2025'e bakış
Hukukun askıya alındığı yıl
Osman Kavala: 2025’te tutukluluğunun 9. yılına giren Osman Kavala, AİHM kararlarına rağmen özgürlüğüne kavuşmadı. Aralık ayında AİHM, Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Osman Kavala’nın ikinci başvurusunu, Büyük Daire’ye devretti. Kasım ayında Agos’a verdiği röportajda adalete dair inancını kaybetmediğini söyleyen Kavala, bu sene ayrıca Almanya'nın önemli devlet nişanlarından olan Goethe Madalyası'na değer görüldü.
Can Atalay: Birçok toplumsal davada avukatlık yapan ve Gezi Parkı davası kapsamında 2022’de tutuklanan Can Atalay’ın tutukluluğu sürüyor. 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Atalay, Şubat 2023 depremlerinde ağır yıkım yaşayan Hatay’dan TİP milletvekili seçildi ancak Meclis’e gidemedi. Süreç, Anayasa Mahkemesi’nin iki kez hak ihlali kararı vermesine rağmen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyayı Yargıtay 3. Dairesi’ne göndermesiyle hukuk krizine dönüştü; 3. Daire de AYM kararını tanımadı. 30 Ocak 2024’te TBMM Genel Kurulu’nda kesinleşmiş cezası okunarak milletvekilliği düşürüldü. 16 Nisan 2025’te CHP'li Meclis Başkanvekili Gülizar Birçer Karaca, Genel Kurul'da, AYM'nin Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin verdiği "yok hükmünde" kararını TBMM'de okuttu. Karar Meclis tutanaklarına geçirilmedi. AKP milletvekilleri Genel Kurul'u terk etti. Atalay'ın hukuksuz tutukluluğu devam ederken arkadaşları, hukuk mücadelesine ve adalet arayışına odaklanan bir belgesel hazırladı.
Tayfun Kahraman: Gezi Davası kapsamında 2022’den beri Silivri Cezaevi’nde tutulan şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın yargı süreci hakkında bu sene önemli gelişmeler yaşandı. AYM, 31 Temmuz 2025’te Kahraman’ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini hükmetti. Mahkeme, Gezi Davası’nda 18 yıl hapse mahkum edilen Kahraman'ın yeniden yargılanması gerektiğine oy çokluğuyla karar verdi. Kararın gerekçesini açıklayan Mahkeme, "Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkı"ndan kaynaklanan güvencelere uyulmadığına hükmetti. 6 Kasım 2025’te ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Kahraman hakkındaki yeniden yargılama, infazın durdurulması ve tahliye edilmesi yönündeki talepleri reddetti. Mahkeme kararında, "Anayasa Mahkemesi, hem Anayasa'ya hem de kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı hareket ederek 'Yetki Gaspı'nda bulunmuştur" denildi. Kahraman bu yıl içinde MS atağı geçirerek hastaneye kaldırıldı.
Selahattin Demirtaş: Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş dokuz yıldır Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu. Demirtaş 4 Kasım 2016'da gözaltına alındıktan sonra "silahlı terör örgütüne üye olmaktan örgüt adına suç işlemeye" kadar farklı suçlamalarla, bir grup HDP milletvekiliyle birlikte tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Türkiye, AİHM'in Demirtaş'ın tutukluluğunun hak ihlali olduğu yönündeki kararları 2018 ve 2020'de uygulamadı. Yapılan tahliye başvuruları sonuçsuz kaldı, durum bu sene de değişmedi. AİHM, 8 Temmuz 2025'te açıkladığı son kararında, Demirtaş'ın tutukluluğunun hukuki değil siyasi olduğunu kaydetti. Ancak Türkiye karara itiraz etti, AİHM ise itirazın reddine karar verdi. Türkiye'nin itirazını reddetmesiyle birlikte karar kesinleşti. Fakat bugüne kadar Demirtaş, tahliye edilmedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli 4 Kasım'daki grup toplantısı sonrası Demirtaş'ın tahliyesinin "hayırlı" olacağını söylerken, Erdoğan ise 5 Kasım'da "Yargı ne derse ona uyarız" demişti.
