ANADOLU

GÜNCEL Gelenler ve kalanlarla Anadolu’nun yemek hafızası

Yemek kültürü ve adil gıda hareketlerinin içinde çalışırken bir araya gelen Raife Polat ve Ayfer Yavi, göçlerle şekillenmiş Anadolu’daki halkların yemeklerini, aile anıları ve büyüklerden kalan tariflerle bir araya getirdi ve ortaya ‘Anadolu’nun Tadı Tuzu – Kardeş Mutfaklar’ çıktı. Geçtiğimiz haftalarda Oğlak Yayınları’ndan çıkan kitap, ‘Anadolu mutfağı’ olarak tanımlanan ve genellikle bir bütünmüş gibi algılanan bu mutfağa bir adım geriden bakarak, hem yemeklerin kökenini hem de hikayelerini keşfe çıkıyor. Macarlar’dan Tatarlar’a, Selanik’ten Rodop’a uzanan göç ve yemek hikayelerinin yanına yüzyıllardır bu topraklarda yaşayanlardan Sefarad, Ermeni, Rum, Kürt, Alevi yemekleri ekleniyor. Yavi ve Polat’la hem yemeğin hafızasını hem de kitabın yolculuğunu konuştuk.
GÜNCEL Yeraltındaki Hıristiyan mirası keşfedilmeyi bekliyor

Ali Yamaç ve Bülent Erdem mağaracılıkla ilgileniyorlar. Obruk adlı bir de mağara araştırma grupları var. İki usta mağaracıyla, Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmaları konuşmak için yola çıktık. Ancak söz döndü dolaştı, Türkiye’deki yeraltı şehirlerine geldi. İki usta mağaracı Anadolu’da özellikle 6-11. yüzyıllar arasındaki 500 yıllık dönemden kalma yerel Hıristiyan halkların inşa ettiği pek çok yeraltı yerleşimi olduğunu belirtiyorlar.
DOSYA Ermenice el yazma kitaplar Amed’i anlatıyor

17. yüzyıl’da Amed, yani Diyarbakır, Ermenice elyazma kitapları ile ünlüydü. Hatta bir “Amed Okulu”ndan bile bahsedebiliyoruz. Ve bu kitaplar, Diyarbakır’ın o dönemki tarihi hakkında bize çok şeyler söylüyor. Arkadaşımız Vahakn Keşişyan, işte bu çok kıymetli el yazmaları hakkında araştırmalar yapan Anuş Sargsyan’la konuştu. Yerevan’daki Mesrop Maşdots Madenataran’daki el yazmaları arşivinde çalışan Anuş, bize el yazmalar biliminin içinden 17. yüzyılın Diyarbakırı’nı, Amed’i anlatıyor. Sözü Anuş’a bırakıyoruz.
TOPLUM Anadolu’da Ermeniler din görevlisi bekliyor

Diyarbakır, Van ve Kayseri’de Ermeni kilisesi olmasına karşın, Patrikhane tarafından din adamı atanmadığından, bu kiliselerin hiçbirinde düzenli olarak ayin yapılamıyor. Şu anda Türkiye’de, İstanbul’daki kiliseler ve İskenderun’daki kilise dışında hiçbir kilisede daimi bir din görevlisi yok.