YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Türkiye, Ermenistan sınırını açmak için neyi bekliyor?

Ermenistan üzerine düşeni yaptı ve sınırın kendi tarafındaki Margara (Alican) sınır kapısını yeniledi. Türkiye ise bu konuda hiçbir adım atmış değil. Neden? Açıkça söylenmiyor ama belli ki Türkiye Azerbaycan’ın da onayını bekliyor. Ya da belki şöyle demek daha doğru: Türkiye ve Azerbaycan Ermenistan’ın yeni tavizler vermesini bekliyor. Ermenistan ise vereceği kadar taviz verdiğini düşünüyor. Peki bu tavizler ne olabilir?

Hemen baştan şu notu düşelim: Türkiye-Ermenistan kara sınırının şu an kapalı olmasının nedeni Türkiye’nin süreci ağırdan almasıdır. Çünkü geçen yıl iki ülke, yani Türkiye ve Ermenistan, kara sınırının ilk aşamada üçüncü ülke vatandaşlarına ve diplomatik pasaport sahiplerine açılması için anlaşmaya varmıştı. Ermenistan bu çerçevede üzerine düşeni yaptı ve sınırın kendi tarafındaki Margara (Alican) sınır kapısını, ayrıca gümrük binasını yeniledi. Türkiye ise bu konuda hiçbir adım atmış değil. Neden? Açıkça söylenmiyor ama belli ki Türkiye Azerbaycan’ın da onayını bekliyor. Ya da belki şöyle demek daha doğru: Türkiye ve Azerbaycan Ermenistan’ın yeni tavizler vermesini bekliyor. Ermenistan ise vereceği kadar taviz verdiğini düşünüyor. Peki bu tavizler ne olabilir? Bakalım. 

Kritik aşama 2020 yılı. Bu tarihte Azerbaycan Ermenistan’a geniş çaplı bir saldırı başlattı. Tüm Türkiye televizyonlarının “Ermenistan saldırdı” başlığıyla verdiği 44 günlük savaşta ilk hamleyi Azerbaycan’ın yaptığı çok açıktı ve zaten Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de bunu sonradan itiraf etti. 

Ermenistan iki taraftan da binlerce gencin canına mal olan bu saldırıya askerî anlamda karşılık veremedi ve Rusya’nın 44 gün bekledikten sonra başlattığı arabuluculuk girişimini ve ateşkes şartlarını kabul etti. Putin muhtemelen Azerbaycan istediğini alana kadar beklemiş ve sonra müdahale etmişti. Böylece hem bölgenin ‘ağabey’i pozisyonunu korumuş olacak, hem de askerlerini ‘barış gücü’ olarak bölgede konuşlandıracaktı. (Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonradan tüm hesapları değiştirecekti ama şimdi konumuz bu değil.)

Peki Ermenistan neden bu ağır mağlubiyeti kabul etmek durumunda kalmıştı? Birkaç yanlış hesap yüzünden. Öncelikle Türkiye ve Azerbaycan’da her iki iktidarın da artık kesin biçimde konsolide olduğunu ve Azerbaycan’ın askerî üstünlüğü ele geçirdiğini görememişlerdi. Ayrıca pazarlık masasında isteksizdiler. Hatırlamak gerekirse, 90’larda –Azerbaycan içinde kalan– Karabağ nüfusunun büyük bölümünü oluşturan Ermeniler, bağımsızlık hareketi başlatmış ve o dönemki dengeler içinde Ermenistan ve Karabağ güçleri Azerbaycan’ı yenilgiye uğratmıştı. Ermenistan, Azerbaycan içinde kalan Karabağ’la bağlantıyı sağlamak için fazladan Azerbaycan reyonlarını (yedi reyon) ele geçirmişti ve bunları elinde tutmaktaydı. Pazarlıkta da vermeye pek yanaşmamaktaydı. Bu reyonların geri verilmesini önerenler, Ermenistan’da sesini duyuramayan bir azınlıktı. 

Özetle, Ermenistan 90’lardaki dengenin ilelebet süreceğin zannetti muhtemelen. Ancak Türk askerî danışmanları / SİHA’ları ile desteklenen Azerbaycan Ordusu 44 günlük savaşta Ermenistan’ı yenilgiye uğrattı ve reyonlar geri alındı. 

Bu aşamadan sonra Türkiye için Ermenistan ile diplomatik ilişki kurmanın önünde bir engel kalmamıştı, çünkü Azerbaycan, topraklarını geri almıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir çağrıyla ‘normalleşme’ sürecini başlattı. Görünen, Türkiye’nin Ermenistan ile dostluktan ziyade Orta Asya ile arasında kesintisiz bir ticari hat kurmanın peşinde olduğuydu. Ermenistan Başbakanı Paşinyan için de bu süreç gerekliydi, çünkü yıllardır Türkiye’nin ambargosuyla mücadele ediyordu. Batı’da kapalı bir sınır (Türkiye) ve ambargo, doğuda ise Azerbaycan vardı. Ermenistan da sürece istekle katıldı velhasıl. 

