DOSYA
‘Devletin aklı, kendi suçlarına kolektif ortaklar bulmasıyla işliyor’
Ermeni Soykırımı ve inkârı söz konusu olduğunda akla ilk gelen kavram ‘devlet aklı’ oluyor. Dillere pelesenk olsa da, devlet aklı kavramı içi çok doldurulamayan bir kavram. İstanbul Üniversitesi’nden Güven Gürkan Öztan ile Bilgi Üniversitesi’nden Ömer Turan, bu boşluğu doldurmak adına iki önemli makale kaleme aldılar. Türkiye’de devlet aklının Cumhuriyet döneminde Ermeni Soykırımı’na ilişkin hamleleri hakkında bir kitap çalışmasın sürdüren Öztan ve Turan’la devlet tarafından kurulan soykırımın inkarı söyleminin değişimlerini konuştuk.
Yarbay Mehmet Hayri’den İttihatçılara: ‘Yarın sabah bu şehri terk edin!’
'Kurtaranlar' dizisinin dördüncü yazısında, karşımızda Zonguldak gibi, görece az sayıda Ermeni nüfusu barındıran küçük bir şehir ve bu sefer bir vali değil, vicdan sahibi bir Osmanlı askeri var: Kurmay Yarbay Mehmet Hayri (1879-1934).
‘İç düşman’ konseptinin mimarı
Mart 1915’te Erzurum’dan İstanbul’a geçen Bahaeddin Şakir, Teşkilat-ı Mahsusa’nın artık iç düşmana yönelmesi gerektiğine kanaat getirir ve İttihat Terakki Merkezi Umumisi’ne bu yönde bir rapor sunarak ‘tehcir’ kararının alınmasında etkili olur.
1915 belgeselleri - Gölden Sesler
1915’i konu alan belgeselleri kısaca anlatıyor ve bu filmlere ulaşabileceğiniz linkleri sunuyoruz.
“1915, sol için piyasası olan bir mesele değildi”
Ermeni Soykırımı’nın 100. yılında geriye dönüp bakabileceğimiz konulardan biri de Türkiye’deki sosyalist hareketin bu mesele ile ilgisi, kaydadeğer bir çizgi izleyen Ermeni entelektüller - Türkiye solu ilişkisi ve bütün bu ilişkinin tarihi. Bir söyleşiye sığamayacak bir konu elbette ama yine de giriş niyetine bir yerinden başlayalım dedik. Zakarya Mildanoğlu, Masis Kürkçügil ve Pakrat Estukyan hem kişisel maceralarını hem de meseleye nasıl baktıklarını paylaştılar.
Her Ermeni bir belgedir
'Aile büyükleriniz 1915'te neler yaşamıştı?' diye sorduk. Agos'a gelen mektuplar, yüzyıl önce bu toporaklarda neler yaşandığını tüm çıplaklığıyla anlatıyor.
Musadağ’ın yaşadıkları tarihin kendisidir
24 Nisan 1915 tarihi, Musadağlı Ermeniler için tüm Anadolu’dan farklı anlamlar taşıyor. Çünkü bu coğrafya sürgünü diğer yerlerden farklı yaşamış. Şimdi bu acı tarihin 100. yılında ise hem yas havası var Musadağ’da hem de gururlu bir ruh hali. Çünkü Musadağlılar için dağda geçirdikleri 52 günün ve Portsaid günlerinin başlangıcı demek 24 Nisan, direniş ve kurtuluşun ise sembol zamanı.
O gün, İstanbul (Bolis)...
Anahid Tavtyan, 1971'de yazdığı bu mektupta, o zaman bir ilkokulu öğrencisi olan kendisinin gözlerinden 24 Nisan 1915'te yaşananları anlatıyor.
‘Ermenilere yapılan zulmün ruhu’ Talat Paşa
Tarihçi Hans-Lukas Kieser, Metternich’in 7 Aralık 1915’te Şansölye’ye yazdığı mektubunda belirttiği benzetmeyle ‘Ermenilere yapılan zulmün ruhu’ olan Talat Paşa’nın bir fail olarak portresini yazdı.
Erkeklerin katledilmesi, soykırımın ilk safhasıydı
Ermeni Soykırımı’nın 100. yılında, ilgili literatüre yapılan değerli katkıların başında Prof. Ronald Grigor Suny’nin soykırımın tarihini yazdığı ‘“They Can Live in the Desert but Nowhere Else”: A History of the Armenian Genocide’ (Ancak Çölde Yaşayabilirler: Ermeni Soykırımı Tarihi) kitabı geliyor. Suny ile kitabını, Soykırımı ve Türkiye’nin Soykırıma yaklaşımını konuştuk.