Hemen baştan söyleyelim. Ermeni basını mali açıdan hayli zor durumda. Son birkaç yıla bakalım: Asıl zorluk pandemiden sonra geldi. Döviz kurlarındaki baş döndürücü artış ve enflasyonist ortamla hayat, hepimiz için daha zor bir hale geldi. Aynı dönemde vakıf seçimlerinin nihayet yapılabiliyor olması, bizim için bir umut oldu. Ancak...
AGOS'UN MERCEĞİNDEN
Öncelikle, Ermeni basınından ne kastediyoruz? Günlük olarak Jamanak ve Marmara gazeteleri, haftalık olarak Agos, aylık olarak Paros ve televizyon olarak Luys TV. Burada bir televizyon kurmanın zorluklarını bilmekle beraber, asıl olarak üzerinde duracağımız konu basılı gazeteler. Çünkü şu dönemde kağıdıyla, matbaasıyla, çalışanlarıyla bir sermaye grubuna ya da bir odağa dayanmadan bir gazete çıkarmak gerçekten hayli güç iş. Hele ki bir azınlık grubuna ağırlıklı olarak sesleniyorsanız.
Önce biraz geriye gitmekte fayda var. Bu iş her zaman zor olmuştu, ama asıl zorluk pandemi döneminde başladı. Malum sebeplerle, gayet zor koşullarda gazetemizi çıkarabildik. O dönemde bize maddi ve manevi destek olan –başta Patrikhane olmak üzere- herkese, her kuruma teşekkürü borç biliriz.
Ancak asıl zorluk pandemiden sonra ve peşpeşe geldi. Öncelikle döviz kurlarındaki baş döndürücü artış, kağıt ve matbaa masraflarımızı her hafta katlarken, kemikleşen enflasyonist ortamla hayat, hepimiz için daha zor bir hale geldi.
Bu tablo içinde Marmara ve Jamanak gazeteleri mali koşulların kendilerini ne kadar zorladığını, birinci sayfalarından yer verdikleri duyurularla, sık sık dile getirdiler. Beri yandan aynı dönemde vakıf seçimlerinin nihayet yapılabiliyor olması, bizim için bir umut oldu. Zira ellerinde önemli meblağlar bulunduran bazı vakıfların gazetelere ilan verme konusunda, en azından seçim öncesi vaatlerini yerine getirmeleri yönünde, bir imkan doğmuştu.
Burada şu notu düşmek isteriz. Gazeteler bayi satışları ile maliyetlerini çıkaramazlar. Ancak ilanlar bir gazeteyi ayakta tutabilir.
İşte bu dönemde, yani vakıf seçimleri sonrasında, birkaç kayda değer gelişme olduysa da son aylarda tablo artık tamamen terse dönmüş durumda.
Çünkü vakıflar artık ücretsiz ilan yayınlayan Instagram sayfalarını tercih eder duruma geldiler. Aynı tablo vefat ilanları için de geçerli. Toplumumuz da ücretsiz vefat ilanı yayınlayan Instagram sayfalarını tercih eder oldu.
Toplum için diyecek çok fazla sözümüz olamıyor. İlan vermek belki de bütçe açısından insanları zorluyor olabilir. Bizim için, çok zor da olsa, bu durumu yutkunarak kabul etmek, “Demek ki toplum artık gazetelere ilan vermek istemiyor” demekten başka bir çare yok. Yine de bu konuda belli çözümler üretilebileceğini düşünüyoruz, çünkü bu ilanlar gazeteler için hayati önemde.
Ancak vakıflar açısından durum başka. İade edilen mülklerle ya da tazminatlarla düzenli bir gelir elde eden ve bu gelirleri -iyi ki- bütçe açığı olan okullar için harcayan vakıfların, gazetelerin bu durumuna ilgisiz kalmasını anlamak zor. Koca koca vakıflar neden ücretsiz ilan yayınlayan sosyal medya sayfalarını tercih eder? Elbette oralara ilan vermek en doğal haklarıdır, ancak ‘sadece’ belli bir mecranın tercih edilmesi, bize açıkçası anlaşılmaz geliyor. (Burada Karagözyan Vakfı’nın hakkını teslim etmek gerekir. Bilindiği gibi 3 ayda bir Ermeni basınına destekte bulunuyorlar)
Evet, kimi dostlarımızdan “Artık insanlar gazete okumuyor” türünden eleştiri ve serzenişler geldiğini bilmiyor değiliz. Ancak Ermeni basını, aynı Ermeni okulları gibi, bu topraklarda köklü geçmişi olan bir gelenek ve toplumumuzun kendi eliyle Ermeni basınını “Ne yapalım yeni çağ böyle” diyerek kendi haline bırakması, nasıl diyelim, üzücü.
Basın İlan Kurumu’nun bu yıl da azınlık basınına destekte bulunmadığını geçen hafta duyurmuştuk. İçinden doğduğumuz toplumun bu konudaki tutumunun ne olacağını açıkçası merak ediyoruz.
Şunu da not düşmek gerekir: Belki siyasi duruşumuz, görüşlerimiz herkese sempatik gelmiyordur, belki de muhtemelen birilerini kızdırmışızdır. Bunlar hayatta olan şeyler. Ama basın, zaten bunun için var.
Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki, işin bu aşamaya gelmesi açıkçası bizi artık umutsuzluğa sürüklüyor.
Geçtiğimiz hafta ERVAB bünyesinde kurulan Mali Komisyon, Ermeni basınından temsilcilerle biraraya geldi, sorunlar konuşuldu. Bakalım yeni bir anlayış, önümüzdeki dönemde hakim olacak mı?
Bekleyelim, görelim.