‘Filistin’in dostu’ Patrik III. Şenuda’ya veda

41 yıldır görevinin başında bulunan Kıpti Ortodoks Patriği Papa III. Şenuda, 17 Mart’ta şeker hastalığı ve böbrek rahatsızlığına yenik düşerek hayatını kaybetti.

 

SEVAG BEŞİKTAŞLIYAN

besiktasliyan@agos.com.tr

41 yıldır görevinin başında bulunan Kıpti Ortodoks Patriği Papa III. Şenuda, 17 Mart’ta şeker hastalığı ve böbrek rahatsızlığına yenik düşerek hayatını kaybetti. Üç gün süreyle Abbasiye Kıpti Patrikhanesi’ndeki St. Mark Katedrali’nde sevenlerinin son kez saygı duruşunda bulunması için sergilenen naaşı, Salı günü Katedral’de düzenlenen törenin ardından, vasiyeti uyarınca defnedilmek üzere Kahire ile İskenderiye arasında bulunan Natrun Vadisi’ndeki Amba Bişoy Manastırı’na götürüldü.

Törende, Yüksek Askeri Konsey Başkanı Mareşal Hüseyin Tantavi, Meclis Başkanı Saad El Katatni ve Başbakan Kemal Genzuri de katıldı. Şu anda iktidarda olan Müslüman Kardeşler de tam kadro hazır bulundu. Mısır Devlet Televizyonu’nun haberine göre izdiham nedeniyle üç kişi hayatını kaybederken, çok sayıda insan da fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Cenaze töreni nedeniyle bir günlük ulusal yas ilan edilen ülkede, Halk Meclisi’nde de Patrik için resmi tören yapıldı.

Asıl ismi Nazir Gayed Rufail olan Patrik Şenuda, 1923’te Mısır’ın Asyut kasabasında doğdu. Kıpti Kilisesi’nin “rönesans” dönemi olarak nitelenen ve Kilise’nin aktif olarak gündelik hayata katılımını isteyen Pazar Okulu Hareketi’nin aktivistlerinden biri olan Patrik, Kahire Üniversitesi Tarih bölümünden mezun olduktan sonra, Kıpti okullarında öğretmenlik yapmaya başladı. Bu dönem boyunca, Patrik olduktan sonra yönetim tarzını çok derinden etkileyecek olan gazetecilikle uğraştı. Pazar Okulu Hareketi’nin bir eseri olarak daha sonra üniversiteye dönüşecek olan Teoloji Okulu’nda da derslere devam eden Şenuda, 1954’te Baba Antonios el-Süryani ismiyle dini hayatına adım attı. 1956’dan 1962’ye kadar, Natrun Vadisi’ndeki Süryaniler Manastırı’ndan 7 km uzaktaki bir mağarada inzivaya çekildi.

14 Kasım 1971’de, Patrik VI. Kiril’in ardından Patrik seçildi. Görev yaptığı süre boyunca, toplumla güçlü bir iletişim içinde olmaya hep önem verdi. Kıpti okullarında çıkarılan okul gazetelerini destekledi, düzenli olarak Kilise’nin durumunu değerlendiren açıklamalar yaptı ve teknolojik gelişmelere ayak uydurdu. Onun döneminde Güney Amerika’daki Kıpti Kilisesi hızla büyüdü. 1971’de Güney Amerika’da dört olan kilise sayısı, Şenuda öldüğünde 200’ün üzerindeydi.

İsrail savaşlarında alınan ağır yenilgilerden sonra Devlet Başkanı olan Enver Sedat’ın İsrail’le barış antlaşması imzalamasına karşı çıkan grubun içinde yer aldı ve “Filistinli kardeşlerimizin çektiği acıları göz ardı ederek işgal altındaki Kudüs topraklarına hac ziyaretine gidemeyiz” diyerek Kıptilere Kudüs’e hac ziyareti yapmayı yasakladı. Bu tutumu yüzünden 1981’de Enver Sedat tarafından, öldüğü zaman defnedileceği Amba Bişoy Manastırı’na sürgüne yollandı. Sedat’ın ardından görevi devralan Hüsnü Mübarek tarafından 1985’te Kahire’ye geri çağrıldı ve Mübarek’in bu tutumunu ömrü boyunca unutmadı. 2011’de Mısır Devrimi başladığında dahi Mübarek hakkında olumsuz yönde bir tavır takınmadı, hatta Kıptilerin iktidar karşıtı gösterilere katılmamasını istedi.

İktidarla sorun istemeyen tavrını Mübarek sonrasında da ortaya koydu. Yönetime el koyan askeri cuntaya, daha önce yakılan veya zarar gören kiliseleri onardıkları için teşekkürlerini sundu. Gerginlik yaratmaktan uzak tavrı ve sürekli vurguladığı Mısır milliyetçiliği, Kıptiler arasında olmasa da, Mısır Müslümanları tarafından büyük takdirle karşılandı.

40 yıllık yönetiminin ardından, devrimci gençlerin eleştirilerinin hedefinde yer alsa da, arkasında imamların saygı duruşunda bulunduğu ve çoğu Kıpti’nin evinde gülümseyen fotoğraflarının yer aldığı hatıralar ve bir de belirsizliğin devam ettiği bir coğrafyada oturulması çok zor bir koltuk bıraktı. 

Kategoriler

Güncel Dünya