SYRIZA: Solun geleceği mi, ‘sol parantez’ mi?

Avrupa’yı, dünyayı ve Türkiye’yi sallayan Yunanistan seçimlerinden sonra Atina’da hava nasıl? Fatih Gökhan Diler, gazetecileri buluşturan bir toplantı için Yunanistan’ın başkentindeydi ve Agos’a ilginç izlenimlerle döndü. 2 ayın ardından ülkede soru işaretleri birikmiş durumda.

Yunanistan’ın iktidar partisi SYRIZA’nın merkezi, Atina’nın kuytusunda, Eleftherias Meydanı’nın köşesindeki küçük, basık, betonarme bir binada. Bu sade görünümlü binayı etrafındakilerden ayıransa, yalnızca partinin tabelası… Bölge esnafı son birkaç aydır, beş yıl önce hayal bile edemeyecekleri bir hareketlilik içinde. Bu ‘alışılmadık’ iktidar partisi binası da, Avrupa’nın dört bir yanından siyasetçileri, akademisyenleri ve aktivistleri kendine çekiyor. Yunanistan dışından gelen bu kişilerin aradığı şeyse, ilham… Kemer sıkma politikalarına karşı durarak Avrupa’da iktidara gelen ilk sol parti olmayı başaran ‘Radikal Sol Koalisyon’ SYRIZA’nın, Yunanistan ve Avrupa’nın ve hatta tüm dünya solunun geleceğini değiştirebileceği düşünülüyor. Peki, koltukta iki ayın ardından parti lideri Alexis Çipras ve ekibi, kendilerinden bekleneni gerçekleştirebildi mi? Atina’daki tablo, şüpheyle dolu. Friedrich Ebert Vakfı’nın, on yıldan fazladır geleneksel olarak senede iki defa düzenlediği gazeteciler toplantısının Yunanistan ayağına katılmak için Atina’daydık. Yunanistanlı meslektaşlarımız, ‘Sol’un umudu’ SYRIZA’nın siyasette bir ‘sol parantez’ olarak kalabileceğinden bahsediyor.

SYRIZA parti binası ve tüm ülke, Pazartesi günü Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras’la Almanya Şansölyesi Angela Merkel arasındaki görüşmeye odaklanmıştı. Çipras daha fazla para isterken, Merkel verdiği ev ödevlerinin yapılmasını istiyor.

Soğuk hava ve ülkenin mali durumu, Atina’nın merkezindeki her zamanki hareketliliği söndürmüş, üstüne Çipras da Almanya’ya giderayak, “Yunanistan’ın, Nisan ayının ortasına kadar yetecek parası var” diye konuşmuştu. Berlin’deki sıkı pazarlıktan ülkedeki borç krizini hafifletecek bir sonuç çıkmazken, Avrupa’nın en zengin ülkesiyle en fakir ülkesi arasındaki hatta, gerilim iyiden iyiye tavan yaptı. Atina sokaklarında ‘Almanya’ deyince, tüyler diken diken oluyor.

Ödemeler ne olacak?

Ülkenin en çok satan gazetesi Kathimerini’nin ekonomi ve politika editörü Nick Malkotzis, “Çipras’ın başbakan olarak yaptığı ilk iş, 200 Yunanistanlının işgalci Naziler tarafından infaz edildiği Kaisariani’deki Ulusal Direniş Anıtı’nı ziyaret etmek oldu. Pek çokları bunun, tarihî yükümlülüklerin finansal borçlardan fazla tuttuğunu göstermek için yapıldığını düşünüyor” diyor.

SYRIZA, başta Almanya olmak üzere, kredi sağlayan zengin ülkelerin dayattığı kemer sıkma politikalarına karşı durarak iktidara gelmişti. Ekonomik büyüme ve istihdam artışı hedefleniyordu. Ancak, belki de bugünün geleceği daha Çipras’ın seçimden hemen sonra yaptığı zafer konuşmasından belliydi. Çipras’ın önünde konuşmayı seçtiği Atina Üniversitesi, Bavyera Prensi Otto’nun hükümdarlığı sırasında inşa edilmiş ve tam da Çipras’ın üstünde, ihtişamlı bıyığıyla tahtında oturan koca bir Otto freski, ona, her ne kadar bağımsızlığını ilan etmiş olsa da, kreditörlerine bağlı olduğunu hatırlatıyor gibiydi.

İnsanlar bir yandan SYRIZA’yı desteklemeye devam ediyor ama diğer yandan paralarını bankadan çekip yastık altı yapıyorlar.

