Margara: Türkiye-Ermenistan kapalı sınırında hayat
CivilNet'te Martina Sanna'nın imzasıyla çıkan "Margara: Life in the Shadow of Turkey’s Closed Border" yazısını derleyerek yayınlıyoruz.
“Artık askerler Ermeni. Burada Rus yok” diyor Margara’nın eski muhtarı Levon Karapetyan.
Türkiye tarafından Alican, Ermenistan tarafından Margara olarak adlandırılan sınır köyünde yaşayan Karapetyan, köylülerin çoğu gibi geçimini topraktan sağlıyor; domates, biber, üzüm ve başka sebzeler yetiştiriyor. Serasıyla sınır arasındaki mesafe on metreden az. Kontrol noktasında dikili Ermeni bayrağı, verandasında kahvesini yudumlarken evinin hemen üzerinde dalgalanıyor; etrafında pazardan aldığı patates kasaları var, onları daha sonra ekecek.
Bazı Margaralılar, sınırın açılmasının piyasayı daha ucuz ithal ürünlerle dolduracağı ve yerel üreticilerin satışlarını azaltacağı görüşünde. Karapetyan ise bu fikirde değil.
“Türkiye’yle çok uzun zamandır düşmanız; bu böyle devam edemez” diyor. “İlişkiler olmalı, ticaret olmalı ki savaş bizden uzak olsun. Biz savaş istemiyoruz.”
30 yıllık bekleyiş
Ermenistan-Türkiye sınırının yeniden açılmasına ilişkin süregelen tartışmalar, karşılıklı açıklamalarla devam ediyor. 2022’de başlayan ikili müzakereler kapsamında, Ermenistan-Türkiye sınırında yer alan ve Erivan’ın yaklaşık 40 kilometre güneybatısında bulunan Margara sınır kapısı tamamen yenilendi. Yenileme çalışmaları 2023’te tamamlandı.
Ama Margara kasabasının 1.256 sakini, sınır kapısının 30 yıldır açıldığını henüz görmedi. Türkiye, 1993 yılında, Birinci Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’ın Kelbecer’de Ermeni güçlerine yenilmesinin ardından, Azerbaycan’la yakın müttefikliği gerekçesiyle sınırın kendi tarafını tek taraflı olarak kapattı. İstisnalar ise Şubat 2023’te, Ermenistan’ın 7,8 büyüklüğündeki deprem sonrası Türkiye’ye insani yardım göndermesi ve Mart 2025’te bu kez Suriye’ye yönelik insani yardımın geçişine izin verilmesi oldu.
Sınırın Ermenistan tarafı tarihsel olarak Rusya Federal Güvenlik Servisi askerleri tarafından korunuyordu. 1 Mart 2025’te sınır güvenliği Rusya’dan Ermeni sınır birliklerine devredildi.
Vaat var, eylem yok
Türkiye’nin sınırı açmasının temel koşulu olan Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinin istikrara kavuşması hâlâ biraz uzak olsa da geçmişe kıyasla daha yakın görünüyor. 8 Ağustos’ta Ermeni ve Azerbaycanlı liderler, ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda bir barış anlaşmasını parafladı.
Bu müzakerelerin başlıca sonuçlarından biri, Azerbaycan ana karası ile Nahçıvan bölümünün birbirine bağlamayı amaçlayan ve “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Güzergâhı” (TRIPP) olarak adlandırılan hattın inşasına Ermenistan’ın onay vermesi oldu.
Girişimin temel hedefi yollar, demiryolları ve enerji hatları gibi kritik altyapıların inşası ve yenilenmesi yoluyla Ermenistan, İran, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında güçlü bağlantılar geliştirmek. Bu projeler arasında, Margara sınır kapısı gibi 30 yılı aşkın süredir atıl durumda olan Kars-Gümrü demiryolunun yenilenmesi ve yeniden açılması da bulunuyor. Ancak yakın vadede bir açılış için koşullar hâlâ net değil.
Ekonomik fırsatlar
“Her şey Margara sınır kapısının hangi koşullarda işleyeceğine bağlı,” diyor Ermenistan Amerikan Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Profesör Vahram Ter-Matevosyan.
Ter-Matevosyan’a göre, sınır kapısı yalnızca diplomatlara ve üçüncü ülke vatandaşlarına açılırsa potansiyelinin tamamı kullanılamaz ve daha çok sembolik bir işlev görür. Ancak Türkiye ve Ermenistan vatandaşları ile iş dünyasına tam olarak açılması hâlinde, Ermenistan’ın kalkınması ve bölgesel ulaşım ağı açısından önemli bir merkez hâline gelebilir. Ter-Matevosyan, ticaret ve işbirliği yoluyla iki ülke arasında güven inşa edilmesi durumunda, tam kapsamlı bir açılışın sınır köyleri için ekonomik fırsatlar yaratacağını da savunuyor.
Her sınırda olduğu gibi güvenlik riskleri de tartışmanın bir parçası. Ter-Matevosyan’a göre Türkiye sınırının açılması, Ermenistan için hem riskler hem de fırsatlar barındırıyor. Ancak Ermenistan devlet kurumları bu riskleri yönetebilecek kapasiteye sahip. Buna karşın, son yıllarda Türkiye’nin düzensiz göç için bir transit ülke ve insan ile silah kaçakçılığı açısından bir merkez hâline geldiğini de vurguluyor.
“2024’te Türk makamları Türkiye’de yaklaşık 225 bin düzensiz göçmen tespit edildiğini açıkladı” diyen Ter-Matevosyan, “Bunların hepsi Ermenistan’ın devlet kurumlarının dikkate alması gereken önemli hususlar” diye ekliyor.

