AK Parti iktidarı besbelli bu son hamle ile yakın zamana kadar işbirliği içinde olduğu Gülen hareketini sadece doğrudan rol aldığı geçmiş operasyonlar için değil, bütün karanlık eylemlerden mesul bir günah keçisi ilan edecek.
Türkiye gündemi son günlerde takibi bile baş döndüren operasyonlarla sarsılıyor. Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen medya organlarında görevli gazetecilerle, emniyet mensuplarına yönelik yapılan operasyon, bir yanıyla AK Parti iktidarı ile Gülen hareketi arasındaki iktidar mücadelesinin son halkasını sergilerken diğer yandan da karşılıklı suçlamalar ve oyun kurmalar açısından gelinen vahim noktayı da kanıtladı.
AK Parti iktidarı besbelli bu son hamle ile yakın zamana kadar işbirliği içinde olduğu Gülen hareketini sadece doğrudan rol aldığı geçmiş operasyonlar için değil, bütün karanlık eylemlerden mesul bir günah keçisi ilan edecek. Nitekim ulusalcı kesimlerde toplumu derinden sarsan pek çok suikast ve dava için bir başına Cemaati suçlama siyaseti başladı bile.
Oysa bugün ülke gündeminin en önemli ve belirleyici maddesi olan Kürt sorunu başta olmak üzere, devlet içindeki paramiliter yapılanmanın eseri nice komploda ve yeni güç paylaşımında Türkiye’nin son on yılına damgasını vuran AK Parti yönetimi de kendi payı ve suç ortaklığı ile yer alıyor.
Cemaatin yasa dışı dinlemeler ve KCK operasyonları başta olmak üzere kendi muhalif listesine uygun keyfi uygulamalarla oluşturduğu kargaşa ortamı, rövanşist ve siyasi sorumluluklar konusunda sıra savıcı bir yaklaşımla yürütülen bu son operasyonları meşru kılmaz.
Komploculuktaki çıta ne yazık ki taviz verilen bütün temel hakların ve güvene dayalı bir siyasi zemin ihtimalinin üzerine basa basa yükseltiliyor. Ve o çıtanın altında da biz Türkiye vatandaşları hep birlikte kalıyoruz.
