İşten çıkarılan İBB çalışanlarının mücadelesi sürüyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından işten atılan ve haklarının ödenmediğini, istifaya zorlandıklarını söyleyen işçiler “Haksız Olarak İşten Atılan İBB Çalışanları” imzasıyla bir çağrı yapıp 28 Temmuz’dan itibaren belediye binası önünde oturma eylemine başlayacaklarını duyurmuştu.

İBB yönetimi tarafından işlerine son verilen ve mobbinge maruz kaldıklarını söyleyen işçiler, “28 Temmuz Perşembe günü saat 12.00’den itibaren, İBB Saraçhane binası önünde süresiz oturma eylemine başlıyoruz” sözleriyle eylemlerine başlayacaklarını duyurmuşlardı. Belediye yönetimi tarafından hukuksuz ve keyfi biçimde işine son verildiğini ve her an işten çıkarılma tedirginliği yaşadıklarını, mobbinge maruz bırakıldıklarını, haklarının ödenmediğini ve istifaya zorlandığını dile getiren İBB eski çalışanları, 22 Ağustos’ta bir bilgilendirme metni yayınlayıp 15 Ağustos’ta İBB yetkilileriyle müzakere süreci başlattıklarını açıkladı: “Direnişimizin ilk somut kazanımı olan bu ilk görüşmede muhatap alınma talebimiz siyasi sorumlular düzeyindeydi ama karşımızda belediye bürokratları vardı. Buna rağmen bizler hukuki dayanaklarımızı sunduk, durumumuzu anlattık, onların bahanelerini dinledik. İBB bürokratları genel olarak işten çıkarmaların İBB tarafından değil, valilik/iktidar tarafından yapıldığını, mevcut yasalara göre çıkarmak zorunda olduklarını ve güvenlik soruşturmalarının muhalifleri bertaraf etmek için iktidar tarafından bir sopa olarak kullanıldığını belirtti.” Açıklamada işten atılmalarının siyasi bir tercih olduğunun tekrar kanıtlandığı vurgulandı: “Ancak, işten çıkarılmamızın kamuoyuna yansıtıldığı gibi hukuki bir zorunluluk değil siyasi bir tercih olduğunu ilk elden avukatlarımızın da şahitliğinde duymuş olduk.”

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin arabuluculuğu ve gözetiminde 19 Ağustos’ta yapılan ikinci görüşmenin ‘daha ılımlı bir görüşme olsa da’ etkin bir çözüme yönelik bir sonuca varmadıklarını aktardıkları metinde İBB’deki işlerine son verilen çalışanlar, “Diyalog süreçlerinin devam etmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz ve demokratik kitle örgütlerinin bu süreçlerde dahil olmasının bizler açısından son derece önemli olduğunu hatırlatmak isteriz” dedi.

İktidar tarafından hedef gösterildiklerini, İBB tarafından yapılan işten çıkarma sürecinde güvenlik soruşturması, iltisak gibi muğlak kavramlarla damgalandıklarını belirten işçiler, bu görüşme süreçlerinin kendileri için önemli bir eşik olduğunu aktardı ve mücadelelerine devam edeceklerini açıkladı: “Bizler senelerin kazanımı olan insani mesai saatleri ve çalışma koşullarına sahip çıkmaya, politik duruşumuz üzerinden ekmeğimizle tehdit edildiğimiz bu güvencesizlik iklimine, barış talep ettiğimiz için sivil ölüme mahkûm eden tavrın bu şekilde yaygınlaşmasına karşı duruşumuzu kararlılıkla sürdüreceğiz.”

İBB’de işten atılan barış akademisyeni Veysi Altıntaş, oturma eyleminin 28. gününde gelinen noktayı Agos’a anlattı.

‘Hukuki zorunluluk değil siyasi bir tercih’

Mart 2020-Mart 2022 arasında İBB iştirak şirketi BİMTAŞ’ın sözleşmeli personeli olarak İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Vizyon 2050 Ofisi’nde uzman/araştırmacı olarak çalışan Veysi Altıntaş, 8 Aralık 2021’de TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında Süleyman Soylu’nun “İBB’de çalışan 557 terörist var” söyleminden sonra iktidar medyası tarafından hedef haline getirilmiş ve kişisel verileri teşhir edilmişti.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde doktora öğrencisiyken Barış Bildirisi’nin imzacısı olmasından ötürü 679 sayılı KHK ile ihraç edilen Altıntaş, İBB temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerini anlattı ve gelinen noktada yanlarında olan kurum ve kuruluşların desteğinin ne kadar önemli olduğunu vurguladı: “Bugün itibariyle İBB önündeki 28. günümüz. İlk günden itibaren temel talebimiz haksız ve hukuksuz bir şekilde güvenlik soruşturması ve mobbing sonucunda işine son verilen bizlerin işe iade edilmesidir. Her geçen gün görünürlüğümüzün artması, haklı mücadelemizin demokratik kitle örgütleri tarafından desteklenmesi ve bunun üzerinden kamuoyu yaratılması etkili oldu ve nihayetinde İBB ile bir müzakere masasına oturduk. Bu noktaya gelinmesinde bizimle dayanışan ve itirazımızı kolektif bir itiraza dönüştüren kurum ve kuruluşların çok önemli bir katkısı oldu. Haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletin zedelenmesine karşı mücadele eden, daha demokratik ve adil bir gelecek için çaba sarf eden herkesi bu direnişi sahiplenmeye çağırıyoruz.”

Konunun hukuki zorunluluk değil, siyasi bir tercih olduğunu İBB yetkililerinden duyduklarını aktaran Altıntaş, şöyle konuştu: “İBB ile yaptığımız iki görüşmede de bu konunun siyasi saiklerle ele alındığını İBB’li yetkililerin ağzından duyduk. Kendileri de bizim haklı olduğumuza inandıklarını ve bunun hukuki olmadığını kabul ettiklerini söylediler. Ancak iktidarın/emniyetin üzerlerindeki baskısına karşı gelemediklerini, emniyetin talimatlarını yerine getirmek zorunda olduklarını ifade ettiler. Yani bu konuda iktidar ile mücadele etmek yerine boyun eğmeyi tercih ettiler. Bizler de bunun böyle olduğunu biliyoruz ve bu korkak karar vericilerin haksız ve hukuksuz uygulamalarına karşı mücadele ediyoruz.”

İBB yetkililerine ‘işe iade dışında başka bir seçeneği kabul etmeyeceklerini’ söylediklerini aktaran Altıntaş sözlerini, “İBB heyeti bu çözüm üzerine düşüneceklerini söylediler. Bizler de hakkımız olanı alana kadar İBB önündeki direnişimize devam edeceğiz” diye bitirdi.

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında