YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Irkçılığın tezahürleri ve bir taksi hikâyesi

Taksiciye göre, bu randevu sorununu yaratanlar mültecilermiş. Üstelik bu mülteci meselesini Türkiye’nin başına Ermenistan, daha doğrusu Ermenistan’ın eski cumhurbaşkanı açmışmış. Nasıl mı? Şöyle:

Geçen gün bir dostumla karşılaştık. Epeydir görüşmüyorduk. Yakın zamanda bazı sağlık sorunları yaşadı, o yüzden sık sık hastanelere gidip geliyor. Bir gün hastaneden çıktığında bir taksiye binmiş. Taksici, dostumun hastaneden çıktığını görünce sağlık konularından sohbet açmış ve devlet hastanelerinden randevu almanın ne kadar zorlaştığı konusunda hemfikir olmuşlar. Ancak bundan sonra işler biraz çatallanmış.

Zira taksiciye göre, bu randevu sorununu yaratanlar mültecilermiş. Üstelik bu mülteci meselesini Türkiye’nin başına Ermenistan, daha doğrusu Ermenistan’ın eski cumhurbaşkanı açmışmış. Nasıl mı? Şöyle:

Ermenistan’ın eski cumhurbaşkanı Suriye doğumluymuş. (Muhtemelen Levon Ter Petrosyan’ı kastediyor, çünkü Petrosyan gerçekten de Suriye doğumluydu, ağabeyi ise şimdi Türkiye sınırları içinde kalan Samandağ'da doğmuştu.) Bu eski cumhurbaşkanı, bilinçli olarak Suriye’yi karıştırmış ve binlerce mültecinin Türkiye’ye sığınmasını sağlamış. Bu işin arkasında böyle bir komplo varmış yani. 

Bu aşamada dostum iyiden iyiye sinirlenmiş ve taksiciye, anlattıklarının anlamsız olduğunu söyleyip arabadan inmiş. 

Bu hikâye üzerine ister istemez uzun uzun düşündük. Petrosyan’ın Suriye doğumlu olduğunu ben bile unutmuştum. Türkiye’deki Ermenilere sorsanız yüzde 90’ı bilmez zaten. Taksici nereden biliyordu? Haydi duymuş bir yerden, bu noktaya nasıl varmıştı?

Dostumla birlikte şu kanıya vardık: Sayısı otuzları bulan sağ görüşlü haber kanallarından birinden duymuş olmalıydı bu teoriyi. Üşenmeyip, bir gece bu kanallar arasında gezinirseniz, aslı astarı olmayan türlü komplo teorilerine bolca rastlarsınız.

Peki ama böyle saçma bir teoriye inanmak ve bunu her müşteriye anlatmak nedir? Bu, ırkçılığın, aşırı sağcı komplo teorilerinin, ne kadar mantık dışı olsalar da, kimi insanların zihninde nasıl yer ettiğini anlatıyor bize. Şunu düşünmüyor bu teoriye inanan kişi: Koca Suriye halkı sadece bu ‘provokasyon’a gelerek mi iç savaşa girdi? Beşar Esad ve babası Hafız Esad bu yüzden mi yıllar boyu halkına nefes aldırmamıştı? Radikal İslamcılar ve cihatçılar bu yüzden mi Suriye’de bir dönem neredeyse iktidarı ele geçiriyordu? Ezidi Soykırımı bu yüzden mi oldu? Ermenistan’da bile artık hükmü kalmayan Levon Ter Petrosyan’ın bu kadar büyük bir gücü mü vardı?

Bu soruları sormak yersiz, çünkü komplo teorilerine inananlar mantık aramazlar zaten. Onlara, düşman belledikleri birilerini daha da düşmanlaştıracak bir teori sunmanız yeter. Hemen alır, yayarlar. Suriye’deki iç savaşın bu kadar büyümesinde Türkiye’nin rolü de böylece karanlıkta kalır. 

Bunları düşünmeyen, Suriye’de Ermenilerin ne işi olduğunu hiç düşünmez tabii. 1915’ten sonra ölüm yolculuğuna çıkarılan Ermenilerin bir kısmı Suriye’de hayata tutundu, bilhassa Halep ve çevresinde. Daha önce o coğrafyada yaşayan Ermeniler de vardı şüphesiz, ancak asıl nüfus 1915 sonrasında oluşmuştur diyebiliriz. Yani burada aslında temelsiz bir teori üretmek kadar, İttihat Terakki’nin uyguladığı soykırımın üzerini örtme derdi de var. Bunu taksici yapmıyor tabii, ona akıl verenler yapıyor. (Petrosyan ailesinin ilginç bir hikâyesi var bu arada. Onlar 1939’da Antakya Türkiye’ye dâhil edilince Suriye’de kalmaya karar veriyorlar, sonra da Ermenistan’a göçüyorlar. Petrosyan'ın babasının lakabı "Bolşevik"miş. Bunları ben de bilmiyordum, Pakrat Estukyan anlattı.)

İşte tam bu konu üzerine düşünürken, Türkiye Ermeni toplumunun ve doğal olarak Türkiye'nin en köklü eğitim kurumlarından biri olan, 1886’da İstanbul’da kurulmuş Getronagan Lisesi’nin öğrencilerinin özel bir turnuvada ırkçı sloganlara maruz kaldıkları haberini duyduk. İzleyicilerden bazıları “Mülteciler dışarı!” diye bağırmış. 

“Avrupa’da aşırı sağ yükselişte” diye analizler okuyoruz bugünlerde. Gerçekten de bu, yıllardır gözlenen bir olgu. Avrupa’daki bu sağ dalganın ayrı dinamikleri var, ancak Türkiye ile benzeşen dinamikleri de var.

Sonuçta ırkçı mantık birbirine benzer, birbirinden kopya da çeker. Dolayısıyla “Bizde ırkçılık yoktur” diye dolanmanın bir anlamı yok. Bizde tek bir yerde toplanmıyor da, her yere eşit dağılıyor; işin özeti bu.