BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

“İster inan ister inanma”: Son ayın zaytungsal haberleri

YÖK çalıştayında İçişleri Bakanlığı adına sunum yapan Ömer Ulu ateizme, deizme, pagancılığa ve tengriciliğe karşı din adamlarını göreve çağırdı. Pankart asan iki üniversiteliye, boşlar dahil her derse ve sınava zorunlu girme biçiminde bir adli kontrol getirildi. Ankara 2. İdare Mahkemesi, Diyarbakır Büyükşehir'e kayyım atanmasında yürütmeyi durdurdu. 12 gün sonra da “yanlışın düzeltilmesi” kararı aldı.

Bu “İster inan ister inanma” taa çocukluğumdan kalmadır. O zamanki Vatan gazetesinin Pazar ilavesinden hayretle okurdum. 22 Aralık’tan bu yana medyada çıkmış, daha önceki yazılarımda bahsetme fırsatı bulamadığım tipik haberleri tarih sırasına göre vereyim, hayretle okuyunuz. Hepimizin gözbebeği yargı ve adalet konusundan başlayalım 

***

A. İsmail Korkmaz’ı tekmeyle öldürmekten suçlu bulunan polis Mevlüt Saldoğan, o bacağının bileğinde çatlak oluştuğu gerekçesiyle davaya “şikayetçi” olarak kabul edildi. 

Yurt dışında bulunan ve iadesi İsveç yargısı tarafından reddedilen yayıncı R. Zarakolu’nun SGK ödemelerine el kondu. Oysa 5510 s. kanuna göre bu ödemeler, tahsili gereken alacaklar ve nafaka dışında haciz ve bloke edilemiyor. 

Pankart asan iki üniversiteliye, boşlar dahil her derse ve sınava zorunlu girme biçiminde bir adli kontrol getirildi. Diğer yandan, cumhurbaşkanına sosyal medyada hakaretten yargılanan iki çocuktan biri İstiklal Marşı'nın tamamını, diğeri de 34 kıtalık Yağmur şiirini ezberlemek ve CB Erdoğan’dan özür dilemek şartıyla affedildi. 12 Eylül’de de tutuklulara ceza olarak İstiklal Marşı’nın tamamı ezberletiliyordu. 

Yeni Akit’in LGBTİ’ler için “onursuz ibneler” diye yazmasına, Küçükçekmece Savcılığı ifade özgürlüğü gerekçesiyle takipsizlik verdi.

Ümraniye Cezaevinde Aralık 2000’de 5 kişinin öldürüldüğü “Hayata Dönüş” operasyonu davasında mahkeme, sanıkların “Biz yapmadık” şeklindeki beyanlarını dikkate alarak beraat verdi. Oysa bazı askerler ateş açtıklarını kabul etmişti.

Ankara 2. İdare Mahkemesi, Diyarbakır Büyükşehir'e kayyım atanmasında yürütmeyi durdurdu. 12 gün sonra da “yanlışın düzeltilmesi” kararı aldı.

Şikayetçi olduğu eski hakim Osman Kaçmaz hakkında ifadesi alınmak üzere “zorla getirme” kararı verilen Rixos otelleri sahibi Fettah Tamince için Emniyet’ten “bulunamadı” yanıtı geldi. Mahkeme de zorla getirme kararını kaldırdı. 

15 Temmuz davalarında ağırlaştırılmış müebbet alan eski korgeneral M. İyidil istinafta beraat etmişti. HSK istinaf hakimlerini görevden aldı. CB Erdoğan’la Mayıs 2016’da çay toplamaya gitmiş,  23 Mart’ta da emekliye ayrılacak olan Yargıtay Başkanı İ. R. Cirit, “Yargı bu kadar zigzak yapılmasını kabul eder mi?” dedi ve HSK’yi eleştirdi.

HDP İstanbul binasına silahla saldıran kişi, “ruhsatsız silah”tan ve “çevreyi rahatsız etmek”ten tutuklandı. 

Gazeteci K. Göktaş’ın haberine göre Yargıtay, Sevan Nişanyan’ın Hz. Muhammed’i aşağılama davasında aldığı cezayı onarken, Peygamberin isminden sonra parantez içinde SAV (sallallahu aleyhi ve sellem: Peygamberimize salat ve selam olsun) ibaresini kullandı. 

Şimdi, yine ilginç olan CB Erdoğan haberlerine geçelim.

***

CB Erdoğan, "Artık şehirlerimizin güvenliğini sadece kolluk güçleriyle sağlayacak değiliz" dedi. Anlayanların, eposta adresime yazarak beni aydınlatmalarını istirham ederim.

Kızı Sümeyye 31 yaşında evlenen CB Erdoğan, “Gençlerin çoğu 30’u aşkın evleniyor ya da çoğu evde kalıyor. Böyle şey olur mu yav? Rabbimiz ‘Nikahlanınız, çoğalınız’ buyuruyor. Nikah dışı evlilik bizim değerlerimizde yok.” 

CB Erdoğan, “Çok sesli etkin medya olmazsa olmaz” dedi. Başka bir konuşmasında da, “Türkiye ekonomide ciddi bir sıçrama noktasındadır” diye konuştu.