Ancak Ermenistan ile Azerbaycan arasında ateşkes sağlanmakla birlikte henüz bir barış anlaşması imzalanmış değildi. Tam da bu süreçte, Türkiye ve Azerbaycan ‘Zengezur Koridoru’ diye bir projeyi gündeme getirdiler. Nahcivan (yani aslında Türkiye) ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak olan bu koridorun Ermenistan topraklarından geçmesi gerekiyordu. Ankara ve Bakü, uzun süre bu koridorun “engelsiz” olmasında ısrar etti, Ermenistan ise kendi topraklarından geçecek ancak kendi kontrolünde olmayacak bir koridora mantıken karşı çıkıyor. Ancak ulaşımın açılması için de yeni projeler geliştiriyor. 

Son durumda Türkiye bu projeyi eskisi kadar ısrarla dile getirmiyor, zaten İran da projeye karşı, zira hem Azerbaycan’la başı hoş değil (Bakü-Tel Aviv yakınlığı), hem de bu projeyle kuzey sınırı tamamen Türkiye ve Azerbaycan’ın eline geçmiş olacak, bunu da hiç istemiyor Tahran. Dolayısıyla proje biraz tavsamış görünse de Erdoğan ve Aliyev’in hâlâ masada tuttuğu bir kart bu. 

Öte yandan, Azerbaycan, Ermenistan’ın anayasasını değiştirmesini talep ediyor. Bundan kasıt, anayasadan Dağlık Karabağ’a yönelik atıfların silinmesi. Hatırlanacaktır, 2023’te Azerbaycan iki günlük bir savaşla Dağlık Karabağ’ı da ele geçirdi ve ülkede yaşayan 100 bin Karabağlı Ermeni, yurtlarını terk edip Ermenistan’a göç etmek zorunda kaldı. Azerbaycan şimdi de Ermenistan’dan bu tarihî bölgeyle bağlarını –söylemsel olarak da– tamamen koparmasını istiyor. Öte yandan Paşinyan aslında yeni bir Anayasa’dan bahsetse de bunu yapmak onun için pek kolay olmayacak, çünkü şu günlerde yeni bir muhalefet dalgasıyla baş etmek zorunda. 

Birkaç ay önce, Ermenistan hükümeti 90’larda ele geçirilen Tavuş bölgesindeki dört köyü Azerbaycan’a iade etme kararı aldı. Bu karar üzerine bölgede yaşayanlar tepkilerini dile getirmeye başladılar. Onlara göre bu durumda Azerbaycan iyice onlara yaklaşmış olacaktı ve bu hiç de güvenli bir durum değildi. 

Tavuş Bölgesi Başepiskoposu Bagrat Galstanyan, protestolara öncülük ederek başkent Yerevan’a bir yürüyüş başlattı. Tüm bu askerî mağlubiyetlere rağmen bir türlü bekledikleri gücü yeniden elde edemeyen eski oligarşik iktidar unsurlarının da destek verdiği sivil itaatsizlik eylemleriyle, Paşinyan hükümetini zorluyor. Galstanyan için iktidarı elde etmek kolay bir iş değil ama Paşinyan da rahat değil. 

Bu tablo içinde, aslına bakılırsa Ermenistan normalleşme sürecinin ilerlemesi için elinden geleni yapıyor. Hatırlayalım, Paşinyan 2023’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın göreve başlama törenine bile katılmıştı. Serbest seçimlerin yapılabildiği bir ülkeden gelen belki de tek ziyaretçiydi o gün Beştepe’de. 

Özetle, Türkiye ve Azerbaycan, Ermenistan’ı bu kadar sıkışık durumda yakalamışken belli ki birkaç taviz daha koparmak istiyor. Sınır o yüzden kapalı. Ermenistan ise bu süreçte Rusya’ya güvenemeyeceğini çoktan anladı ve ABD-AB ile daha güçlü bir ittifakın peşinde. Bu da Ermenistan’ı ‘arka bahçe’si olarak gören Moskova’da homurdanmalara sebep oluyor. 

Bu noktada suali Ankara’ya yöneltmek gayet meşru görünüyor: Sınır neden hâlâ kapalı? 

(Not: Bu yazı ilk olarak Ekonomi gazetesinin haftalık eki ‘Ekonomi Diplomatik’in 29-30 Haziran 2024 tarihli sayısında yayımlanmıştır.)