BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Soruyorlar, ne cevap verelim?

Bir gazetenin, bir köşesini yıllarca sevgiyle sahiplenmişsen, seni okuyanlar sözlerinin içtenliğine inanmış ve birçoğuyla aranda bir diyalog oluşmuş, hatta bu diyalog, kimi durumlarda dostluğa yakın bir ilişkiye dönüşmüşse, soruyorlar, hesap sorar gibi: “Neden çözüm alternatifleri önermiyorsunuz da sürekli durum tespiti yapıyorsunuz?” Ne cevap verelim? 

“Olanı biteni biz de görüyoruz, siz hislerimize tercüman oluyorsunuz belki de, çözüm ne?” demeye getiriyorlar herhalde. Aslında cevap belli ama yüksek sesle söylemek o kadar kolay değil. Az buçuk kafası çalışan biri, olması gerekenleri görüyor zaten ama ses yükseltenlere olanları da görüyor, değil mi?

Bakın, uzun süredir arada bir mailleştiğim, zaman zaman da dertleştiğimiz, bana “Abla” diyen bir okuyucum var. Birçok benzerini yaşamakta olduğumuz son elim olaydan sonra bana yazdıklarını aynen buraya alıyorum, varın siz söyleyin, buna ne cevap vereyim?

“Merhaba, Bercuhi Abla

Bilindik şeyleri yani Türkiye'nin demokratik değerlerden uzaklaştığını, medyanın acınası rezil halini vs. seninle paylaşmak yerine Abla, şunlara parmak basmak istiyorum:

Lafım, genel anlamda köşe yazarlarına. Artık, ‘durum tespiti’ yazıları yerine ‘çözüm alternatifleri’ yazıları okumak istiyorum şahsen. Durum tespiti yazıları da iyi güzel tabii, entelektüel bakış açılarını takip etmek açısından. Ama artık geleceğe, çözüme odaklanmalıyız. Katliamlar ülkesi olduk. 

İslam ve milliyetçilikle ilgili tabuları, cesaretle ve net olarak yıkacak, en azından buna teşebbüs edecek, kanaat önderlerine ihtiyaç var. Yani, sosyal medyada ‘sıradan vatandaşlar’ anti-tabu şeyleri bin kez yazsa da, pek etkimiz olmaz; ama mesela siyasetçiler, sporcular, gazeteciler, şarkıcılar vb. kişilerin etkisi çok daha fazla olur.

Mesela, en azından şehitlik kavramıyla ilgili tabular sorgulanmalı ve de umarım aşılmalı. Sol kesimde bile var bu şehitlik yüceltmesi. Anlıyorum onlardaki saygı ve hatırlama amacını; ama ölümü değil, yaşamı kutsamalı ve kutlamalıyız esas yahu! Bir de mesela sen hiç, bir stadyumda ‘Kahrolsun IŞİD’ sloganını veya ‘Kahrolsun Hizbullah’ sloganını (malum, 90’larda o vardı esas, dinci terör olarak) duydun mu? Varsa yoksa hep ‘Kahrolsun PKK’. Neden İslamcı teröre yönelik bu tür açık tepkiler yok? Kendim cevaplayayım; İslam’la ilişkilendirildiği için IŞİD’e bu tür sert, lanet içeren tepkiler maalesef verilmiyor; IŞİD'den nefret eden Müslümanların bir kısmı bile, ağızlarından ‘Kahrolsun IŞİD’ lafını çıkaramıyor. Sebep, tabusal! Çok sayıda insanın içine işlemiş olan dinsel tabu. Bilmem katılır mısın bu tespitime, Abla?”

Bilmem? Siz katılır mısınız sevgili okuyucular? Peki, ya “Ben engin bir siyasi birikime sahip olsam ve dünyaya örnek olacak çözüm önerileri sunsam, ülkeyi gitgide gömülmekte olan bu bataklıktan çıkarabilecek olanlar, beni zerre kadar iplemez” sözüme katılır mısınız? Ya sen, sevgili okuyucum? Hatta “Bu ülkede doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” lafına ne dersin? Korkuyoruz kardeş, korkuyoruz. Herkes gibi biz de korkuyoruz. Sansürsüz medya var mı? O sosyal medya denen, belki biraz daha özgür paylaşımların olduğu siteler de böyle dünyayı sarsacak bir olay meydana geldiğinde pıt diye kesiliveriyorlar. Sözde bilgi kirliliğine engel olunacak. Bizim haber alma kaynaklarımız iktidarın endişeleri doğrultusunda kısıtlandığında, dünyanın diğer haber alma kaynakları, yerinden ve ânında, şakır şakır bilgilendiriyor insanları. Nasıl oluyor bu, ve neden? Hadi sor. Ve cevabını kendin ver. O sıraladığın, sözü akılda kalacak popüler insanlardan biri bu minvalde bir laf etti mi belaya girmiyor mu başı? Örnek çok. İçeri bile atıyorlar.

Olan olup, biten bitince, artık neye göre karar veriliyorsa, yasak kalkar kalkmaz, patlamadan hemen sonra mikrofon uzatılan genç bir adamın, aklınıza gelebilecek, sinir olduğunuz her şeye ağlayarak yağdırdığı lanetler yankılanıyor sosyal medyada. “Onun da, bunun da, şunun da Allah belasını versin” diyor ya... Ki evet, hiçbiri pisipisine ölen tek bir gencin hayatı etmez; işte buna tümüyle katılıyorum. Allah bu haksız ölümlere neden olanların topunun belasını versin!

Benim çözüm önerim yok kardeş, artık kafam almıyor. Sen medyaya da güvenme bence. Yarışma, evlilik, moda programları, dizilerle falan oyalan, biz bittik artık. Hiçbir haberle ilişkisi olmayan en bi yarışma kanalının da her terör olayından sonra, yas niyetine bütün gün eski Yeşilçam filmleri oynatması da ne kadar manidar, değil mi? Tamam, en iyisi, haftaya belgesellerime döneyim ben...