JAN DEVLETOĞLU

Arkadaşım Ali Özgentürk 1966-69 yılları arasında gerçekleşen, Deniz Gezmiş’in de katıldığı sayısız direniş yürüyüşlerinin 16 mm siyah-beyaz film çekimini yapmıştı. Annemi bir arkadaşına yatılıya gönderip Osmanbey’deki evimizde gece gündüz birkaç saat nöbetleşe uyuklayarak filmin kurgusunu yaptık. Odalarda duvardan duvara sicimler germiş, yürüyüşün her sahnesini ayırıp, numaralayıp kurgu için çamaşır mandallarıyla iplere asmıştık. Korkudan kimseye haber vermemiş, ekmeğimizi bile evde kendimiz yapmıştık.

Uzattığı kitaba baktım. Saroyan’ın tüm kitaplarını okumuştum ama Surmelian adını o güne kadar hiç duymamıştım. Eski Ermeni yazarlar konusunda fazla bilgili değildim. Kitabın ilk sayfasına göz atarken çok anlamlı bir söz söyledi. “Boşuna arama kitabı. Eski baskılarını İngiltere’de bulman imkânsızdır. ABD’de bulsan bile çok pahalıdır. Hem kitap bakarsın belki bir gün yine sana döner.” Durmadım üzerinde. Son sözünün ne anlama geldiğini düşünmeye zaman da yoktu.

Okul müdürünün küçük odasında 4-5 kişiydik. Hepsi müdür düzeyinde kıdemli öğretmenlerdi. İsteğimi sevgi ve takdirle karşıladılar hatta “Bize onur getirdiniz, fotoğraf çekme isteğinizle” dedi içlerinden biri. Sonra bir duraklama… Bir sessizlik bürüdü odayı.