Neyi oylayacağız?

Pazar günü sandık başına gidiyoruz. İsmi “Yerel Seçimler” olsa da seçimin asıl odak noktası İstanbul, Ankara ve İzmir olacak, bu açık. Bilhassa da İstanbul. İktidar İstanbul’u tekrar geri almak için büyük çaba sarfediyor, CHP ve İmamoğlu da kaybetmemek için.

Şurası açık: İktidar bloku  İstanbul’u kazanmak için tüm devlet imkanlarını ve medyayı seferber etti. İmamoğlu ise 2019’daki müttefiklerini (İYİ Parti, HDP) kaybetmiş gibi görünmesine rağmen ittifakın seçmen bazında kurulacağına inanıyor. Sonuç ne olacak bilemiyoruz elbette. Beri yandan İstanbul için seçim ve belediye meclisi dengesi İmamoğlu'nun beklediği gibi şekillenirse, siyasi zeminin de değişmesi söz konusu olabilir.

Belli olan ise şu ki bütün bir kampanya dönemini  sadece “Kazanma-Kaybetme” , “Kazanacak aday-Popüler Aday” tartışmaları içinde geçirdik. Yerel seçimlerin  mantığına uygun olarak halkın karar süreçlerine katılımı, yerel demokrasi, merkezin hükmünün azalması gibi meseleler hiç tartışılmadığı gibi, hayli kritik olduğu belirtilen bu seçim vesile edilerek, demokrasi, insan hakları, toplumsal barış gibi konular da hiç gündeme gelmedi.

Dolayısıyla toplumun da katılması istenen bir “güç yarışı” içinde bulduk kendimizi. Hele ki Hatay gibi depremin sarstığı illerde bu iyice böyle oldu.

Bildiğimiz tek şey, seçimin ertesi günü şekillenecek tablonun, önümüzdeki üç-dört yıl için Türkiye’nin gidişatı açısından belirleyici olacağı. 

Her seçim öncesindeki temennimizi yineleyelim ve “Barış, demokrasi ve hak mücadelesi kazansın”diyelim. 

(AGOS/Başyazı)

Kategoriler

Güncel