"Beykoz’daki süreç kapalı kapılar ardında"

Ermeni toplumuna iade edilen mülklerin en önemlilerinden biri olan Beykoz Ermeni Mezarlığı arazisinin Hovakim 1461 Vakfı’na kiralanmasının ardından, toplumun çeşitli kesimlerinden tepkiler yükseliyor.

Son olarak, halen arazinin üzerinde okul ve cami bulunan bölüm olduğu tahmin edilen 10 bin metrekarelik alanın istimlak edildiği anlaşıldı. Konuyla ilgili soru yönelttiğimiz Başepiskopos Aram Ateşyan, henüz arsayı akara çevirmek için başvuru yapmadıklarını, istimlak gibi bir gelişme olmadığını ve davaların devam ettiğini söyledi. Ancak iadesi ilk gündeme geldiğinde 45 bin metrekare olan arsanın tapusunun 35 bin metrekare olarak tescil edilmesi, arsada bir kayıp olduğunu ortaya koydu. Öte yandan istimlak nedeniyle ödenecek tazminatın akıbeti de ayrı bir soru işareti olarak duruyor. Sürecin kapalı kapılar ardında yürütülmesinden ve toplumun bilgilendirilmemesinden şikâyetçi olan Patrikhane Emlak Komisyonu üyesi Şahin Gezer, bu tutumu sert bir dille eleştirdi. Toplumda hiç kimsenin arazinin geleceği hakkında bilgi sahibi olmadığını söyleyen Gezer, sessizliğini bozdu. 

10 bin metrekare kayıp

“Toplumun tamamı yararına büyük bir beklenti içerisinde olduğumuz Beykoz arazisi etrafında nasıl gelişmeler yaşandığını hiç kimse bilmiyor. Ermeni toplumunun bir üyesi olarak bilgilendirilmememizin tek bir nedeni olabilir, o da bir şeylerin gizleniyor olmasıdır. Arsanın iadesi için davayı ilk açanlar arasında olduğum için buranın 45 bin metrekare olduğunu biliyorum. Bugün tapunun 35 bin metrekare olarak tescil edildiğini öğreniyoruz. Bu da 10 bin metrekarelik bir bölümün kamulaştırıldığını ortaya koyuyor. Bunun hangi şartlarda olduğunu, nasıl kabul edildiğini kimse bilmiyor. Bu istimlaki doğrulayan da var, böyle bir şey olmadığını söyleyen de, yani tam bir muamma söz konusu” şeklinde konuşan Şahin Gezer şöyle devam etti:

Ateşyan sözünü tutmadı

“Üst kullanım hakknını devri uygun görülmemiş, Hovakim 1461 Vakfı’yla kira sözleşmesi yapılmış. Surp Pırgiç Hastanesi’yle yapılan ilk protokolde benim de aralarında olduğum, cemaatin çeşitli kurumlarından çok sayıda kişinin huzurunda bu protokol hazırlandı ve imzalandı. Peki, Hovakim 1461’le bu sözleşme yapılırken aynı yöntem neden izlenmedi? Emlak Komisyonu üyeleriyle Aram Sırpazan’ı ziyaretimizde, bu konuda karar almadan önce geniş katılımlı bir toplantı düzenleyerek bu işi sonlandırma sözü vermişti. Bir cemaat mensubu olarak bu durumdan son derece rahatsızım. Ancak bugüne kadar hiçbir cemaat yönetici ortaya çıkıp, ‘Neler oluyor?’ demedi. VADİP neden bu sürecin bir parçası değil? Beykoz gibi bütün cemaatin yükünü taşıyabilecek kıymetteki bir arazinin geleceği için VADİP bünyesinde pekâla tartışmalar yürütülebilir. Ya da Patrikhane çatısı altında toplantılar düzenlenebilir. Sürecin gizli devam etmesi bu işte kirli çıkar ilişkileri olduğunu düşündürüyor.”           

Kategoriler

Toplum Vakıflar Dernekler



Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.