ARAT DİNK

Arat Dink

HEP SONRADAN

Oşin Çilingir’e havaleli Z raporu

Elde bir sürü uçak, ihası, sihası, tihası, tillahı/ hiç biri yaramıyor söndürmeye yangını/ yangın görünce açılıyor yaralarımız/ belki de söndürmeye madımaktan başlamalıyız

Yazmak lazım Yalçın Abi. Yazmak “filim icabı”.

Hasılatı senle toplamak küçüklükten alışkanlık

Ben nicedir senin “bilinç akışı”na yazılıyorum

            Format lazım Yalçın Abi, format filim icabı.

Devam zorunluluğumuz var, gelip dolduruyoruz işte salonu

Kaydırak mübarek sıralar, yine bizde küçüklük

“durun ben doktorum” diyor Saydam, “adı ne bunun?”

‘Türk Evi’ miydi, ‘Osmanlı Evi’ mi derken ‘soykırım’

‘Türkiye taziye evi’nde Xent’in kör karanlığa yaktığı ateşi

Gözümüze tutan var görünmesin diye ötesi

Bir de dünyanın dört bir yanından gözü yaşlı koca filler teşrifte

Küçük taburelere oturmaya çalışan nazikçe

Göynümüzde sonsuz sayıda küçük tabure var

            Kabul etmek lazım Yalçın Abi. Kabul, filim icabı.

Bunaldıysan dolu gidip boş dönen trenlerden ‘amen’na

Al o zaman sana senlik bir soru:

Biz mi zamanın içinden geçeriz yoksa zaman mı içimizden?..

Bir de tutup Güldal Mumcu hissime tercüman

“içimden geçen zaman” diye yazmaz mı

İşte o zamanı aşırıyorlar gene Cumartesi Anneleri’nden

Zaman suça dâhildir hâlbuki

Nasıl ki “ayrılık sevdaya dâhil”

“Az önce öldüresiye dövdüğümüz Cemil Kırbayır”

(eli bağlı gözü bağlı anadan üryan)

“sence nereye kaçmış olabilir?” buz gibi

            Sormak lazım Yalçın Abi. Sormak filim icabı.

Yerusağem yukarı, Yeriko aşağı

Yuvarlanıp gidiyoruz Yalçın Abi

Sözün itibarını yerlerde sürüyenlerin sözleri bol

Celladı “dur” diye azmettirir elleri arkasında bağlı fil

Yahut jonglör gibi elinde çeviren bir eşek

Sahtebizdüşleri rengine boyalı topları

Bak attı şimdi Siyonizm’i, şimdi tuttu Turan’ı

(sahi hangi berberde olduydun subay tıraşı)

            Denizden denize Yalçın Abi. Denize filim icabı.

Böyle sesli düşünmeler tahammülfersa kimileyin

Düşün de sonra söyle be kardeşim

Ya bir de devlet sesli düşünürse ne halt ederiz

Cadılık görülemeyeceğinden doğası gereği

Ve görülemediğinden Osman Kavala’nın cadılığı

Bak işte gördün mü yine buz gibi kanıtı

İllerine kayyım, dillerine parmaklık bin Kürt içeride

Bir o kadar gazeteci ve mücadeleciyle

Kaynıyor fokur fokur “cadı kazanı”

            Karıştırmak lazım Yalçın Abi. Karıştırmak kazanı.

Bir akparti varyantı çıktı böbürlendi bir de

Şehirleri tarumar ettiği “meskûn mahal” operasyonları ile

Hani ‘hendek’ kazarak ‘saldırmışlardı’ ülkeye

Bilmez mi o “mahal” dediği

Bodrumlarda çoluk çocuk ölünen

Sonra apar topar delilleri yok edilen “olay mahali”

Al çok istiyorsan senin olsun vebali

Sevemedim gitti şu toledoyu

            Gitmek lazım Yalçın Abi. Gitmek filim icabı.

Mecburiyet halk partisi ve varyantlarını da

Endişelendiriyor ‘anadili’nde eğitimin pedagojikliği

Hayır, çocuklara yazık, yoksa dükkân bizim

Bak nelere dönüyor asimilasyona dönmeyen dilleri

            Sesler lazım Yalçın Abi. Sesler ilim icabı.

Nevşehir’de bir bakkal dükkânında Yalçın Abi

Kafamızdaki tüm soruların cevabı saklı olabilir

Ne büyük bahtsızlık yolunun düşmemesi Hawking’in

Orada mıydı değil miydi Schrödinger’in devleti

Azmettiricilere ne oluyor, nedir zamanın şekli

Işık uzayda nasıl bükülüyor sessizlik nasıl örgütleniyor

Soft mu box mı seviyesindeki seçimlerimiz

Evrenimizi nasıl biçimlendiriyor

            Kapaksız Yalçın Abi. Yumuşak değil.

Yine beklenen yönden geldi kurşun. Buz gibi.

Yine beklenen yerimizden vurdu.

İzmir’de katliama kalkışan zihin, Deniz Poyraz’ı aldı

Götürdü biz yine seyirci, Devlet yine aynı rol icabı

‘aptal olmak’la ‘katil olmak’ arasında

            Keşke aptal olsa Yalçın Abi. Aptal olsa, pa!

Bizim ‘cemaat’ ise bildiğin gibi,

Seçim yapmamızın önünde engel kalkmış

Ama yine de bir devlet babaya sormak lazımmış

Diyor babalar boy boy, peki ya patriyarka ran

Evren, baba içinde baba bir matruşka

            Karanlık Yalçın Abi, bu fraktal babuşka

Sıcaktan mı bilmem, döşenen boruları görünce

dünyanın kazan dairesinde gibi hissetmişim

“bunların hepsi altyapı” deyivermişim

şehrin sudaki yansıması salyasına bakarken

şekil benzerliğinden fikrim gelmiş

biz de beton salgılayan bir başka tür olmayalım

            Düşünmek lazım Yalçın Abi, düşmek filim icabı.

kendimi suyun içinde bulmuşum

suyun içinde oltanın ucunda yine

yem miyim yoksa av mı diye soru kancalarında

“oltaya gelmemek lazım” diyor bildik ahali

her balığın bildiği sır değildir oysa

balıkçıya giden en kısa yoldur olta

            Geometri bu Yalçın Abi, bu da misina

En son yine bir gerekçeli karar

Neresinden tutsan elinde kalan terazi

Bunu kime nasıl anlatayım şimdi

Yapıldı yine tablolar falan termit duası

            Ben konuşuyorsam adalet yoktur mesela

Kasa yanıyor ‘tam o esnada’, gerçi hep kasa kazanır

Elde bir sürü uçak, ihası, sihası, tihası, tillahı

hiç biri yaramıyor söndürmeye yangını

yangın görünce açılıyor yaralarımız

belki de söndürmeye madımaktan başlamalıyız

burada dilim dondu, filim koptu

            Format lazım Yalçın Abi, ya da kapatıp aç bi istersen.