Sekiz gün boyunca yanan umut…
Yahudiler Hanuka ışıklarını yakıyor
Yahudi toplumu, Hanuka yani “Işıklar Bayramı”nı kutlamaya hazırlanıyor. İnanışa göre MÖ 2. yüzyılda Kudüs’teki İkinci Tapınak’ta yalnızca bir gün yetecek kadar kutsal yağ bulunmasına rağmen bu yağ, sekiz gün boyunca yanmış. Bu olay da Hanuka mucizesi olarak kabul ediliyor. Yahudi takvimine göre Kislev ayının 25. günü başlayan Hanuka, Miladi takvimde genellikle Kasım - Aralık aylarına denk geliyor.
Sekiz gün süren Hanuka’da, Hanukiya adı verilen dokuz kollu şamdan yakılıyor. Her gece bir mum daha yakılan gelenekte, ortadaki mum (Şamaş) diğerlerini yakmak için kullanılıyor. Hanuka mumları yakılırken aileler bir araya gelip dualar okuyor. Hanuka, inanç özgürlüğünü, umudu, zorluklar karşısında direnci, ışığın karanlığa galip gelmesini sembolize ediyor.
Bu yıl, ilk Hanuka mumu 14 Aralık Pazar günü yakıldı. Hanuka mumları sekiz gün yandıktan sonra, Yahudi toplumu tarafından dünyanın dört bir yanında kutlanacak. 2018-2020 yıllarında Cemaat Vakıflar Temsilciliği görevini yürüten, Türkiye Yahudi Toplumu Başkan Yardımcısı Moris Levi ile onarımda olan Ahrida Sinagogu’nda buluştuk, Hanuka’nın anlamı ve bu yılki dileklerine dair konuştuk.
Ahrida Sinagogu’nun tarihi nedir?
Sinagog, “kaal” kelimesi bizde dua edilen yerden ziyade, buluşulan yer anlamına da gelir. Ahrida Sinagogu'nun, 1453'te İstanbul'un fethinden hemen sonra birkaç kez renove edildiğini tahmin ediyoruz. Fatih Sultan Mehmed, Balkanlarda bulunan Yahudileri fetihten sonra İstanbul'a davet etti. Ve İstanbul'da yaşamaları için onlara bir takım avantajlar sağladı. O dönemde Balat semtinde çok sayıda Bizans Yahudisi - Romanyot Yahudisi dediğimiz Yahudiler yaşamaktaydı. Değişik şehirlerden Balat'a geldiler ve kendi sinagoglarını kurdular. Yanbol da, Bulgaristan'dan gelen Yahudilerin kurduğu bir sinagog. Hemen karşısında, 30 metrelik mesafede, Ohri'den gelenlerin kurduğu Ahrida Sinagogu var. Ama bu her iki sinagogun da bulunduğu yerlerde muhtemelen eski Romanyot sinagogları vardı. Zaman içinde 1492'de bu sefer İspanyol Yahudileri, bizim atalarımız Sefaradlar buraya geldi.
Dolayısıyla Balkan Yahudileri, Romanyot Yahudileri ile Sefaradlar karıştılar Balat semtinde ve İstanbul'da bulunan başka semtlerde de. Ancak hakim kültür, zaman içinde Sefarad kültürü oldu. Çünkü onların network'u, Avrupa'daki temasları, lisanları, teknolojik ve ticari bilgileri daha öne geçti. İstanbul'da yaşayan Yahudilerin çok büyük bir kısmı Sefarad oldu. Ama Balat semtine Avrupa'nın ve Asya'nın her tarafından Aşkenaz - Doğu Yahudileri, Sefarad Yahudileri, Mizrahi Yahudileri yani Doğu Yahudileri göç etmiştir. Burası Yahudiler açısından çok kozmopolit bir yer ve bölgedir.
Ahrida'nın en önemli özelliği tevası yani dua okunan yeri. Teva, bir gemi şeklinde. Bununla ilgili iki tane efsane var. Birincisi, İspanya'dan gelen Yahudilerin buraya gelişini simgelediği. İkinci inanış da Nuh'un gemisi olduğu. Ben çok küçük bir çocukken bu sinagogda büyük babamın yanında oturup dua ederdim. Tavanlarda aynı Yanbol'daki gibi resimler vardı. Burada da Ohri'nin resmi vardı. Cemaat artık çok ufaldı. Onun için sadece bayramlarda açıyoruz Ahrida Sinagogu’nu. Ama aynı yerde, aşağı yukarı aynı biçimde her zaman bir sinagog bulundu. Duvarların arkasında kat ve kat işlemeler vardır. Diğer sinagoglara oranla burayı farklı kılan nokta, büyüklüğü ve de cemaatin merkezi konumunda olması.
Sinagoga girdiğinizde kafanıza bir takke taktınız…
Biz dua ederken beyaz şallar takarız üstümüze. Bu herkesin eşit olduğunun simgesidir. Hatta duanın bir yerinde, dört parmak kıvırdığınız zaman hepsi eşit boya gelir. Yani Tanrı'nın karşısında eğilince hiçbiri uzun veya yüksek değildir. Hepsi eşittir. Bu simge de vardır bizde. Bütün erkekler takmak zorunda bu takkeyi. Bunun mistik bir simgesi var. Talmud'da yazılı 653 kuraldan bir tanesi değil. Ama mistik bir şey var. Yani Tanrı ile aynı katta olmadığımız anlamıyla takılıyor.
