Halep’te dönüm noktası ve zor sorular

Halep’te rejime bağlı güçlerin ilerleyişiyle muhalifler önemli mevziler kaybetti ancak bu ilerleyiş yeni bir göç dalgasına da yol açtı. Son gelişmenin bir dönüm noktası olduğu kabul ediliyor ancak bundan sonrasına dair zor sorular geçerliliğini koruyor.

Son günlerde Suriye rejimi Halep’te önemli kazanımlar elde etti. 2012’den beri ilk kez Halep’te bu kadar geniş bir bölgeyi alabildi. Bunu Rus hava desteği sayesinde yapabildi. İnsani dramların yaşandığı Doğu Halep’in bir kısmını ancak hastaneleri ve fırınları bombaladıktan sonra alabildi. Diğer yanda ise yıllardır farklı taraflarda kalan aileler birleşiyor, muhalefet tarafından düşen havan topları azalıyor.

Bugüne doğru

2012 sonlarında Halep’in yarısının muhalifler tarafından ele geçirilmesi, 2011’de başlayan Suriye Savaşı’nın yeni bir aşamasıydı. Muhalif güçler, Nusra Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu olarak adlandırılan farklı gruplar, Halep’in doğusunu ele geçirmişlerdi, kısa bir süre içerisinde. Böylece şehir bölünmüştü, Doğu (Muhalif) ve Batı (Rejim) arasında. Bir de nisbeten küçük bir bölge, her zaman Kürtlerin egemenliği altında kaldı. Bu bölge, yani Şeyh Maksud, bazen muhaliflere geçiş yolu oldu, bazen de rejimin top üssü. Ama bağımsızlığını korudu ve bugüne kadar koruyor. 2013’ün ilk yarısında iki taraf birbirinden alan kapmak için girişimlerde bulunmuş, ancak Doğu ve Batı arasındaki sınır bir tür kilitlenmişti ve taraflar kendi bölgelerinde güçlenmeye, sınırları korumaya odaklanmıştı. O tarihten sonra bu durum aşağı yukarı böyle devam etti, ta ki Temmuz 2016’ya kadar. Bu üç-üç buçuk yıllık zaman dilimi içinde kilitlenme sürerken taraflar yeniden şekillendi, muhalif gruplar bölündü, tekrar birleşti. IŞİD bir yandan Halep’e yaklaştı ama giremedi, Kürtler Afrin Kantonu’nu Şeyh Maksud’a bağlamak istedi ama yapamadı. 2014 başında rejim Halep Uluslararası Havalanı’nı ele geçirdi, aynı yılın sonunda ise Halep’in Kuzeybatı’daki iki Şii köyü Zehra ve Nubbul’u kuşatmadan çıkararak kendi alanına dahil etti. 2015’e girdiğimizde karmaşık bir Halep haritasıyla karşı karşıyaydık. Batı ve Doğu Halep, yani muhalefet ve rejim birbirini sıkıştırmaya başlamış, birbini kuşatma altına almaya çalışıyordu. O tarihten beri belliydi ki rakibini kuşatma altına alabilen, Halep’i de alacaktı. Taraflar rakibini zayıf noktalarından vurup, kuşatmaya çalışıyordu. Rejimin en zayıf noktalarından biri Ermeni mahalleleriydi; bu yüzden muhalefet tarafından her zaman bombalandı, boşaltılmaya çalışıldı. Ancak bu plan başarılı olamadı, mahalleler kısmen boşalsa da, rejim tamamen boşalması ve daha da zayıf düşmesine izin vermedi.

Kastillo hamlesi

2016 başından beri rejim, Halep’te güç topladı. Askeri malzemenin yanı sıra, Lübnan’dan, Irak’tan ve Suriye’nin birçok kısmından savaşçılar bir yandan; Suriye ordusu diğer yandan, Halep’e sevk edildiler. Bu güçlerin işbirliği ile kazanılan mevziler, küçük sokaklar, hatta bazen bir kaç binadan oluşan alanlarla 2016 Temmuz ayına kadar Doğu Halep neredeyse kuşatılmış, 2 kilometrelik bir alan kalmıştı. Bu iki kilometrelik alan bir otoyoldan oluşuyordu. Adı artık meşhur olan Kastillo Yolu. Kastillo yolu da rejimin eline geçse, tamamen muhalefetin elinde olan İdlib bölgesi ile irtibat kesilecekti. İdlib ise Halep ve Türkiye-Hatay arasındaki bölgeyi temsil ediyor. Bu da demek oluyordu ki Kastillo düşse, Doğu Halep’in, yani muhaliflerin Türkiye ile bağı kopacaktı. Haziran boyunca Rus uçakları Kastillo’yu bombaladı, her gün çatışmalar oldu, sonunda Şeyh Maksud’dan YPG de devreye girerek tablo tamamlandı. Kastillo birkaç kere alındı, geri verildi, ancak sonunda Doğu Halep kuşatılmıştı. Geçen her gün Rejim kendisini Kastillo’da güçlendirdi ve yayılmaya başladı.

