Beyrut sokaklarında provokasyon endişesi

Beyrut’ta Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Burc Hamud mahallesinde yaşanan Ermeni-Kürt gerginliğinin ardında Suriye istihbaratının bölgede karışıklık çıkarmak üzere faaliyetlerinin olduğuna yönelik ciddi duyumlar alındı. Beyrutlu kaynaklar, özellikle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kısa süre önce yaptığı, uluslararası kamuoyuna göz dağı vermeyi amaçlayan tehditkar sözlerinin ardından bu faaliyetlerin başladığını ifade ediyor.

ROBER KOPTAŞ
rober.koptas@agos.com.tr

Beyrut’ta, Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Burc Hamud mahallesinde son haftalarda yaşanan ve basına ‘Ermeni-Kürt kavgası’ şeklinde yansıyan haberler kaygı uyandırıyor. Lübnan’da toplumsal barışın ne kadar hassas dengeler üzerine oturduğu düşünüldüğünde, bu kaygının haklılığı daha iyi anlaşılabilir. Bölgede herhangi bir gelişme, etnik çatışmaları tetikleyebilir. Bu da, zaten barut fıçısı halini alan Ortadoğu’da istenmeyen olayların fitilini ateşleyebilir.
 
Burc Hamud’daki gelişmeler, Türkiye’de ve dünyada basının dikkatini çekti. Türkiye’de son olarak, Yasemin Çongar, 9 Kasım tarihli Taraf’taki köşe yazısında, olayların, Suriye’den kaçan muhalif Kürtlere karşı, Esad’ın “silahşorları” olan Taşnaktsutyun, PKK ve Hizbullah arasındaki işbirliğinin sonucu olabileceği tezini dile getirdi.
 

Etnik çatışma kaygısı

 
Ancak bölgedeki kaynaklarımızdan edindiğimiz bilgiler, bu senaryonun doğru olmadığı yönünde. Konunun Suriye’deki gelişmelerle ilgisi olduğu doğrulanıyor; ancak büsbütün farklı bir yönde… Beyrutlu kaynaklar, Suriye’nin, tıpkı PKK’yı Türkiye’ye karşı kullandığı gibi, bölgeyi karıştırmak amacıyla etnik çatışmaları kaşıma siyaseti güttüğünü ve son zamanlarda bu yönde istihbaratların arttığını söylüyor. Lübnan İçişleri Bakanı Mervan Carbel de son zamanlarda bu doğrultuda, provokasyonlara karşı dikkatli olunması çağrısında bulunuyor. Taşnaktsutyun’un ise, Burc Hamud’da sayıları giderek artan yasadışı göçmenlerin Suriye’nin bu siyasetinin uzantısı olabileceği kaygısıyla hareket ettiği ve olası çatışmaları önceden engellemek amacıyla, göçmenlerin statüsünün belirlenmesi ve yasadışı durumda olanların, Ermeni mahallesi Burc Hamud’dan uzaklaştırılması çağrısı yaptığı söyleniyor. Bu göre, Taşnaklar, Suriye rejimini desteklemek amacıyla değil, bizzat Suriye rejiminin yaratabileceği sorunlarının önüne geçmek kaygısıyla hareket ediyor.      
 
Beyrut’ta Ermenice yayın yapan 84 yaşındaki Aztag (Etken) gazetesi, Taşnaktsutyun’un yayın organı. Gazetenin yayın yönetmeni Şahan Kandaharyan, yaptığımız telefon görüşmesinde, Burc Hamud’daki olayların kesinlikle Ermeni-Kürt çatışması olmadığını, siyasi değil asayiş boyutu bulunduğunu söylüyor: “Bu konu çok suiistimal edildi. Bu tür olaylar ilk defa olmuyor. Günlük hayatta sık sık karşı karşıya geliyoruz ama bunlar mahalle hayatında olan şeyler. Ancak bazıları çok hızlı bir şekilde siyasi bir zemine çekti. Burada yasal durumda olmayan çok göçmen var. Göçmen işçilere kiraya verilmiş çok sayıda ev var, buralarda çok sayıda insan yaşıyor. Bundan ötürü bazı asayiş sorunları yaşanabiliyor. Taşnaktsutyun, olası sorunları engellemek için bir düzenleme ihtiyacına vurgu yaptı. Kürtlere karşı bir hareket veya iki halk arasında herhangi bir sıkıntı yok” diyen Kandaharyan’a göre, bu haberleri, Kürtlerle Ermeniler arasında bir gerginlik yaratılmasından çıkarı olan kesimler abartıyor.
 

‘Önceliğimiz Lübnan’ın egemenliği’

 
“Kürtlerle bir sorun olsa bunu da söylemekten çekinmezdik” diyen Kandaharyan, “Bu tip olaylar sadece Kürtlerle yaşanmıyor. Burada Araplar, Etiyopyalılar, Filipinli göçmenler de var. Onlarla da benzer sıkıntılar olabiliyor. Burada Ermeni-Kürt kavgası aramak, meseleye biraz art niyetli olarak büyüteçle bakmak anlamına geliyor” diyor.
Taşnaktsutyun’un Lübnan siyasetindeki tutumunu sorduğumuz Kandaharyan, parti yönetiminin Lübnan’ın egemenliği, meşruiyet ve yasallık siyasetine öncelik tanıdığını ve tüm kesimlerle iyi ilişkiler geliştirmeyi amaçladığını vurguluyor: “Biliyorsunuz, burası sorunların çok hızlı bir şekilde alevlenebildiği bir ülke, bu yüzden siyasi diyalog ve müzakereler önemli” diyen Kandaharyan, partinin Hizbullah’la da ilişkisi olduğunu, ancak bunun mutlak bir angajman anlamına gelmediğini söylüyor. Hizbullah’ın İsrail konusundaki siyasetine destek verdiklerini, ama örneğin geçmişte bölgeye Türk askeri gönderilmesini tasvip etmediklerini belirten Kandaharyan, “Bizim için aslolan bütün siyasi gruplarla diyalog içinde olmak. Hizbullah da bunun bir parçası” diyor.
 
Kandaharyan’a, partinin Suriye’deki olaylara ilişkin tutumunu da sorduk. Aztag’ın yayın yönetmeni, bu soruya, pek çok ülkede olduğunu gibi kendilerinin de Esat rejimine, demokrasi, insan hakları ve reformlar için çağrıda bulunduğunu söyleyerek yanıt veriyor, ama ekliyor: “Öte yandan, Suriye Ermenilerinin durumunu da göz önüne almak zorundayız. Onlara zarar verecek herhangi bir şeyi savunamayız. Oradaki Ermeniler de rejimin reforme edilmesini istiyorlar, ama bazı önemli haklara da sahipler ve bu yüzden de çok fazla ileri gitmemeyi tercih ediyorlar. Biz de bunu göz önüne almak zorundayız. Bu, Suriye rejiminin işlediği suçları desteklediğimiz anlamına gelmemeli. Ancak Suriye’nin egemenlik hakkına da saygı duyuyor ve dış müdahaleleri tasvip etmiyoruz.”
 

Kategoriler

Güncel Dünya Diaspora