Nick Malkotzis’in verdiği sayılar, iç açıcı değil. Birkaç hafta içinde 4,5 milyar dolarlık bir ödeme var ve bu paranın nasıl bulunacağı belirsiz. Ülkede işsizlik artarken, ekonomik faaliyet azalıyor. 76 milyar Euro ödenmemiş vergi ve bir o kadar sigorta primi var. Malkotzis, “Şu an Yunanistan’da moral çöküş yaşanıyor. Herkes vergisini ödemeden devam edebileceğini biliyor. Bir gecekondu inşa ettiğinde, yaptığının yanına kâr kalacağını biliyor. İnsanlar bir yandan SYRIZA’yı desteklemeye devam ediyor ama diğer yandan paralarını bankadan çekip yastık altı yapıyorlar. Çipras hükümetinin siyaset için oldukça tecrübesiz, böyle bir görev için de tamamen hazırlıksız olduğunu gördük” diyor.

‘Sol parantez’ mi?

Yunanistan’daki sol hareketleri uzun süredir yakından takip eden iki deneyimli gazeteci Kaki Bali ve Nicholas Voulelis, bugüne kadar beklenen bu sol iktidarın, böyle bir hazırlıksızlık yüzünden başarıya ulaşamamasından korkuyor. Korktukları bir başka şeyse, Avrupa’da özlenen sol iktidarın, Yunanistan medyasında kullanımı giderek artan bir ifadeyle, sadece bir ‘sol parantez’ olarak kalması.

Voulelis, “SYRIZA, ‘Toplumsal Kurtuluş Hükümeti’ olarak adlandırılıyor. Bu düşünceyi destekleyenler yüzde 85’ti, iktidardaki iki aydan sonra bugünse bu oran yüzde 60’a düştü” diyor. Atina’da SYRIZA’yla ilgili yapılan her tartışmada, Çipras hükümetinin bu göreve hazırlıksız geldiği, politika üretmek konusunda da bir tıkanmışlık, hareketsizlik durumu olduğu konuşuluyor. Hızlı önlemlerin alınması gereken bu süreçte, ekonomiyi iyileştirmeye yönelik elle tutulur bir yasa çıkarılmış değil. Çipras’ın, ‘yıllar süren kemer sıkma politikalarının yarattığı insani krizi hafifletmek için’ parlamentoya sunduğu ilk yasa, 300 bin fakir aileye ücretsiz elektrik, borç batağındaki 30 bin kişiye de barınma sağlayacak. Ancak, Çipras’ın “Bundan böyle kemer sıkma olmayacak” vaadi, Yunanistanlı gazetecilere pek mümkün görünmüyor.

Balkan modeli sol

Voulelis’e göre, SYRIZA’nın yasa çıkarmak konusunda yaşadığı tıkanıklık, parti destekçileri arasında yaşanan bölünmeden de kaynaklanıyor olabilir; zira SYRIZA seçmeninin yarısı Euro bölgesinden çıkmayı, diğer yarısıysa Euro’da kalmayı istiyor. Voulelis, ayrıca SYRIZA’yla ilgili başka bir kafa karışıklığına dikkat çekiyor: “Nasıl bir sol parti tarafından yönetiliyoruz? SYRIZA, gerçek bir Avrupalı sol parti mi, yoksa Balkan modeli bir sol mu?”

Yunanistan’daki sol hareketleri takip eden bir diğer gazeteci Kaki Bali, SYRIZA’nın ‘Balkan modeli’ bir sol partiyi andıran yönlerinin olduğunu onaylıyor: “Pek çok alanda politika üretilmiş değil, sadece ortaya atılan bazı açıklamalar var.” Bali, bu dönemin bir ‘sol parantez’ olarak kalmayacağını düşünüyor, ancak bu ülkede SYRIZA’dan başka herhangi bir alternatif olmadığını için. Yunanistan’da beklentilere göre pekâlâ Nisan’da bir kriz daha çıkabilir. Çünkü ülkenin kasasında para bitmiş durumda; para verecek olan başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleriyse, kredi karşılığında reform ya da reforma yönelik sağlam bir irade görmek istiyor.

Kaki Bali, ne Brüksel, ne de Atina’dakilerin aslında Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkmasını istediğini belirtiyor, ama “Reform kelimesinin artık Yunanistan’da olumsuz bir etkisi var. SYRIZA, reform olarak, ülkeyi bu hâle getiren düzenlemeleri geri çekmek istese de, önceki hükümetler reform dediğinde bu hep kesinti anlamına geldi. Reform korkusu, SYRIZA’yı da etkilemiş durumda.”

Kategoriler

Güncel Dünya Dünya



Yazar Hakkında