Basın tarihine damga vuran bir çiftin öyküsü

Tan gazetesi baskını, 70. yılında, gazeteyi uzun süre yöneten Sertel çiftinin hikâyesine odaklanan bir sergiyle anılıyor. 4 Aralık’ta Cağaloğlu’ndaki Tan Evi’nde açılan ‘Sertel Ailesi: Selanik’ten Sılaya’ başlıklı sergi, fotoğraflar ve metinler aracılığıyla ailenin geçmişine ışık tutuyor.

Cağaloğlu’ndaki Halil Lütfü Dördüncü İş Merkezi’nin içinde bulunan Tan Evi, 4 Aralık 1945’te yaşanan Tan gazetesi baskınının 70. yılında, gazeteye damgasını vuran Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel’in yaşam öykülerine odaklanan bir sergiyi ağırlıyor. Sertel çiftinin Selanik’te başlayıp sürgünde sonlanan hayatları, sergide kronolojik bir düzende, afişlere basılmış fotoğraflar, mektuplar ve belgeler aracılığıyla anlatılıyor. 

‘Sertel Ailesi: Selanik’ten Sılaya’ başlıklı sergi, Sabiha ve Zekeriya Sertel çiftinin Amerika’da yaşayan torunları Tia O’Brien’ın kaleme aldığı sunuş metniyle açılıyor. O’Brien, samimi bir üslupla, büyükannesinin ve büyükbabasının “roman gibi” hayatlarını anlatırken, “Entrikalarla, casuslarla, ihanetlerle, suikastlarla, hapislerle ve gözüpek bir idealizmle dolu bu öykü, nihai olarak Sertellerin basımevinin yıkımına, ülkelerinden, özgürlüklerinden ve ailelerinden mahrum kalmalarına mal oldu” diyor.

İlk yayımcılık denemeleri

1890 yılında Ustrumca’da doğan Zekeriya ve 1895’te Selanik’te doğan Sabiha, 1915’te evlenir. Bu tarih, ikilinin hem mesai hem de hayat arkadaşlığının başlangıcına işaret eder. Halide Edip Adıvar’ın yardımıyla 1919 yılında Columbia Üniversitesi’nde burslu olarak okumak üzere seçilen çift, iki yaşındaki kızları Sevim’le birlikte New York’a gider. 1923 yılına kadar bu şehirde kalan Zekeriya Columbia Üniversitesi Gazetecilik Okulu’nda, Sabiha ise New York Sosyal Çalışmalar Okulu’nda öğrenim görür. Sabiha Sertel, o yıllarda New York’ta yaşayan Türkiyelilerle ilgili çalışmalar yapar.

İstanbul’a döndüklerinde yayımcılık ideallerini hayata geçirmek üzere çalışmalara başlayan Serteller, 1924 yılında ‘Resimli Ay’ dergisini kurarlar. Muhalif seslere yer veren bu dergi, kısa süre sonra dönemin sıradışı ve öncü yayınlarından biri haline gelir. Zekeriya Sertel muhalif yazıları nedeniyle hapse girince, idareyi Sabiha Sertel ele alır. Dergi, 1931 yılına kadar ayakta kalmayı başarır.

Tan baskını

Tan gazetesi, 1935 yılında Ali Naci Karacan yönetiminde çıkarılmaya başlar. Bundan bir yıl sonra, yönetime Ahmet Emin Yalman, Zekeriya Sertel ve Halil Lütfü Dördüncü geçer. Sertel çifti 1949 yılına kadar Tan gazetesine emek verir; Zekeriya yazı işleri müdürü, Sabiha ise köşe yazarı olarak çalışır. Dönemin önemli yayınlarından biri haline gelen gazete, İkinci Dünya Savaşı sırasında iyice yükselen milliyetçi ve ırkçı görüşlere rağmen faşizm ve savaş karşıtı çizgisinden vazgeçmez. 4 Aralık 1945’te yaşanan Tan gazetesi baskını ise her şeyi altüst eder. Sağcı basın tarafından hedef gösterilen gazetenin matbaası saldırganlar tarafından tahrip edilir.

Serteller, bu olayın ardından, daha önce yayımladıkları yazılar gerekçe gösterilerek yargılanırlar; beraat etmelerine rağmen toplum ve devlet baskısından kurtulamaz ve çareyi ülkeden ayrılmakta bulurlar. 9 Eylül 1950’de yurtdışına çıktıktan sonra, kimi zaman bulundukları ülkeyi ve şehri, en yakınlarından, ailelerinden bile gizlemek zorunda kalırlar.

Gazeteyi ise Halil Lütfü Dördüncü’nün idaresine bırakırlar. Dördüncü’nün matbaayı toparlayarak Tan’ı yeniden çıkarma girişimleri, 6 Ocak 1959’da aynı caddede üzerindeki bir işletmede bulunan 300 kilo dinamitin bilinmeyen bir nedenle patlaması sonucunda binanın kullanılamaz hale gelmesiyle son bulur.

Necil Togay, Gün Benderli Togay, altta Yıldız Sertel, Fatma ve Nazım Hikmet Moskova’da.

Sabiha Sertel’in sıradışı yaşamı

İki çocuk annesi Sabiha Sertel, yaşadığı çağın koşulları göz önünde bulundurulduğunda, sıradışı bir kadın portresi çiziyor. Sergide Sertel’in bir taraftan çocukları ve ev işleriyle uğraşırken, fikirlerini dile getirmeyi ve yazmayı hiçbir zaman ihmal etmediği anlatılıyor. Erkek egemen toplumda sözünü sakınmayan, solcu bir kadın olması nedeniyle zaman zaman tepkilere maruz kalan Sabiha Sertel’in sosyalist ve feminist yönünü öne çıkaran anlatılar ve çocuk hakları üzerine yazdığı yazılar, serginin dikkat çekici bölümleri arasında yer alıyor.

Emeklilik yıllarında, dostları Nazım Hikmet’in yönlendirmesiyle Bakü’ye yerleşen Sertel çifti, burada zor zamanlar geçirir. Bir daha ülkesine dönemeyen Sabiha Sertel, 1968 yılında akciğer kanserinden hayatını kaybeder. Zekeriya Sertel ise küçük kızı Yıldız’la birlikte Paris’e taşınır ve ancak 1977’de Türkiye dönmek için izin alabilir.

Sergide, ikilinin Nazım Hikmet’le dostluklarını yansıtan fotoğraflar ve diğer aile fertleriyle yazışmaları da yer alıyor. Can Dündar’ın 2002 yılında yaptığı ‘Tan Gazetesi Baskını’ belgeseli de Tan Evi’nde gösteriliyor. Sergi, mekânın fiziksel imkânları dahilinde, sancılı yılarda hem yayın hayatını hem de demokrasi mücadelesini sürdürmeye çalışan iki gazetecinin öyküsüyle ilgili, bilgilendirici bir proje niteliğinde. Yine de burada kullanılan metinler ve yapılan fotoğraf baskıların biraz daha özenli bir çalışmayı hak ettiği söylenebilir.

Son olarak, Tarih Vakfı tarafından 2014 yılında hazırlanan ‘Yokuşun Başı: Demokrasi Mücadelesinde Tan Gazetesi (1935 - 1945)’ başlıklı serginin de, mekânın bir köşesinde halen ziyarete açık olduğunu belirtelim. 



Yazar Hakkında