DSİP, Fatih Altaylı'dan Ermeni kilisesini geri istedi

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) İstanbul İl Örgütü bugün Habertürk'ün İstanbul'daki merkezi önünde bir basın açıklaması yaparak, dedesinden Ermeni soykırımının mirası olarak Van'daki Yedi Kilise ve Yukarı Bakraçlı köyü kalan gazetenin genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı'ya 'Kiliseyi geri ver' dedi.

 

Saat 12:30'da Beyoğlu'ndaki Habertürk Genel Merkezi'nin önünde gerçekleştirilen eylemde DSİP Eşsözcüsü Şenol Karakaş, HDK Yürütme Kurulu üyesi Garo Paylan, yazar ve aktivist Hayko Bağdat da yer aldı. Eyleme ayrıca 4 ayı aşkın süredir BEDAŞ'ın önünde direnişte olan işçiler de destek verdi.

'Fatih Altaylı kiliseyi geri ver! Hani bu kilisenin ilk sahibi?' ana pankartının arkasında DSİP üyeleri 'Bu miras soykırım ödülü', 'Gasp edilen kiliseler, Ermeni köyleri sahiplerine geri verilsin', 'Bir şahsın nasıl ve niçin kilisesi olur?' ve 'Hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeniyiz' yazılı dövizler taşıdı.

Fatih Altaylı'nın özel güvenlikçilerinin engellemek istediği basın açıklamasını DSİP İstanbul İl Örgütü adına Nuran Yüce okudu. (marksist.org)

Açıklama şöyleydi:

'Van'ın Yukarı Bakraçlı Köyü'ndeki tarihi Yedi Kilise (Varak Surp Haç manastırı) restore edilmek istenirken, İl Kültür Müdürlüğü, çalışmaların başlayabilmesi için Van Tapu Kadastro Müdürlüğü'ne başvurarak kilisenin kimin olduğunu sordu. Hüsamettin Altaylı'nın mülkü olarak görünen kilisenin varisinin Habertürk gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı olduğu ortaya çıktı.

Fatih Altaylı, kendisine ulaşıldığında, kilisenin kendisinin olduğunu doğruladı. Hatta bütün köyün kendilerine ait olduğunu söyledi. Hiçbir şeyden haberi olmadığını belirterek, 'Ne gerekiyorsa izin veririz. Satın diyorlarsa satarız. Yani ne istiyorlarsa onu yaparız. Kilise orda duruyor, ben ne yapacağım kiliseyi?' dedi.

Ekranlarda 'Soykırım vardır diyenin yüzüne tükürürüm' dediği bilinen, Ermeni soykırımının inkârına yönelik kampanyanın ateşli savunucularından biri olan Fatih Altaylı'nın dedesinin, Ermenilerin yaşadığı bir köyün soykırımdan sonra 'sahibi' olduğu ortaya çıktı.

Fatih Altaylı'ya soruyoruz: Bir şahıs, niçin ve nasıl bir kilisenin sahibi olmuştur? Dedesinin 'sahibi' olduğu köyde 1915'ten önce kimler yaşamaktaydı? Şimdi neredeler?

İsmini, arkasındaki Erek Dağı'nın Ermenicesi olan Varak'tan alan manastır, bölgedeki manastırlar içerisinde en ünlülerinden biriydi. 19. yüzyılda burada yoğun bir faaliyet yürütülüyordu. Hatta Anadolu tarihinin ilk süreli yayınlarından biri, manastırın patriği Mıgırdıç Hırimyan tarafından çıkartılıyordu.

Manastırda, başka kopyası bulunmayan 350 el yazması kitabın da olduğu bir kütüphanenin, ikonaların, şamdanların, haçların, tabloların bulunduğu biliniyor.

Fatih Altaylı'ya soruyoruz: Bu kültürel değerler nerede? Dedesi bunları hiç görmüş müdür?

Üstelik Varak Manastırı, 1915 soykırımından sonra el konan binlerce Ermeni mülkünden yalnızca bir tanesi. Yalnızca Van bölgesinde 300 kadar, toplamda 2 binden fazla kilisenin şu an kimlerde olduğu biliniyor mu? Yalnızca bir 'sorun' olduğunda araştırılan bu mülkler, şahıslara, hazineye veya belediyelere ait çıkıyor.

2005 yılında, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün eski dildeki Osmanlı tapularının Türkçeleştirilerek bilgisayar ortamına aktarılması talebi karşısında, Genelkurmay Başkanlığı 'gizli' ibareli bir yazıyla yanıt vererek, bunu yapmanın 'asılsız Ermeni iddialarına' kaynak oluşturabileceğini söylemişti.

Devlete soruyoruz: Hiçbir caminin şahıs mülkü olmadığını biliyoruz. Ermeni toplumunun kiliselerinde nasıl insanlar ikamet edebiliyor, sorulduğunda bu kiliselere fiyat biçebiliyorlar. Bu kiliseler nasıl onların oldu?

Hani bu kiliselerin ilk sahibi? Yukarı Bakraçlı köyünde yaşayanlara ne oldu?

Soykırımı inkâr eden ve soykırıma uğratılan köylerden birinin varisi çıkan Fatih Altaylı'dan Yedi Kilise'yi geri vermesini talep ediyoruz. Tapu kayıtlarının açılmasını, 1915'ten sonra el konulan Ermeni mallarının iadesini istiyoruz.

Hepimiz Ermeniyiz!

DSİP İstanbul İl Örgütü'