‘Bu Anayasa metnine ruhu halkımız verdi’

Yeni Anayasa hazırlık süreci kapsamında Ermeni toplumunun talep ve beklentilerini içeren metin geçen hafta Başepiskopos Aram Ateşyan ve beraberindeki heyet tarafından TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na iletildi.

SAHAG GÜRYAN

sgureh@agos.com.tr

Yeni Anayasa hazırlık süreci kapsamında Ermeni toplumunun talep ve beklentilerini içeren metin geçen hafta Başepiskopos Aram Ateşyan ve beraberindeki heyet tarafından TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na iletildi. Sadece Ermenilerin değil, Türkiye’de yaşayıp farklı etnik kökenlerden ve dini inançtan olduğu için haklarından yararlanamayan herkesin sıkıntılarına çözüm öneren metni hazırlayan ekipte yer alan, Eşit Yurttaşlık girişiminden Tatyos Bebek ve Avukat Sebu Aslangil’le konuştuk.

Çalışmaların başlangıcında, Ermeni Patrikliği, bütün gayrimüslim azınlık toplulukları adına, diğer dini önderliklerle birlikte yürütülen çalışmalara katılmıştı. Ekümenik Patrikhane’de yürütülen bu çalışmalar sona geldiğinde, Ermeni ve Rum Patrikhaneleri arasında bir anlaşmazlık doğdu. Meclis’e Patrik Bartholomeos’un kendi heyetiyle gitmesi karşısında Ermeni Patrikliği olumsuz tutum takındı ve Ermeni toplumunun anayasadan beklentilerini yansıtan farklı bir metin üzerinde çalışılacağını ve Uzlaşma Komisyonu’na bu metnin ayrıca sunulacağını duyurdu. Böylece, Ermeni toplumunun içinde Anayasa’ya yönelik çalışan bir grubun öncülüğünde oluşan Eşit Yurttaşlık platformunun hazırladığı metinle Patrikhane’nin metni birleştirildi ve ortaya demokratik taleplerin öne çıktığı bir öneri paketi çıktı. 

Toplum eşitsizlikten şikâyetçi

Eşit Yurttaşlık girişiminden Tatyos Bebek, halkın bu sürece aktif olarak katılması için İstanbul’un farklı bölgelerinde yapılan ‘arama toplantılarında’ kendilerine 350 kadar talep iletildiğini belirtiyor. Toplumun en çok eşitsizlikten şikâyet ettiğini altını çizen Bebek, toplantılarda bunun yanı sıra mülkiyetle ilgili sıkıntıların yoğun olarak aktarıldığını ve yüzleşme konusunun çok konuşulduğunu ifade ediyor.

Halkın bu sürece katkısını değerlendiren Avukat Sebu Aslangil ise, toplantılarda hemen herkesin kendini ifade ettiğini ve talebini dillendirdiğini söylüyor. Bu da metnin canlılığının temel nedeni. Aslangil, “Anayasa metnini yazmak problem değil. Ismarlarsanız herhangi bir hukukçu da akademisyen de ortaya bir metin çıkaracaktır. Ama bu metinin ne ruhu ne felsefesi olur. Oysa anayasalarda önemli olan ruhtur, çünkü toplumun hangi anlayışla yönetileceğini ifade eder” diyerek, Meclis’e sunulan metnin ruhunu bizzat Ermeni toplumunun verdiğini dile getiriyor.

Bazı kişilerde, “Halk bilmez, bilse de konuşmaz” gibi bir yargının olduğunu ifade eden Bebek, anayasa toplantılarında bunun yanlışlığını gözlemlediklerini anlatırken: “Aslında toplum biliyor ve bildiğini de söylüyor. Yeter ki kendilerini ifade edecek araçları ve imkânları sunulsun. Toplum suskun veya boş vermiş değil” diyor.

Birlikte yaşama iradesi

Halk toplantılarında Lozan’ın da sıkça gündeme geldiğini aktaran Bebek, “Biz istesek de istemesek de Lozan yerinde duruyor, Lozan’ı aşan şeyler talep edebiliriz, onun üstünde normlar getirilmeli dedik insanlara. Çünkü Lozan’ın yazıldığı 1920’lerden sonra azınlık haklarında çok değişiklikler oldu. Biz bunların da anayasa metininde olmasını istedik. Bu açıdan hazırlanan metin Lozan’ı da aşıyor” diyor. Anayasada vatandaşlık tanımı yapılmamasını istediklerini ifade eden Bebek, yapılması halinde de en geniş kapsamlı tanımı önerdiklerini belirtiyor. Bebek’e göre, sunulan metin temel hak ve özgürlükleri genişletirken, Ermeni toplumunun birlikte yaşama arzunu da net bir şekilde ortaya koyuyor. Bebek, “Bu metinde  Türkiyelilik vurgusu var. Türkiye ne kadar demokratikleşirse biz de o derece demokratikleşiriz. Biz bunu önemsiyoruz. Biz tüm Türkiye toplumlarına yönelik, bir arada barış içinde yaşamı sağlayacak şeyler önerdik. Herkes bu metnin arkasında gururla durabilir” diyor.

Devlete düşen yükümlülükler

Bugüne kadar vatandaşın devlete karşı hep ricacı durumda olduğunu belirten Sebu Aslangil, ortaya çıkan metnin devlete yükümlülükler getirdiğini ifade ediyor. Metnin birçok yerinde  “Devlet yapar” değil, “devlet yapmalı” şeklinde ifadelerin yer aldığına dikkat çeken Aslangil “Bu, bizim yeni anayasaya nasıl baktığımızı da gösteriyor. Bu zihniyet değişmeli. Çünkü, var olan sorunlar Anayasa’yı değiştirmekle ortadan kalkmayacaktır” diyor. 

Patrikhane’de Başepiskopos Ateşyan ve anayasa çalışma grubuyla yaptıkları toplantılar hakkında da bilgiler veren Bebek, ciddi bir sorun yaşanmadığını ve çoğu konuda mutabakat sağlandığını ifade etti: “Başepiskopos Ateşyan’a, toplumun yaptığı anayasa dururken üç kişiye yazdırılan bir metnin toplumu temsil edemeyeceğini, toplumun ruhunu yansıtmayacağını söyledik. Cemaatler arasında ortak toplantılar devam ederken Ekümenik Patrik Bartholomeos hazırlanan bir metni meclise verdi. Bu vesileyle biz de Ermeni toplumu olarak kendi metnimizi verme şansı yakaladık.  Patrikhane, resmi ideolojiyi yansıtan terminolojiyle ilgili temkinliydi, ama onun dışında ciddi bir dirençle karşılaşmadık. Onlar da metne pozitif yaklaştılar. Bu, belki metnin hazırlanış sürecinden kaynaklanan meşruiyetinden, belki de metnin pozitifliğinden kaynaklanıyor.”

Aslangil ise, Patrikhane’de yürütülen çalışmaları şöyle yorumluyor: “Biz öneri metnini, Anayasa’da yer alacağına inanarak hazırladık. Patrikhane’dekiler ise nasılsa olmayacağını düşünerek ‘Bu metin hayaldir ve dolayısıyla böyle olsun’ diyerek karşı çıkışlarını saklamış olabilirler.  Objektif bakan bir insan bu metne itiraz edemez. Ama Ermeni toplumunda idari pozisyonda oturan bir insanın gerçekten bu metnin gerçekleşeceğine dair inancı olduğunu zannetmiyorum. Bu metnin bir önerisi dahi anayasada yer alırsa, bir şekilde kendi toplumumuzu da daha demokratik bir çizgiye çekme şansı yakalayabiliriz.”