NAZAN ÖZCAN
Siyaset bilimci Arzu Yılmaz: "Yasal değişiklikler yapılmazsa, tören sembolik kalacaktır”
11 Temmuz’da Irak Kürdistan’ının Süleymaniye kenti yakınlarında yapılan “PKK’lilerin silah yakma” töreni, sembolik de olsa Türkiye’nin son dönemlerde gördüğü en kritik olaylardan biriydi. PKK’liler silahları yaktıktan bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan da “tarihi açıklama” diye lanse edilen bir açıklama yaptı. Barış sürecindeki bu gelişmeleri ve önümüzde nasıl bir süreç olduğunu Erbil Kürdistan Üniversitesi’nden siyaset bilimci Dr. Arzu Yılmaz, Agos’a değerlendirdi.
Umut, merak, soru işaretleri: Cesena Mağarası’dan barışa bakmak
Hemen yanımıza bir masa konuluyor ve Irak ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin İçişleri Bakanlıklarından iki üst düzey yetkili, “silah bırakma” resmi gözlemcileri olarak yerini alıyor. Diğer yandan bir heyet daha var. THİV, İHD ve ÖHD. PKK’liler bıraktıkları silahların envanterini bir liste halinde bu üç insan hakları örgütüne teslim edecek. Alanda bir anons yapılıyor, “görüntü yasak, sosyal medya yasak ve slogan atmak yasak”. Tören, ortak ve tek yayından takip edilecek. Saat 11.20’de PKK’li grup yamacın merdivenlerinden inmeye başlıyor. Önde KCK Eş Başkanı Bese Hozat. Arkasında 14 kadın, 15 erkek PKK’li, merdivenleri iniyor.
PKK üyesi ilk grup silah bıraktı: Törenden fotoğraflar, notlar
Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla, bugün Süleymaniye'ye 30 km uzaklıktaki Casene bölgesinde düzenlenen tören ile 30 kişilik PKK'li bir grup silah bıraktı. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, grubun silahlarını ateşe verdi. Agos'tan Nazan Özcan gelişmeleri izleyen ekipteydi.
Tuncer Bakırhan: Gençlerin cenazelerini değil barışı omuzlayacağız
Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla PKK üyesi ilk grup bugün Süleymaniye yakınlarında silah bırakma töreni düzenleyecek. Türkiye’den siyasetçi, aydın ve gazetecilerden oluşan heyet dün Erbil’e ulaştı, süreç bölgede yakından takip ediliyor. Töreni izleyen gazeteciler ekibinde yer alan Agos'tan Nazan Özcan notlarını aktarıyor.
Fırat Aydınkaya: “Lozan Kürtler için travma”
Hukukçu, yazar ve Kürd Araştırmaları Dergisi koordinatörü Fırat Aydınkaya’ya, son İmralı sürecinde tekrar gündeme gelen 1924 Anayasası
ve Lozan Antlaşması’na Kürtlerin neden itiraz ettiğini ve şu anda konuşulan yeni anayasayla ilgili Kürtlerin taleplerini sorduk.
Ebru Özdemir: Tamamen kurgusal bir suçlamayla tutuklandım
CHP'li belediyelere yönelik 19 Mart operasyonunu kapsamında tutuklanan Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Ebru Özdemir, "Sadece bir yargı krizinden bahsetmiyoruz, bir vicdan ve demokrasi krizinin tam ortasında yer alıyoruz" diyor.
Siyaset bilimci Arzu Yılmaz: “Sürecin en önemli güvencesi, Öcalan’ın özgürlüğü”
“Türkiye’de yapılacak yasal düzenlemelere bağlı olarak, bir kısım gerillanın Türkiye’ye dönmesi söz konusu olacak. Sadece dağdakiler değil, Avrupa’dakiler de. Bu yasal değişiklikler ne zaman olacak? Tahminler 1,5-2 yılı alabileceği yönünde. İkincisi, dünya örneklerine bakarak diyebiliriz ki, bazıları silahlı mücadeleye devam etme kararı alacak. Böyle bir durumda, YPG sıklıkla söyleniyor ama bence adres PEJAK olur."
Ağaçların da vekiliydi
Karanlığın içinde mizah bulur, en gergin anda söylediği bir cümle ile herkesi güldürür, ortamı yumuşatırdı. Radikal’e yazar olduğunda her kelimesini okumak iyi gelirdi. Bazen esnaflık bazen de tır şoförlüğü yaptığını öğrenirdik. Buna da hiç şaşırmazdık, çünkü Sırrı Süreyya Önder en kendine has insanlardan biriydi.
Sırbistan'da ne oluyor: “Tren istasyonu kazası halkın öfkesini ateşledi”
Kasım’da Sırbistan Novi Sad’da yaşanan 16 kişinin öldüğü tren istasyonu kazası, ülke için mihenk taşı oldu. O gün başlayan ve öğrencilerin başı çektiği, yüzbinlerce insanın katıldığı protestolar, hala devam ediyor. Başbakan istifa etti ancak öğrenciler sadece istifa ile yetinmiyor, Sırbistan'ın daha adil ve hesap verebilir bir toplum olabilmesi için mücadeleye devam ediyor.
Azadamard ve bitmeyen şiddet
Gazeteye göre, Adana katliamında adı geçen isimlerden biri olan bu kişinin Yeniköy’e kaymakam atanması, yalnızca tesadüf değil: “Bu olaylar, Mustafa Kemal Bey adında bir kişinin Pazar günü atanmasından itibaren baş göstermiştir. Bu kişi kimdir? Nereden gelmiştir? Geçmişi nedir? Bunu biz bilmiyoruz. Ancak bahsi geçen köylerin halkı arasında dolaşan söylentilere göre, bu kişi Adana olayları sırasında resmi bir görevle o bölgede bulunmaktaymış. Hükümet, her fırsatta birlik ve kardeşlik fikirlerini dile getirmekteyken, meselenin bu kadar ağır ve vahim bir hâl almasına neden göz yummuştur?