Aktivist Maarastawi Geri Gönderme Merkezi’nde tutuluyor

İnsan hakları aktivisti, Sığınmacı Hakları Platformu Üyesi Adem (Abdulmalik) Maarastawi, 12 Ekim Perşembe günü İstanbul’da gözaltına alındı. Tuzla geri gönderme merkezine götürülen Maarastawi, Cumartesi gününden bu yana Urfa-Harran Geçici Barınma Merkezi’nde tutuluyor. Adem’in durumunu Sığınmacı Hakları Platformu’ndan Yıldız Önen’le konuştuk.

Sığınmacı Hakları Platformu, psikiyatrik ilaçlarını alamaması nedeniyle iki defa intihar girişiminde bulunan Maarastawi için bir açıklama yayınlayarak dayanışma çağrısında bulundu. Çağrıda, Adem’in Suriye’ye gönderilmekten büyük korku duyduğu da ifade ediliyor.

Çağrıda şöyle dendi:

“Urfa Göç İdaresi’nin son dönemde Suriye’ye hukuka aykırı göndermeler ve kötü muamele iddiaları konusunda olumsuz haberlere konu olduğu biliniyor. Bu da endişelerimizi arttırıyor.

Suriye halen iç savaşın sürdüğü, güvenliğin olmadığı bir ülke. Adem 11 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Hiçbir adli soruşturması söz konusu değil. Geçici koruma kimliğini alması için bir süre tanınmalı, en azından imza ve ikâmet yükümlülüğü ile serbest bırakılmalı.

Sınırdışı veya gönüllü geri dönüş adı altında Suriye’ye zorla gönderilmesi halinde, geri gönderme yasağının ihlali olacaktır.

Yetkilileri bir an önce sorunu çözmeye, Adem Maarastawi’yi serbest bırakmaya, sağlık durumu, temel hakları ve özellikle de Suriye’ye gönderilmemesi konusunda hassasiyet göstermeye davet ediyoruz.

Geri göndermeler durdurulsun.”

İlaçlarını alamadığı için sorun yaşıyor

Adem Maarastawi’yi Sığınmacı Hakları Platformu’ndan tanıdığını aktaran Yıldız Önen, Adem’in yaşadığı süreci şöyle anlatıyor: “Adem’le 4-5 senedir beraber sığınmacıların sorunlarını çözmek, ırkçılığa karşı mücadele etmek için çalışıyoruz. Tüm Suriyeli sığınmacılar gibi o da oldukça zor koşullarda yaşıyordu. Beraber Suriyelilerin kötü yaşam koşullarına ve ırkçılığa karşı çalışıyorduk.

Perşembe İstanbul’da işyerine baskın yapılıp gözaltına alındı. Telefonuna el konduğu için iletişimimiz kesildi. Karakola giden avukat ile görüşmesine izin verilmedi. Yanına hiçbir kıyafet, ilaç almasına izin verilmeden, 13 Ekim Cuma günü Tuzla’daki Geri Gönderme Merkezi’ne götürülmüş. Avukat ile orada çok kısa bir görüşme olmuş. Avukat ona giysi satın alıp vermiş, Geri Gönderme Merkezi’nde her şey satın alındığı için biraz para vermiş. Orada hukukî işlemlere başlanmamış. Cumartesi avukatını Harran Geri Gönderme Merkezi’nden çok kısa arayabilmiş.

Pazartesi akşam avukatı ile daha uzun konuşmuş. Koşulların anlatılandan daha kötü olduğunu, zorla geri gönderme formunun imzalatılmaya çalışıldığını söylemiş. Salı sabahı avukat Abdülhalim Yılmaz vekalet işlemleri için görüşmüş, vekaleti almış. Durumunun iyi olmadığını, ilaç alamadığı için sorunlar yaşadığını anlatmış.”

Suriye’ye geri göndermeler arttı

Önen, Adem’in geri gönderme merkezlerinde tutulmasını, Türkiye’den Suriye’ye zorla gönderilmesini önlemek için başlattıkları süreci anlatırken bu durumların çok zor olduğu ve çok zaman aldığını vurguluyor: “Suriye’ye giderse yaşam riski olduğu için avukatlar geri gönderilmemesi için gerekli işlemlere başladılar. Maalesef böyle durumlarda uzun süren geri göndermede tutma (iki haftadan 7 aya kadar uzayan davalar var) ve Suriye’ye geri gönderme vakalarına çok sık rastlanıyor. Davası devam ederken sınırdışı edilenler var. Bunları durdurmak için Sığınmacı Hakları Platformu olarak sosyal medya kampanyası başlattık. Buna tüm derneklerden destek bekliyoruz. Bir insan hakları aktivisitini geri göndermemek için çaba göstereceğiz. Geri gönderme uygulamasının bir an önce durdurulması gerekiyor. Bu, çok daha genel bir sorun. İkamet izinlerinin sığınmacıların iş bulamadığı yerlere verilmesi, seyahat özgürlüğünün olmaması gibi pek çok insan haklarına aykırı uygulama sona ermelidir.”

İzmir Barosu’ndan açıklama

İzmir Barosu, Türkiye’de sığınmacıların geri göndermeye tâbi tutulmasına, geri gönderme merkezlerinde uzun süre tutulmasına ilişkin bir açıklama yaptı. Sınırdışı eylemlerinin acilen sona erdirilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“İzmir Barosu tarafından, meslektaşlarımızca Baromuza iletilen Türkiye’nin birçok Geri Gönderme Merkezinde haklarında verilen sınır dışı kararına karşı avukatları vasıtasıyla idari yargıda iptal davaları açmış olmalarına ve bu davaların idareye bildirilmiş olmasına rağmen 6458 sayılı YUKK madde 53/3-son cümlesine açık aykırılık oluşturacak şekilde ve iradeleri hilafına bu kişilerin sınır dışı edilmiş olduklarına ilişkin bilgi ve yakınmalar üzerine Göç İdaresi Başkanlığına bir yazı gönderildi.

GGM’lerde 6458 sayılı YUKK’ye bağlı şekilde gerekli usul güvencelerine uyulmak ve yargısal denetim yollarının tüketilmesinden sonra sınır dışı işlemleri her zaman için söz konusu olabileceği belirtilen yazıda ‘Özellikle son haftalarda, çok sayıda GGM’de gerçekleşen ve sayıları sürekli artan bu şekildeki -hem YUKK’ye, hem de TCK’ye aykırı- sınır dışı etme eylemleri hukuk devleti, hatta kanun devleti ilkesine açık aykırılık oluşturacak şekilde çok kaygı verici bir gelişmedir. Bu uygulama Avukatlık mesleğinin ve bir bütün olarak Yargı erkinin devre dışı bırakılması, idarenin tamamen yargısal denetim alanı dışına çıkması anlamına gelmektedir’ ifadeleri kullanıldı.

İzmir Barosu tarafından ilgili kuruma gönderilen yazıda, hızla artan hukuk dışı ve mahiyeti itibariyle suç teşkil eden sınır dışı etme eylemlerini acilen sona erdirilmesi ve İl Göç İdaresi ve Geri Gönderme Merkezi Müdürlüklerine bu kapsamda hukuka uygun hareket etmeleri konusunda gerekli bilgilendirilmelerin yapılması talep edildi.”



Yazar Hakkında