Figen Yüksekdağ: Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’a yönelik yargı süreci, büyük ölçüde Selahattin Demirtaş dosyasıyla aynı hat üzerinde ilerledi. AİHM, hem tutuklanması hem de milletvekilliğinin düşürülmesi süreçlerinde kararlarını “siyasi gerekçelerin belirleyiciliği” vurgusuyla verdi. 8 Kasım 2022’de AİHM, Yüksekdağ’ın da aralarında yer aldığı 13 HDP’li milletvekilinin 2016’da tutuklanmasının, yargısal değil siyasi nedenlerden kaynaklandığına hükmetti.

Selçuk Kozağaçlı: Çağdaş Hukukçular Derneği Onursal Başkanı Selçuk Kozağaçlı, sekiz yıl süren tutsaklığın ardından 16 Nisan 2025'te tahliye edildi. Hukukçu Kozağaçlı tahliye olduğu 16 Nisan akşamında yaptığı ilk açıklamada "Muhalefetin yükseldiği dönemlerde yan yana olmak, bir arada olmak çok güzel. Merhaba, hoş buldum! Hapishanede veya dışarıda mücadele durmaksızın devam ediyor, edecek. Haklıyız! Biz kazanacağız!” demişti. Daha sonra İstanbul Barosu'na giden Kozağaçlı, meslektaşları tarafından alkışlarla karşılanmıştı. Ancak Kozağaçlı, 24 saat geçmeden savcılığın itirazı üzerine aynı dosya nedeniyle yeniden gözaltına alındı. “Biz buradayız, yine yatarız, direneceğiz” dediği gün yeniden tutuklandı, Silivri Cezaevi’ne götürüldü. Meslektaşları bir kez daha İstanbul Barosu önünde toplandı. Bu tarihten itibaren tutukluluğu devam eden Kozağaçlı için 30 Aralık’ta (bugün) tahliyesine yönelik kurul değerlendirmesi yapılacak.

LGBTİ+’ların gündemi: Aile Yılı’nın gölgesinde var olma ve hak mücadelesi
AKP iktidarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini Aile Yılı ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz” sözleriyle 2025’i “Aile Yılı” ilan etti.
Bu duyuru ve sonrasında atılan adımlarla “ailenin korunması”, “müstehcenlik” ve “genel ahlaka aykırılık” gerekçeleri sansürün dayanağı haline geldi. LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık, nefret söylemleri ve şiddet, hayatın birçok alanında görünür oldu. 30 Haziran’da, 33. İstanbul Onur Haftası kapsamında 29 Haziran’da Ortaköy’de yapılan 23. İstanbul Onur Yürüyüşü’ne polis müdahale etti. “Yaşamda Israr” sloganıyla düzenlenen yürüyüşe katılmak isteyen birçok kişi alana ulaşamadan engellendi, 55 kişi gözaltına alındı. 53 kişinin yargılandığı dava sürüyor.
11. Yargı Paketi’nde hedef LGBTİ+lardı
Yılın gündeminde, LGBTİ+’ların hak ve özgürlüklerini doğrudan hedef alan 11’inci Yargı Paketi taslağı da vardı. Taslakta, “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlâka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi 1–3 yıl hapisle cezalandırılır” hükmü yer aldı. Ayrıca cinsiyet değiştirme yaşı 18’den 25’e çıkarılıyor, ameliyat koşulları zorlaştırılıyordu. Meclis’e gelmesi hâlinde LGBTİ+ bireylere hapis cezasının önü açılacaktı. LGBTİ+’lar söz konusu maddelerin pakete girmemesi için çağrı ve eylemler yaptı. Tepkiler üzerine bu düzenlemeler 11. Yargı Paketi’ne girmedi.
Gazetecilere yargı sopası
2025, gazeteciler için yeniden yargı sopasının sallandığı, güvencesizliğin ve işsizliğin belirlediği bir yıl oldu. Yüzlerce gazetecinin yargılandığı 213 ceza davası sürerken, 11 gazeteci cezaevinde tutuluyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 2025’te gazetecilik yargılandı, adli kontrole tabi tutuldu, RTÜK cezaları ve ilan kesme tehditleriyle baskı altına alındı. Yıl boyunca 213 davada yargılamalar sürdü, 30 dosyada beraat çıktı. Toplam 51 yıl 6 ay 24 gün hapis ve 91 bin 900 TL adli para cezası verildi. En az 15 gazeteci sözlü, en az 25 gazeteci fiziki saldırıya uğradı, saldırıların çoğu haber takibi sırasında yaşandı. RTÜK, televizyonlara 36 idari para cezası verdi ve 8 kararla 28 yayın durdurma uyguladı.
RSF’nin “Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi”nde Türkiye, 2025’te 180 ülke arasında 159. sırada yer aldı ve “çok vahim” kategorisinde değerlendirildi. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş 30 Ocak’ta tutuklandı, 34 gün sonra 4 Mart’ta tahliye edildi.
İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından protestoları izleyen 11 gazeteci 24 Mart’ta gözaltına alındı; 7’si tutuklandı, ertesi gün serbest bırakıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü Gezi Parkı soruşturması kapsamında 19 Mart sabahı gözaltına alınan gazeteci İsmail Saymaz hakkında ev hapsi kararı verildi. “61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddet kullanarak görevini yapmasını engellemeyi amaçlayan eylemler” iddiasıyla yürütülen soruşturmada Saymaz’a verilen ev hapsi, 56. günde kaldırıldı. Adli kontrol, haftada bir gün imza ve yurtdışı çıkış yasağı şeklinde devam edecek. Gazeteci Furkan Karabay, 15 Mayıs’ta sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" ve "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamalarıyla gözaltına alınmıştı. Emniyet ifadesinin ardından savcılığa sevk edilen Karabay, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından aynı gün tutuklanmıştı. Karabay, 201 gün sonra 2 Aralık’ta tahliye edildi. Hakkında 6–15 yıl arası hapis istendi. Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube yayını nedeniyle 22 Haziran’da tutuklandı; İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi 26 Kasım 2025’te “Cumhurbaşkanına yönelik tehdit”ten 4 yıl 2 ay hapse hükmetti ve tutukluluğun devamına karar verdi. 29 Aralık'ta Bölge Adliye Mahkemesi tutukluluğunun 190. gününde Altaylı hakkında tahliye kararı verdi.
bianet editörü Tuğçe Yılmaz, 3 Haziran’da Kadıköy İskelesi’nde GBT sırasında karakola götürüldü. “Türkiyeli Ermeni gençler anlatıyor: 109 yıldır süren yas” haberi nedeniyle TCK 301’den açılan davada 2 Aralık’ta hâkim karşısına çıktı, dava 21 Nisan 2026’ya ertelendi. Temmuz’da gazeteci Timur Soykan sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı, adli kontrolle serbest bırakıldı.
TV’lere yayın durdurma ve para cezaları
TELE1 ve SZC TV gibi muhalif televizyonlar yayın durdurma cezaları aldı. 13 Ağustos’ta Evrensel gazetesinin İzmir Bürosuna silahlı saldırı düzenlendi. İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ikinci duruşmada saldırgan İsa Can Biler tahliye edildi. Bu tahliyeyle beraber, saldırıya ilişkin tutuklu sanık kalmadı. Bir sonraki duruşma 5 Mart'ta görülecek.
Can Holding’e yönelik soruşturmada Habertürk TV, Show TV, Bloomberg HT ve HT Spor’un da aralarında bulunduğu 121 şirkete kayyum atandı; yönetimler TMSF’ye devredildi.
Gazeteci Hakan Tosun, Ekim 2025’te uğradığı saldırı sonrası hayatını kaybetti. 24 Ekim’deki “casusluk” soruşturmasında TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ gözaltına alındı; kanala TMSF kayyumu atandı. 27 Ekim’de Yanardağ ve Necati Özkan tutuklandı. Gazeteci Barış Terkoğlu, 25 Aralık’ta yaptığı bir haber nedeniyle gözaltına alındı ve adli kontrolle serbest bırakıldı.

