Bu sezonun da yıldızı alternatif sahneler

Oyuncular Edip Tepeli, Ece Dizdar, Tuğrul Tülek, Alican Yücesoy ve yönetmen Hira Tekindor, geçtiğimiz tiyatro sezonunun öne çıkan prodüksiyonlarını değerlendirdi.

Tiyatroda bir sezonun daha sonuna gelindi. Bu sezonun, geçtiğimiz sezonlara kıyasla daha hareketli geçtiği söylenebilir. Devlet desteğinin minimuma indirilmesi, ödeneklerin verilmemesi ve tiyatrocuların devlet yetkilileri tarafından hedef gösterilmesi tiyatrocuların üretim alanlarını daraltsa da, alternatif sahnelerin açılması ve teatral üretimde artan çeşitlilik tiyatro çevrelerine bir umut kaynağı oldu. Biz de, oyuncular ve yönetmenlerden hem bu sıkıntıları hem de geride bıraktığımız sezonun öne çıkan prodüksiyonlarını değerlendirmelerini istedik.

‘Genco Erkal oyuncu olduğumu unutturdu’
Edip Tepeli (oyuncu)

Alternatif sahneler başta olmak üzere tiyatrolarda her ne kadar özgür fikirler ve çağdaş düşünceler bolca mevcutsa da, gerek destek alamayan tiyatrolar gerekse televizyondaki acınası tiyatro taklitleri sebebiyle Türkiyeli seyircinin tiyatro algısı bozuldu. Oyunlardaki estetik düzeyin tehlikeyle karşı karşıya olduğunu düşünüyorum. Çalıştığım kurumlara ve izlediğim oyunlara bakarak umut veren bir sezonu geride bıraktığımızı söyleyebilirim. Gerek Şehir Tiyatroları’nda gerekse Emek Sahnesi’nde bir sanatçının hayal ettiği özgürlük ortamını buldum. Diğer tiyatrolarda da son derece etkileyici oyunlar izledim; mesela 'Soytarım (Kral) Lear' kusursuz bir oyundu. ‘Tesir’de nefis oyunculuklar ve korkusuz bir yönetmen var. Genco Erkal 'Bir Delinin Hatıra Defteri'nde bana oyuncu olduğumu unutturdu. Üçüncü sezonunu bitiren 'Bent'i ancak izleyebildim. Berkay Ateş, Emir Çubukçu ve Can Kulan’a sizin aracılığınızla sormak istiyorum: “Üç sezonun sonunda nasıl hâlâ ilk oyun enerjisini taşıyorsunuz?” Tiyatroda ezber bozmaya en müsait oyunlardan biri de İBBŞT’nin 'Bir Yaz Gecesi Rüyası'. Burada Arda Aydın’ın etkileyici performansının altını çizmek gerekiyor. Aynı zamanda incecik, çok usta bir oyunculuk performansı gösteren Yavuz Şeker’i kaybetmemiz, maalesef ki acı bir tat olarak kalacak ağzımızda. 

'Star performanslar hoşuma gitmez’
Ece Dizdar (oyuncu)

Bu sezon son beş yıldır olduğu gibi yine özel tiyatrolar ellerinden geleni yaptı. Görev aldığı kurumdan ihraç tehdidi yaşayan arkadaşımız ve birebir hedef gösterilen bir diğer oyuncu arkadaşımızın yaşadıklarıysa hepimizde buruk bir his bıraktı. Metni ön plana çıkaran, oyunun kendini başrolde tutan, oyuncuların sadece hikâyeyi iletmek amaçlı performans sergiledikleri tiyatroyu başımın üzerinde taşırım. Bunun zıttı olarak oyuncuların birbirini dinlemekten uzak olduğu, herkesin sahnede tek başına sergilediği 'star performanslar’ ise hoşuma gitmez. Bu sezon her iki türden oyunu da izledim. Ancak yine de benim için en değerlisi üretimin devam etmesi, bu üretimin çeşitli ve özgür olmasıdır. Özellikle yerli metinlerin üretimi bu anlamda önem taşıyor. Bu konuda her sene yavaş da olsa, büyük adımlar atıyoruz. Serkan Salihoğlu’nun yönettiği;  Gizem Erdem ve Tuğrul Tülek’in rol aldığı 'DOT'taki 'İki Kişilik Yaz' ise tartışmasız en değerli bulduğum oyun oldu.

