Demirtaş, Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi toplumunun temsilcileriyle buluştu

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi toplumunun temsilcileriyle bir araya geldi. Türkiye toplumlarının güvercin tedirginliği yaşadığını belirten Demirtaş, “Çatışma, kaos dönemleri en çok da toplumda 'az' olanlarda kaygıyı arttırır. Tarihsel bellek hafıza sürekli onu hatırlatır. Az olarak tanımlanan bizler ortaya çıkan kaosun ilk mağdurları haline geliyoruz” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Taksim Elite World Hotel de Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi toplumundan temsilcilerle bir araya geldi. Toplantıya, Vakıflar Genel Müdürlüğü Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı Başkanı Sait Susin, Panayia Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı Başkanı Laki Vingas, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, Agos gazetesi yazarı Ohannes Kılıçdağı, Agos Gazetesi editörleri Pakrat Estukyan ve Baruyr Kuyumcuyan, yazar Jaklin Çeli, avukat Sebu Aslangil, VADİP Eğitim Komisyonundan Nuran Palakoğlu,Düşünce Platformundan Tatyos Bebek’in aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. 

Demirtaş’a ise HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Mardin Milletvekili Mithat Sancar ve İstanbul Milletvekili adayı Erkan Metin eşlik etti. 

Demirtaş, toplantında, temsilcilerle görüş alışverişinde bulundu. 

Demirtaş, basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesinde şunları söyledi;

“İfade özgürlüğü, ifadeyi yayma özgürlüğü en geniş anlamda düşünce özgürlüğü bütün hak ve özgürlüklerin anasıdır. Onun ihlal edildiği yerde geri kalan hiçbir hakkı koruyamazsınız. Yaşam hakkı en kutsal haktır, ama yaşam hakkını koruyabilmenin ilk şartı düşünce özgürlüğüdür. Bu kadar kötü bir ihlalle güne başlamış olduk. Umut ediyorum bütün bu yaşananlardan toplum olarak doğru dersler çıkartırız.”

“Önümüzde 1 Kasım var. Seçmenler açısından siyaseti denetleme, kendi yaşadığı ülkede siyasete yön verme açısından seçimler önemli fırsatalardır. Bütün bu olan bitenleri bir nebzede olsa tersine çevirecek bir durumu, Türkiye toplumu olarak hak ettiğimizi düşünüyorum.”

“Türkiye toplumu olarak bu topraklarda binlerce yıldır Mezopotamya, Anadolu topraklarında yaşan kadim kültürler, onların biriktirdiği, bütün mirasları devralmış halkların inançların temsilcileriyiz. Biz hep birlikte bu toprakları var eden kıymetli kılan yer yüzünde bu kadar değerli olmasına vesile olan halkların inançların temsilcileriyiz.”

Türkiye’de farklı inançları ve halkları ülkenin zenginliğiyiz. Süs gibi algılanır. Kürtler de bu ülkenin zenginliği olarak görülür. Bizler hep aksesuar olarak, bu zenginliği süsleyen yan ürünler olarak ele alınırız. Egemenlerin, yönetenlerin aklına bu zenginliğin bu işin esası olduğu gelmez. Süs olmadığı dekor olmadığı ana unsur olduğu çoğu zaman unutturulmaya çalışıldı. Önemli ölçüde de başarıldı. Zannediliyor ki Türkiye’de 1923’ten sonra insanlar yaşamaya başladı. Ondan öncesinde halk yoktu burada yaşayanlar yoktu. Türkiye’de 1923 itibariyle yeni bir toplum inşası, buna bağlı devlet inşası her alanda tekleştirme tarihi yok sayma onunla yüzleşmekten ısrarla kaçınarak, o enkazın üzerine görkemli bir bina yerleştirilmeye çalışıldı. Enkaz o kadar büyük ki olmuyor işte. Temelleri çürük. Acı üzerine, soykırımlar, katliamlar, ,işkenceler sürgünler asimilasyonlar yok saymalar üzerine görkemli binalar inşa edemezsiniz. Onun üzerine büyük demokrasiler inşa edemezsiniz. 90 yılıdır bu anlayışla mücadele ediyoruz. Bu çözülmeden biz demokratik bir toplum olamayacağız. O kadar kesin. Biz  bunu es geçerek, yok sayarak ve ülkemizdeki farklılıkları sadece folklorik bir zenginlik olarak yanımızda lazım olur diye devam edersek, kesinlikle Türkiye’de demokrasiyi inşa edemeyeceğiz. İşin özü budur. Biz tek ırk, tek dil, tek mezhep tek cinsiyet değiliz. Her şeyimizle çoğulcuyuz her şeyimizle farklıyız. Kiminin sayısı milyonken 10’a düşürülmüş olabilir. Böylesi bir toplumu ısrarla ve inatla vicdana ve ahlaka aykırı bir şekilde tekleştirmeye çalışırsanız, bunu zorla ısrarla ve baskıyla yapmaya çalışırsanız o toplumda huzur olmaz. Tekçilik konusunda Cumhurbaşkanı ve başbakan gururla tek dil tek millet dedik bundan vazgeçmeyeceğiz dedi. Zannediyor ki bunu duyan 90 milyon halaya duruyor. Bir çok insanın tüylerini diken diklen ediyor.”

 “Allah sadece AKP’lileri mi yarattı zannediyor. Yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz diyor. Peki biz kimiz. Kendisini AKP’li hissetmeyenler.”

“Çatışma, kaos dönemleri en çok da toplumda 'az' olanlarda kaygıyı arttırır. Tarihsel bellek hafıza sürekli onu hatırlatır. Az olarak tanımlanan bizler ortaya çıkan kaosun ilk mağdurları haline geliyoruz. Bir çok insan ülkeyi terk etme aşamasına geldiyse, Hrnat Dink’in dediği gibi güvercin tedirginliği yaşıyordur. Çocuklarımızın da aynı sorunları yaşamaması için bizlerin harekete geçmesi gerekiyor." 

Kategoriler

Güncel Azınlıklar



Yazar Hakkında