Yapay zeka bize ne yapacak?
Ben yaşlanmayla, onun getirdiği fiziksel ve ruhsal değişimlerle barışık biri değilim. Kabullenemiyorum. Fakat, belli bir zaman önce şu sıralar genç olmamanın özellikle benimle değil ama insanlık olarak içinde bulunduğumuz dönemle, daha doğrusu henüz başlarında olduğumuz devasa bir dönüşümle ilgili pozitif bir yanını keşfettim. Söz ettiğim dönüşüm yapay zeka denilen mevhumun yaratacağı değişim, daha doğrusu devrim ve çoğu devrim gibi bu da acısız olmayacak. Görebildiğim kadarıyla henüz çok az kişi bunun muazzam bir dönüşüm olacağının farkında; farkında olanların büyük bir kısmı da muhtemelen değişimin sınırlarını, ulaşabileceği yerleri tahayyül edemiyor. Bu arada “yapay zeka” diye tekil kullanıyoruz ama bilindiği gibi aslında bu jenerik bir isim, yoksa çok sayıda yapay zeka programı veya uygulaması var. Geçenlerde bir yazıda bunların birbirleriyle diyalog haline girmeleri ve birbirlerini eğitmeleri olasılığından bahsediyordu. Herşeyin bilim-kurgu romanlarında veya filmlerindeki gibi ilerlemesi hafiften tüyleri ürpertmiyor değil! Ama burada yaşlılık olumlu anlamda devreye giriyor ve “gençler düşünsün”, diyoruz.
Gerçi “gençler düşünsün” diyoruz ama bu dönüşümle ilgili belki ilk söylenmesi gereken temposunun çok hızlı olduğu. Mutlaka ki arkasındaki araştırma-geliştirme faaliyetleri çok daha uzun zamana yayılmıştır ama yapay zekanın sözcük dağarcığımıza ve hayatımıza girişi şunun şurasında birkaç yıl. Buna rağmen etkilerini ciddi biçimde hissediyoruz. İkincisi, yaygınlığı. Bu dönüşümün eğitimden, iş hayatına, mesleklere, siyasete kadar hayatın etki etmeyeceği bir alanı yok gibi. Şimdiden yapay zekanın gereksiz hale getireceği veya kökten dönüştüreceği meslekler sıralanmaya başladı bile. Üstelik bunlar hemen ilk anda akla gelen teknik mesleklerle sınırlı da değil. Mesela sinema oyuncuları çok uzak olmayan bir gelecekte kendilerine bildiğimiz anlamda ihtiyaç kalmayacağının farkındalar mı acaba? Gerçi film üretimi baştan ayağa değişecek, onun içinde de insan oyuncuların yerini yapay zekanın ürettiği oyuncular alacak. Ben bunları düşünürken o camianın içindeki bir arkadaşımdan öğreniyorum ki Türkiye’de bilinen aktörlerden birinin sesi ve görüntüsü ticari bir anlaşma neticesinde yapay zekaya dayalı üretimde kullanılmak üzere satın alınmış veya belki kiralanmış demek daha doğru. Sosyal medyada biraz “takılan” biri şu anda bile yapay zekayla üretilmiş kısa filmlerin ortada dolaştığını görür.
Öte yandan, yapay zekanın daha temel ve hayati dönüşümlere yol açacağı alanlar, belki de teknolojiden, iş hayatından vs de önce epistemoloji ve ahlâk alanında olacak kanımca -belki de sancılar, sıkıntılar demek daha doğru. Zaten bu iki alanda yaşanacak dönüşümler veya sıkıntılar diğer alanları da etkileyecektir.
Bu iki alandaki dönüşümle ilgili ne kastettiğimi biraz daha açıklamaya çalışayım. Epistemolojiyle başlayacak olursak, malum olduğu üzere epistemoloji, bilgiye, bilmeye, bunların içeriğine, bilginin üretilme ve aktarılma metotlarına dair bir alan ve tartışmadır. Yapay zeka açık biçimde insanın bilgiyle olan ilişkisini değiştiriyor. Bu, aslında internet çağıyla başlamış bir olguydu ama yapay zeka bunu bir anda çok yukarılara taşıyor. “Bilmek nedir, hangi bilgi öğretilmeli / öğrenilmelidir, öğretmenin ve bilgiyi ölçmenin yolu nedir?” gibi özellikle eğitim alanını ilgilendiren kritik soruların yeniden düşünülmesi gerekiyor.
Bugün yapay zekaya bir konu veya bir cümlelik bir soru veriyorsunuz size o konu veya soru hakkında istediğiniz uzunluk ve seviyede makale yazıyor, üstelik dört-beş saniyede! Kusursuz mu, mükemmel mi? Hayır değil ama zaten çoğu insanın yazdığı da kusursuz veya mükemmel değil! Üstelik, yapay zeka insanlardan daha hızlı ve daha kolay öğreniyor! Ve gene üstelik herhangi bir insanın ulaşabileceğinden çok daha geniş hacimli kaynağa, saniyeler süresinde ulaşabiliyor! Ve işin daha başında bile değiliz! Birçok alandan örnek verilebilir ama ben benim alanımdan yani tarihten örnek vereyim. Bir doktora öğrencisinin yetişmesi için başta kendisi olmak üzere senelerce emek dökülüyor, zahmetler çekiliyor. Nihai amaç bu kişilerin bir yandan öğrencilere bilgi aktarımı yaparken bir yandan da yeni bilgiler üretip makaleler veya kitaplar yoluyla ortaya koymaları.
Gelgelelim, yapay zeka o yazıları yazmaya başladı bile! Tekrar ediyorum, belki henüz insan kadar yapamıyor ama kısa sürede o noktaya gelmesi hiç şaşırtıcı olmayacak. Tarih yazma pratiğinin en önemli ayaklarından biri eski belgelere erişim ve onları okuyabilme. Yapay zeka, eğer şu anda, misal, Osmanlıca belgeleri okuyup translitere edemiyorsa emin olun kısa zamanda yapmaya başlayacaktır. O gün geldiğinde -eğer hâlâ gelmediyse- düşünebiliyor musunuz, bir tarihçinin bulmak, erişmek, deşifre etmek için yıllar değilse de aylar harcadığı belge külliyatını yapay zeka dakikalar içinde bulacak, tarayacak ve translitere edecek! (Tabii dijitalize edilmiş belgelerden bahsediyorum ama zaten her geçen gün daha fazla belge dijitalize ediliyor.) Bir komut daha verirseniz takriben iki-üç dakika içinde onlardan ve ikincil kaynaklardan yararlanarak size o konuda akademik, referanslı bir makale yazacak! Bunlar size çok uçuk geldiyse etrafa biraz daha bakının derim.
Daha işin edebiyat, müzik gibi sanatın diğer dalları üzerindeki yansımasına değinmedik bile! Epistemolojiyle birlikte ahlak üzerinde de büyük etkisi olacak dedim ama yazı uzadı. Bu ve diğer konuları haftaya bırakalım.