‘Yabancı metinlere yerel şakalar katılmıştı’
Tuğrul Tülek (oyuncu)

Bu sezon kendi adıma şahane geçti diyebilirim. 'İki Kişilik Yaz'ın hem seyirci hem de eleştirmenler tarafından coşkuyla karşılanması beni çok mutlu etti. 'Dövüş Gecesi'nin seyirciyi bu kadar düşündürmesi ve oyun sonrası uzun sohbetlere vesile olması da öyle. İzlediğim işler arasından özellikle 'Sırça Hayvan Koleksiyonu'nu beğendim. Tertemiz rejisi, incelikli kurgusu, dekoru ve oyunculuğuyla metnin ruhunu yakalayan çok naif bir oyundu. Sevil Akı'nın 'Amanda'sı da son derece risk alınmış, farklı ve sıcak bir Amanda'ydı. Sevil de oyundaki genç ekip de müthişti. Onun dışında Bedir Bedir hem 'Üst Kattaki Terörist' hem de 'İstenmeyen’de çok başarılıydı. 'Dolu Düşün Boş Konuş'ta Murat Okay da aynı şekilde.

 Bu yıl kafamı kurcalayan şeylerden biri de tiyatronun nasıl algılandığıyla ilgili oldu. Tiyatro hep kıyaslandığı sinema ve televizyondan çok farklı bir medya şüphesiz ve o yüzden isteri de farklı. Tiyatro bir performans sanatı aynı zamanda. O yüzden onu tanıdık bildik eski anlatım biçimlerine sıkıştırmak ya da televizyonda dizi izlermişsiniz gibi izlemek yahut bir oyundan, bir oyuncudan sadece bunu beklemek son derece yanlış bir şey. Tiyatro, yönetmeninden, oyuncusundan ve seyircisinden hep daha aktif daha katılımcı olmasını bekler. Onu uyuşturmaz, tam tersi harekete geçirir. Bu yıl dikkatimi çeken şeylerden bir diğeri de yabancı metinler sahnelenirken içine yerel şakaların katılması oldu. Yanlış anlaşılmasın yabancı bir metnin bu coğrafyaya uyarlanmasından değil, yazıldığı şekilde çevrilen bir metnin içine tamamıyla bize özgü şakaların hatta şivelerin katılmasından bahsediyorum. Nihayetinde güzel olan şey bizlerin hala, inatla, hem kalbimizle hem de aklımızla tiyatro yapıyor olmamız. O yüzden hangi ekiple, hangi isimle, hangi sahnede bu işi yapıyorsak yapalım en kıymetli olan şey birlikte güçlü olmamız. Gücümüzü birbirimizden almayı unutmayacağımız nice güzel sezonlara diyorum.

‘Oyunculuğa ve performansa dayalı oyun Metot’
Alican Yücesoy (oyuncu)

Genel olarak kötü bir sezon geçirdiğimizi düşünmüyorum. Özel tiyatroların ve alternatif sahnelerin hali elbette üzücü, ancak iktidar baskısına ve sansüre rağmen tiyatro yapmaya devam ediyorlar. Devletten ödenek alamayan tiyatrolar prodüksiyon açısından kendilerini geliştirmekte zorlanıyor. Bu baskıya boyun eğmeyen sanatçılara yapılan haksızlık ve karalama kampanyaları ise çok üzücü. Bunlar dünyanın neresinde olursa olsun bir utanç manzarasıdır. Bu sezon en çok Semaver Kumpanya'nın dekor kullanmadan sahnelediği, oyunculuğa ve performansa dayalı 'Metot' oyunun beğendim.

‘Melisa Sözen, Edip Tepeli, Tuna Kırlı, Selin Tekman çok başarılıydı’
Hira Tekindor (yönetmen)

Türkiye’de kaldığım 2 ayda 33 oyun izleyebildim. Alternatif sahnelerin yaptığı oyunlara büyük bir heyecanla gidiyorum, gittiğim her oyunda da salon dolu oluyor. Çoğu zaman bilet bulmakta zorlanıyorum. Seyrettiklerim içinden en sevdiğim ilk 10 oyun: 'Sırça Hayvan Koleksiyonu', 'İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz', 'Kalp Düğümü', 'İki Kişilik Yaz', 'Cambazın Cenazesi', 'Hayvan Çiftliği', 'Tesir', 'Hamlet Makinesi', 'Romeo'yu Beklerken' ve 'Poz'. Melisa Sözen 'Kalp Düğümü'nde, Edip Tepeli ise 'Sırça Hayvan Koleksiyonu'nda harikaydı. Oyun Atölyesi’ndeki 'Dolu Düşün Boş Konuş'ta Tuna Kırlı, 'İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz'de Selin Tekman çok başarılıydı. Bu sene rejisini en sevdiğim oyun da Aleksandar Popovski'nin yönettiği 'İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz' oldu.

Kategoriler

Kültür Sanat Tiyatro


Yazar Hakkında