Kastillo Yolu’nun alınmasından sonra yeni bir kilitlenme ve çıkmaz beklentileri varken, Rejim ve Rusya Doğu Halep’i bombalamaya başladı. İlk önce stratejik mekanları bombalayarak muhalefetin hareket alanı daraltmaya odaklandılar, sonra da yaklaşık 40 km2 alanın içerisinde yaşayan insanların hayatını doğrudan etkileyecek eylemlere başladılar. Buna okulların ve hastanelerin bombalanması da dahildi. Doğu Halep’te kuşatılmış durumdaki muhalif  savaşçılara ne askeri yardım, ne de mahsur kalan sivillere insani yardım ulaşabildi. Ve bugüne kadar da ulaşamıyor. Rejim, BM yardımlarını “Sadece ben dağıtırım” diyor ve Doğu Halep’ten Rejim bölgelerine kaçanlara tahsis edilmesini istiyor. Bu da Doğu’yu boşaltma planının bir parçası olarak görünüyor. Muhalefet kaynaklarına ve BM’ye göre kuşatılmış alanda 250-300 bin insan yaşamakta. Rejim’e göre ise ancak 25-30 bin insan bulunuyor. Hastanelerin neredeyse tümü havadan bombalandı, sadece bir tane faal durumda hastane kaldı. Sıra fırınlara gelmişti. Bir gün içerisinde onlarca fırın bombalandı, 3 faal fırın kaldı. İnsanlar arasındaki panik doruktayken, karadan Rejim ilerlemeye başladı ve nisbeten az insanlarin olduğu yerleri kontrol altına almaya başladı. Diğer yandan da kaçan sivillere kapılarını açtı. Doğu Halep’teki güçler, Kürt Bölgesi Şeyh Maksud’u bombalayarak kendilerine yol açmaya çalışsa da, büyük mahalleler ard arda Rejimin kontrolü altına geçti. İlk önce Hanano, sonra Hullok, sonrasında Sakhur düşerek Doğu Halep ikiye bölündü: 1/3’lük kapsayan Kuzeydoğu ve 2/3’lük alanı kapsayan Güneydoğu. Kuzeydoğu Halep bir gün içinde tamamiyle düştü ve 2012’den beri Rejim ilk kez bu kadar büyük bir alanı Halep’te ele geçirmiş oldu. Aynı zamanda, Şeyh Maksud’dan YPG hamleye geçerek Bustan Paşa mahallesini kendi kontrolüne dahil ederek, sayısız havan topların kaynağı olan bölgeyi etkisiz hale getirmiş oldu.

Bundan sonrası

Bundan sonraki süreçi tahmin etmek zor. Birkaç etkenin altısında devam edecek Halep savaşı. Rejim aynı güçle devam edip Doğu Halep’in kalan kısmını almaya mı çalışacak, yoksa yeni bir çıkmazla mı karşı karşıya kalacağız, belli değil. Bunun en büyük sebebi, Kuzey ve Güney arasındaki demografik ve topografik fark. Güneydoğu’yu almak Kuzeydoğu kadar kolay olmayacak. Daha doğrusu, daha da zor olacak, çünkü buradaki sokaklar daha da dar, daha çok insan yaşıyor, “Direnmeye hazırız” mesajları veriliyor. Buraya girmek çok daha bombalama ve çok daha kara gücü demek. Rejim tarafında kaynakları doğru kullanmak gibi bir mesele olduğundan, öncelik İdlib’e mi verilecek, yoksa El Bab üzerine mi odaklanılacak soruları var. Üstelik şimdilik sadece Halep bölgesinden bahsediyoruz. Şam, Der Zor cepheleri ve genel olarak İŞİD’i de  kattığımızda sorun daha da çetrefilleşiyor. Binlerce insanın yine yolla düşmesi de cabası.

Kategoriler

Güncel Dünya Dünya

Etiketler

Suriye Rusya Halep


Yazar Hakkında

Vahakn Keşişyan