Aşot Yan’ın resimleri İstanbul’da

Ermenistan’da sadece yardımlarla ayakta duran bir resim atölyesine sahip olmanın düşünü kuran ve “Çocuklar sokakta oynarken Ayvazovski olmuyor, onu bir masaya oturtup, eline kâğıt-kalem vermek lazım” diyen Aşot’la resim dünyasını ve hayallerini konuştuk.

Aşot Yan, İstanbul’a üçüncü gelişinde iki yeni sergisinin müjdesini verdi. 5 Mayıs’ta, Kızıltoprak’taki IMOGAArt Gallery’de, Ermenistanlı ressam Ardzuni Abresyan’la birlikte açtıkları ‘İki Bakış’ adlı sergi, 27 Mayıs’a kadar devam ediyor. Aşot Yan’ın ‘Amnesia’ adındaki kişisel sergisi ise 7-27 Mayıs tarihleri arasında IMOGA İstanbul Grafik Sanatları Müzesi’nde olacak. Ermenistan’da sadece yardımlarla ayakta duran bir resim atölyesine sahip olmanın düşünü kuran ve “Çocuklar sokakta oynarken Ayvazovski olmuyor, onu bir masaya oturtup, eline kâğıt-kalem vermek lazım” diyen Aşot’la resim dünyasını ve hayallerini konuştuk.

İstanbul’daki ilk serginiz nasıl geçmişti?

Çok başarılıydı. Uzman, işinin ehli insanlarla ve profesyonel bir galeriyle çalışmıştık. Küratörüm Baykar Demir o zaman da yanımdaydı. Sergideki hemen hemen tüm resimler satılmıştı. O sergi vesilesiyle Türkiye’de yaşayan birkaç Ermeni ressamla da tanışma imkânı bulmuştum.

İstanbul’da yeni bir kişisel sergi açmaya nasıl karar verdiniz?

Bu sefer benim için önemli olan, resimlerimin satılması değil. İlk defa bir müzede eserlerim sergilenecek. Bir sanatçı için en keyif verici duygu, başka bir ülkede kendini tantıp, müze düzeyinde bir sergiye layık görülmektir. Müze müdürü, küratörüm Baykar Demir aracılığıyla bana bu öneriyi getirdiğinde heyecanlandım ve onur duydum. Hemen çalışmaya başladım ve çalışmalarımı yaklaşık iki senede tamamladım. Bu sergiye 56 resimle katılıyorum.

Big Hunt

‘Amnesia’ sergisinin teması nedir?

‘Amnesia’ (amnezi), bir hastalıktır; hafıza kaybı, belleğin rahatsızlanması, bozulması demektir. Travmatik amneziler, geçici hafıza kayıplarıdır. Ben bu hastalığa felsefi yönden yaklaştım ve düşündüm ki eğer bir insan geçmişten bazı kesitleri hatırlayamazsa, belleğindeki o boşluğu mutlaka hayali anılarla doldurur ve onlarla uğraşır. Anıları olmayan insan yaşayamaz.

Kötü ve iyi, dünyanın yaradılışı, evrenin yaradılış hikâyesi... Bütün bunları düşündüm. Şu veya bu tarihte şu ya da bu savaş olmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu diye çok düşünürüm ben. Kim bilir, belki daha güzel bir dünya olurdu, ama “Ya daha kötü bir dünyaya dönüşseydi?” diye düşünmekten de kendini alamayan biriyim. Sergi, bütün bu düşüncelerin ürünü.

‘Amnesia’ serisinde gönlünüze en yakın resim hangisi?

‘Adem ve Havva’ adlı bir resmim var. Bu sergi için çizmeye başladığım ilk resim... Her şey onunla başladı, her şey o resme bağlandı. Bu resimle yeni, sürrealist bir bakış açısı yarattım kendime. Serinin son resmi de ‘Tanrıların Dansı’. Şimdiden müze müdürü Süleyman Tekcan’a hediye ettim bu resmi. Sergiden sonra uygun bir yere asacağını söyledi. Tabii, çok sevindim.

Bir resmi tamamlaman ne kadar sürer?

Bunu söyleyemem, çünkü ben birkaç tuvale aynı anda çalışmaya başlarım. Bazen bir resim için bitti derim, aylar sonra aklıma bir şey gelir ve yavaş yavaş yeni bir şeyler çizmeye başlarım. Bu, hayallerin dünyası, hayal ettikçe süren bir döngü. Çizmeye başladıktan sonra ya her şeyi düşünürüm, ya hiçbir şeyi düşünmem. Deli gibiyimdir. Çizerken ne insan, ne de doğaüstü bir yaratık olur ressam; ikisinin ortasında kalmış bir varlık gibidir. Gerçek dünyanın yetemediği zamanlarda kendi dünyamı yaratıp içinde gezinmek hoşuma gidiyor. Çünkü orada daha rahat yaşayabiliyorum.

‘İki Bakış’ adlı serginiz için ne söylemek istersiniz?

Ardzuni Abresyan’la birlikte ortak yağlıboya sergimiz. İkimiz de onar resimle katıldık bu sergiye. Temalarımız birbirinden farklı. En beğendiğimiz resimlerimizi sizlerle buluşturmaya çalıştık.

Bu sene Almanya’da da bir sergi açıyorsunuz. Tarihi belli mi?

Aralık ayında Berlin’de olacak. Galeri henüz resmileşmediği için adını vermeyeyim. 33 resimle katılacağım. Halen resimler üzerinde çalışıyorum. Serinin teması ve adı ‘Yeni Ahit’.

“Keşke olsa, keşke yapabilseydim” dediğin bir hayalin var mı?

Evet, Ermenistan’da özel okul açıp çocuklara bedava resim dersi vermek istiyorum. Sokakta gördüğün bir çocuğun kabiliyetli olup olmadığını görünüşünden anlayamazsın, önce ona bir kâğıt ve bir kalem vermen lazım. Belki çok yetenekli çocuklar yetiştiremem, ama hiç değilse gördüğüne sahip çıkan, koruyup kollayan hassas çocuklar yetiştirebilirim.

Kategoriler

Kültür Sanat Sergi

Etiketler

Aşot Yan


Yazar Hakkında