CB Erdoğan, “İsteseniz de istemeseniz de yapılacak!” dediği Kanal İstanbul’a bileşik kaplar usulüyle bakılmasını önerdi: “Tuzlu su, az tuzlu su... Karadeniz'in ve Marmara’nın tuz oranları nedir? Buradan bakarsanız, ortalamasını yakalarsınız."

CB Erdoğan bir dava hakkında şöyle dedi: “Geçenlerde bir namussuz, bir alçak, kendisiyle meşru olmayan biçimde yaşayan bir kıza kezzap atıyor. Mahkemenin verdiği 13 yıl. Kanunun en yüksek cezası bu, diyorlar. Ben de diyorum ki, ben kanundan değil adaletten bahsediyorum. Kendi kızının başına gelmiş olsa kanunlara mı bakacaksın?” Erdoğan Ocak 2016’da da kaymakamları toplayarak şöyle demişti: “Mevzuat şöyledir, böyledir, yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir kenara, kendi zihinsel inkılabınızı devreye sokun. Ben bunu bu şekilde yaparım deyin ve yapın.” 

CB Erdoğan'dan FETÖ'nün siyasi ayağı açıklaması: “Eğer ispatlayamıyorsan demek ki bunlar sende. Ya CHP'de, ya İP'te, ya HDP'de.”

Başka konulara geçelim. Libya, Kanal, KHK’liler, eğitim, din…

***

Akit TV'de katıldığı Sınır Ötesi programında konuşan ÖSO Komutanı Sihabi, "ÖSO, Libya'ya asker göndermeyi düşünüyor mu?" sorusuna “İnşallah cihat neredeyse biz oraya gideceğiz” yanıtını verdi.

Daha önce de, “Nuh Peygamber, kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için cep telefonuyla görüştü” ve “Gemiden güvercin yollanmadı, insansız hava aracı gönderildi” demiş olan, İstanbul Üniversitesi elemanı Dr. Yavuz Örnek, “Karadeniz patlarsa Boğaz yıkılır, gerçi Kanal da yıkılır ama lazım” dedi. 

Arapların Kanal güzergahında arsa kapattığı yayılınca, tapu sorgulamaya kısıtlama getirildi. Artık veriler ancak İçişleri Bakanlığının izniyle görülebilecek. 

Çalışma, adil yargılanma ve pasaport yasakları dışında, kurumlara ve şirketlere bir genelge gönderilmek suretiyle KHK’lilere yeni yasaklar getirildiği ortaya çıktı : Bankada hesap açmak, banka havalesi yapmak, bankadan kredi almak, işyeri ruhsatı çıkartmak, miras almak, sigortadan kasko ödemesi almak. İki gün önce de, ev satmak. 

Van’da, doğum günü kutlamak için okulda kucaklaşan iki lise öğretmenine Savcılıktan takipsizlik, MEB’den ceza geldi. 

MEB, “evrim” dememek için bilim literatürüne yeni bir terim kazandırdı: “Karakter kayması”.

MEB, yarıyıl tatilinde 6-13 yaş çocukların camilerde din eğitimi alması için 81 il müdürlüğünü görevlendirdi. 

Tarihçi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu Kütahya’da konferans verdi: “Abdülhamid Han Google’ı ilk icat eden kişidir. 10 yıl daha tahtta kalsaydı biz dünyanın en zengin devletiydik. Çünkü I. Dünya Savaşı olacaktı, girmeyecektik, onlar parça parça olacaklardı. Dünyanın en zengin petrol yatakları Yemen’e kadar halen bizimdi.”

YÖK çalıştayında İçişleri Bakanlığı adına sunum yapan Ömer Ulu ateizme, deizme, pagancılığa ve tengriciliğe karşı din adamlarını göreve çağırdı. 

Cumhurbaşkanlığı askerî başdanışmanı Adnan Tanrıverdi "Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız" dedi. AKP saflarından “Şimdi birileri kalkıp bu laflar üzerinden Cumhurbaşkanımızı hedef tahtasına oturturlarsa ne diyeceğiz!” diye endişeler yükselince Tanrıverdi istifa etti, yani ettirildi.

Mevlevi Şeyhi Mustafa Özbağ, “Peygamberimiz böyle yapmıştı” diyerek, geçinemiyorum diyenlerin maaşının düşürülmesini istedi.

Diyanet, TÖKİ projeleri konusunda “Kurulumuz, devletin verdiği teşvik kredilerinin, İslam’da kesin olarak haram kılınmış faizli işlem kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varmıştır” diye görüş bildirdi. 

***

Not: Geçen haftaki yazıma, Dışişleri Bakanlığından KHK’yle atılan genç diplomatlardan protestolar geldi. Doğrusu, fazla genellemeci bir yaklaşım kullanmışım. Zaten gelen yazıların, “münasip üslup” kullanma açısından demekle yetineyim, fazla farklılık arz etmesi de bu çeşitliliğin bir göstergesi. 

Şunu da eksik bırakmışım: AKP tarafından çoğunlukla liyakat gözetilmeden toplu alınanların, KHK'lilerle ilgili her zamanki yaklaşımım gereği, Tek Adam tarafından atılırken hiç hukuk gözetilmeden atıldığını iyi vurgulamalıydım. 

Atılmış olanların, Tek Adam’ın elini Bakanlık üzerinden çekmesinden sonra yapılacak hakkaniyetli bir liyakat sınavına kabul edilmeleri gerektiğini düşünüyorum.