Hanuka’nın anlamı nedir?
Hanuka, atalarımızın bugünkü İsrail'in bulunduğu bölgede, o dönemlerde Eski Yunan Selevki Krallığı hüküm sürerken yapmış oldukları başarılı bir isyan hareketidir. Matatiau isminde bir lider, Yahudi köylüleri ayaklandırmış ve o zamanki koskoca Yunan İmparatorluğu'na karşı bir isyan başlatmış. Defalarca isyan etmişler. Zaten Yahudilerin dünyanın her tarafına yayılmış olmalarının nedeni artık Roma İmparatorluğu'nun bu isyanlardan bıkmış, onları dağıtmış ve köle olarak Avrupa'nın her tarafına satmış olmasıdır. Onun için Yahudiler dünyanın her tarafında küçük cemaatler halinde bulunurlar. Roma İmparatorluğu'ndan önce bulunan Selevki İmparatorluğu sırasında bir isyan gerçekleştriyorlar ve hiç ummadıkları hâlde ölümü göze alıyorlar.
Başarılı oluyorlar ve bizim için çok kutsal olan bugünkü Ağlama Duvarı diye anılan duvarın bulunduğu yerdeki tapınağa girebiliyorlar. Tapınağa girdikleri zaman devamlı mum yakmaları lazım. Orada Menora adını verdiğimiz yedi kollu şamdanların yanması lazım. Bir ana şamdan var ama şamdanı yakacak yağ yok. Herhangi bir yağ da olmaz, özel bir yağ olması lazım. Bakıyorlar ki ancak yedi-sekiz günlük bir yerden gelebilir bu yağ. Buna rağmen diyorlar ki, “Biz burayı aldık, yağın yakılması lazım ve kalan az yağla bir gün de olsa yakalım” diyerek şamdanları yakıyorlar. O az yağ, yeni yağ gelene kadar sekiz gün boyunca sönmüyor. Bu mucizeden esinlenerek Hanuka Işık Bayramı doğuyor.
Hanuka, yalnız bizim bayramımız değil. Bütün tek tanrılı dine inananların bayramı. Çünkü putperestlere karşı yapılan bir isyanın bayramıdır. Ve biz, dünyanın neresinde bulunursak bulunalım, senenin bu aylarında hep Hanuka gelir ve önce bir ana mum, sonra da bir tane daha olmak üzere toplam iki mum yakarız. Her gün bir tane mum artırarak yaktığımız dokuz mum, sekiz günün hikâyesidir. Mumlardan bir tanesi de Matatiau’yu simgeler. Dokuz tane mumu yakarız ve bunun hikayesini çocuklarımıza anlatırız.
Her bir bayramın kendine has yiyeceği vardır. Yahudiler Hanuka Bayramı’nı, bulunduğu ülkelerde topluma açık bir şekilde, genellikle dışarıda kutlarlar. Evlerinde kutluyorlarsa, menorayı pencereye yakın koyarlar ki o evde Hanuka'nın kutlandığı görülsün. Biz de yaklaşık 10 senedir Türkiye'de genellikle topluma açık kutluyoruz bu bayramımızı. Bu yıl da, kutlayacağız Hanuka’yı. Komşularımızı, kiracılarımızı, dostlarımızı çağırıyoruz. Hahambaşımız gelecek, hep beraber şarkılar söyleyeceğiz ve Hanuka mumu yakacağız.
Yahudi takvimi, ay takvimidir. Ay takvimi, güneş takvimine göre her yıl aşağı yukarı bir gün geri gider. Dolayısıyla her sene ay takvimi aynı ay, aynı senenin iklim açısından aynı dönemine denk gelmez. Bu nedenle de Yahudi takvimine bir ay koymuşlar. Dört yılda bir ay ilave ederek, belirli zamanlarda günler ilave ederek hep aynı zamana gelmesini sağlamışlar. Dolayısıyla Hanuka bayramı her zaman, Miladi takvime göre Aralık’ın başına denk gelir.
Hanuka’da oruç tutuluyor mu ve bu bayrama özgü bir yiyecek var mı?
Hanuka'da oruç tutulmuyor. Hanuka'nın, bu bölgede yenilen özel bir tatlısı var. Sufganiyot dediğimiz, içi reçelli bir çörek. Her bir bayramın kendine has bir başka tatlısı var. Hanuka'nınki de Sufganiyot. Her yörenin, her bayramının ayrı tatları da var. Sufganiyot Doğu Avrupa'da yeniyordur ama Mizrahiler yani Doğu Yahudileri bilmiyordur. Onun yerine başka bir şey yerler.
Hanuka’ya dair bir mesajınız veya dileğiniz var mı?
Balat, çok eski tarihi ve kültürü olan bir semt. Biz burada doğmadık ama babalarımızdan buranın kültürünü devraldık ve bunu yaşatmaya çalışıyoruz. Burada komşuluklar, değişik renkler, lezzetler, tınılar hep birlikte yaşamış. Bunun devam etmesini diliyorum. Bu yılki Hanuka dileğimiz bu.
Kaynak: Avlaremoz

