‘Türkiye’nin ilk Alevi lisesi’ olarak lanse edilen Küçükçekmece’deki Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi, Alevi derneklerinin beklentilerini karşılamadı. Zorunlu din dersi ve inanç özgürlüğü için mücadele veren bazı dernek temsilcileri, kendileriyle müzakere edilmeden hazırlanan projenin, devletin şekillendirdiği yeni bir Alevilik tanımına hizmet edeceğini düşünüyorlar.
Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi’nin temeli, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın katılımıyla 14 Mart’ta atıldı. Küçükçekmece Atakent Mahallesi'nde inşa edilecek lisenin 2015-2016 öğretim yılında açılacağı ve 600 öğrencinin eğitim göreceği tahmin ediliyor.
‘Dosteli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfı’ ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortak projesi olan okulun müfredatında, “lise eğitiminde yer alan ortak derslerin yanı sıra, Alevi-Bektaşi öğretisine ilişkin derslerin de yer alacağı” belirtiliyor. Müfredatta “Kur'an-ı Kerim, İslam Kültür ve Medeniyeti”, “Alevilik ve Bektaşilik İnancında İbadet ve Uygulamalar”, “Alevi - Bektaşi Tarihi Süreci”, “Tasavvufa Giriş, Büyük Mutasavvıflar ve Öğretileri” ve “Bağlama Eğitimi ve Semah Manası Erkânı” gibi dersler bulunuyor.
“Dede-Baba eğitimi”
Projenin müellifi olan Dosteli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfı’nın hazırladığı basın bültenine göre, okulda Alevi-Bektaşi inancına uygun “dede-baba” eğitimi verilecek; okuldan mezun olanlar dilerlerse üniversite eğitimlerine devam edebilecek, dilerlerse de dede-baba olarak görev alabilecek. Öğrenci, öğretmen seçimi ve ders kitaplarının hazırlanmasındaysa, vakıf ile bakanlık, tek merci olacak.
Agos’un ulaştığı Dosteli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Sakine Tükek, “Proje sırasında Alevi derneklerine danıştınız mı?” sorusuna, bütün Alevi derneklerini temel atma törenine çağırdıkları ve hepsiyle iletişim hâlinde oldukları cevabını verdi. Fakat bazı Alevi dernekleri aynı fikirde değil.
“Atanamayan dedeler sorunu çıkacak”
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, okulu, temel atma töreninden birkaç gün önce öğrendiklerini belirterek “Alevilikle ilgili bir proje yapılacaksa, bu projenin Alevi temsilcisi düzeyindeki kurumlarla tartışılması gerekir” diyor. Bu açıdan projenin öncelikle usulen hatalı olduğunu söyleyen Kenanoğlu’na göre, lise, oluşturulmaya çalışılan yeni Alevilik tanımının bir tezahürü: “Türkiye’de atanamayan öğretmenler sorunu var, şimdi de atanamayan ‘dede’ler sorunu çıkacak. Biz oradan yetişen ‘dede’leri cemevine sokmayız, Milli Eğitim’den destur alan dedenin divanında durmayız.”
“Samimiyeti tartışmalı ve eksik bir jest”
Cem Vakfı İkinci Başkanı Doğan Bermek ise, projeye daha ılımlı yaklaşmakla birlikte, bu adımın seçimler öncesi atılmış, samimiyeti tartışmalı ve eksik bir jest olduğu görüşünde. Okulun hukuki altyapısı olmamasını eleştiren Bermek, tüm inanç gruplarının din kadrolarını yetiştirme hakkı olduğunu belirtiyor: “Alevilerin yanı sıra, Süryaniler, Ermeniler de yeni bir din eğitimi okulu açamıyor. Ruhban Okulu’nun durumu ortada. 2003’te 690 Alevi kuruluşu olarak ortak bir bildiri yayımlamış ve tüm inançların kendi inanç önderini yetiştirebileceği kurumları olmalı demiştik. Ama bu talebin karşılığı böyle bir proje midir yoksa daha geniş bir zeminde, mutabakatla yapılacak bir okul mudur bilemiyorum. Proje belki olumsuz değil ama eksik.’
Hukukçu Nurcan Kaya, Alevilerin talepleri karşılanmadan neden bir okul açıldığını sorguluyor: “Alevilerin, zorunlu din dersinin kaldırılması ya da içeriğinin değiştirilmesi, Diyanet’in kalkması ya da misyonunun değiştirilmesi, cemevinin ibadethane olması gibi talepleri var. Bunlar karşılanmadan okulun ne amacı var, bilmiyoruz.” Özel okuldan mezun olacak öğrencilerin dede olarak görevlendirilecek olmasını da eleştiren Kaya, “Devlet okullarında Alevilik inancına yönelik dersler olsa ve mezunlar bu derslerde öğretmenlik yapacak olsa, fena bir fikir değildi. Fakat Alevilik öğretisi çok özgün bir inanç. Alevi öğretmen, Alevilerle yetiştirilmeli. Kimin ders vereceği de çok önemli” diyor.
‘İkinci Cami-Cemevi projesi’
Peki dergâhlarda ve cemevlerinde dede ihtiyacı var mı? Soruyu Garip Dede Dergâhı’ndan Celal Fırat Dede yanıtlıyor: “Böyle bir ihtiyaç yoktur. Dedelerimiz zaten ocakların içinde yetişiyor. Benim Alevi kimliğimi tanımayan bir devlet, şimdi kendi imamıyla kendi dedesini yetiştirecek. Bu projeyi ikinci bir ‘Cami-Cemevi’ projesi olarak görüyorum.”