CHP’nin 2025’i: Yargı kıskacında siyaset
2025, Cumhuriyet Halk Partisi’ni hedef alan operasyonlar, soruşturmalar ve tutuklamalar nedeniyle siyasetin en hararetli tartışmalarından birine dönüştü. CHP’nin maruz bırakıldığı, üyelerinin tutuklandığı bu süreç bir insan hakları ihlalleri silsilesine dönüştü. Yargı süreçleri, kayyım atamaları ve tutuklamalar parti gündemini belirlerken, CHP sahada “Millet iradesine sahip çıkıyor” başlığıyla Türkiye’nin farklı kentlerinde mitingler düzenledi.
Takvimler 18 Mart’ı gösterirken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na lisans diplomasının sahte olması iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı, diploması 18 Mart 2025’te iptal edildi ve 19 Mart sabahı ise evi basılarak gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, İmamoğlu hem "yolsuzluk" hem "terör" suçlamalarıyla karşı karşıyaydı. Başsavcılık açıklamada, İmamoğlu "suç örgütü lideri" olarak nitelendirdi. Aynı operasyonda Şişli Belediye Başkanı Resul Ekrem Şahan’ın da olduğu 88 kişi gözaltına alındı.

Gençlik isyanda, isyan sokakta
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolara, çoğunu gençlerin oluşturduğu on binlerce kişi katıldı. Eylemler boyunca polis biber gazı kullandı, eylemcilere şiddet uyguladı. Bu görüntüler sosyal medya da paylaşıldı. Eylemlerin kırılma noktası İstanbul Üniversitesi'nde yıkılan barikatlar oldu. Farklı üniversitelerden öğrenciler Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi önünde toplandı; polis barikatını aşmaya çalıştıkları anlar kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Grup daha sonra Saraçhane’ye yürüdü.
Bu sırada CHP Genel Başkanı Özgür Özel İBB’de yaptığı açıklamada öğrencileri selamladı ve akşam için miting çağrısı yaptı. Sokağa çıkmanın kriminalize edildiği bir atmosferde Saraçhane, bir hafta boyunca protestoların merkezi oldu; siyasetçiler, sanatçılar ve öğrenciler burada buluştu. Eylemler Şişli, Maçka Parkı ve Galata Köprüsü’ne taşınsa da Saraçhane yedi gece boyunca merkezdi. Polis müdahalelerinde en az 1.418 kişi gözaltına alındı, en az 300 kişi tutuklandı.
Protestolara “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla davalar açıldı. İstanbul 61. Asliye Ceza Mahkemesi 110 sanıklı davada 109 kişiyi beraat ettirdi. 62. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 87 kişi ile gazeteciler ve avukatların yargılandığı dosya da beraatla sonuçlandı. Saraçhane eylemleri nedeniyle yargılanan 139 kişilik davada ise 102 tutuklu genç tahliye edildi. Öte yandan İstanbul 3. İdare Mahkemesi, valiliğin “eylem yasağı” kararını hukuka aykırı bularak iptal etti.
İmamoğlu hakkında 2 bin 352 yıla kadar hapis istemi
Takvimler 11 Kasım’ı gösterirken, İmamoğlu’nun tutukluluğunun sekizinci ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, İmamoğlu'nun iddianamesiyle ilgili ilk önce gazetecilere açıklama yaptı, aynı gün iddianame mahkemeye sunuldu. Yedi savcının imzasının bulunduğu iddianame, “İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Soruşturması” şeklinde adlandırıldı.

İddianamede, 40’ı tutuklu olmak üzere 200 kişi şüpheli sıfatıyla yer aldı. Şüpheliler arasında altısı görevden alınan, biri hâlâ görevde olan yedi CHP’li belediye başkanı bulunuyor.
İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın ilk duruşmasının 9 Mart 2026’da yapılmasına karar verdi. Mahkeme, azami yargılama süresini 4 bin 600 gün olarak belirlerken, duruşmaların Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi yerleşkesinde kurulacak salonda yapılmasını da talep etti.
İBB’ye yönelik dosyada ise 407 sanık bulunuyor. Tutuklu Ekrem İmamoğlu hakkında iddianamede “örgütün kurucusu ve lideri” ifadeleri kullanılarak 2.430 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Dosyada, yerine kayyım atanan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan da tutuklu yargılanıyor.
Öte yandan, 21 Ocak’ta tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Kasım’da tahliye kararı verdi.

