şaraphanenin etrafında olmasını ifade eder.

Dünyaca ünlü Bordeaux şatolarının da katkıları ile, günümüzde kaliteli şarap üretiminin olmasa olmazlarından biri haline gelmiş olan şato şarapçılığı tüm dünyada örnek alınmaktadır.

Şarabın kalitesinin üst seviyede olması için üzümler dalından koparıldıktan hemen sonra işlenmeye başlamalıdır. Tıpkı evinize aldığınız sebzeyi, tazeliğini kaybetmeden pişirmenin, yemeğin tadı açısından da önemli olması gibi, üzüm ne kadar hızlı işlenirse şarabın kalitesi için o kadar iyi olur.

Dolayısıyla, bağların şaraphanenin yakınında olması, şarap kalitesi açısından çok önemlidir.

‘Şato stili üretim’ tabiri, yaklaşık iki bin yıldır kesintisiz olarak şarap üretimi yapan Bordeaux’dan tüm dünyaya yayılmıştır.

Dünya yayılan ün

Bordeaux’nun tüm dünyada sahip olduğu ünü pekiştiren ve bu ünü korumasını sağlayan çok önemli bir liste vardır. Şarap dünyasında ‘1855 Klasifikasyonu’ olarak adlandırılan bu liste, bu alandaki ilk liste olmamasına rağmen, halen tüm şarap severleri etkilemektedir.

Bordeaux Ticaret Odası, 1855’te yapılan ‘Exposition Universelle de Paris’ (Paris Evrensel Sergisi) için, İmparator III. Napolyon’un oluru ve desteği ile, şatoların sahip oldukları ün ve satış fiyatlarını göz önünde bulundurarak, bölgenin en iyi 61 şatosunu sıralar.

Bu listelemeden sonra tüm dünyada bu şato şarapları büyük ilgi görmeye başlamış ve sadece en üst sınıflandırmadakiler değil, tüm liste, kendine dünya çapında bir pazar bulmuştur. Şato tarzı üretim yapan üreticilerin hemen hepsinin, etiket ya da mantarlarına ‘mise en bouteille chateau’ (şatoda şişelenmiştir) ibaresini koyması o günlerde başlar ve günümüze kadar sürer. Listedeki şaraplar da popülerliklerini halen korumaktadır.

Bir istisna

Bu sınıflamada 1855 yılından bu yana yalnızca bir değişiklik olmuş. 1973’te Château Mouton-Rothschild ‘Deuxième Grand Cru’ (İkinci Sınıf) statüsünden ‘Premier Grand Cru’ (Birinci Sınıf) statüsüne yükseltilmiştir.

Şato 1853 yılında Rothschild ailesinin İngiliz kolu tarafından satın alındığında, hak etmesine rağmen, 1855 Klasifikasyonu’nda ‘Premier Grand Cru’ değil, ‘Deuxième Grand Cru’da yer alıyordu.

Baron bu işi çok uzun süren bir dava konusu haline getirdi ve yıllarca, Chateau Mouton R, etiketinde “Birinci olmayabilirim, ikinciliğe tenezzül etmem, Mouton’um ben” cümlesi ile piyasaya çıktı. Ta ki 1973’te ileride Fransa’nın cumhurbaşkanı olacak, zamanın tarım bakanı Jaques Chirac, Mouton’un Birinci Sınıf’a yükseltilmesini öngören kararnameyi imzalayana kadar. O günden bu yana, bu ünlü şatonun şaraplarının etiketlerinde “İkinciydim, şimdi birinciyim, Mouton değişmez!” cümlesi yer alıyor.

1855 sınıflamasının esneklikten bu denli yoksun olması, günümüzde bazı şatoların, performanslarına kıyasla, hak ettiklerinden daha yukarı ya da aşağı sınıfta bulunmaları sonucunu doğuruyor. Yine de, şarap üretiminde çığır açan bu listeleme, aradan yüzyıllar geçse de, saygıyı hak ediyor.