Yıllar süren hukuk mücadelesi sonrasında Rum toplumuna geri dönen harap haldeki Büyükada Rum Yetimhanesi'nin yenilenmesi için kaynak bulma arayışları sonuçsuz kaldı. Ekümenik Patrikhane "Turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi maksadıyla gerekli girişimlerde bulunulması" konusunda karar vardı. Kaynak bulunması için yıllardır çalışan Laki Vingas Agos'a yaptığı açıklamada "Böyle büyük bir binanın gelir kaynağı olmadan ayakta kalması mümkün değil. Rasyonel bir karar vermek zorunda Patrikhane" dedi ve politik bir müdahale olmadığının altını çizdi.
Ekümenik Patrikhane yıllardır harap durumda olan Büyükada Rum Yetimhanesi'nin restorasyon çalışmalarına ilişkin bir açıklama yayınladı. Avrupa’nın en büyük, Dünyanın ise ikinci büyük ahşap yapısı olan yetimhane, 1964 yılından beri kapalı ve yıkım tehlikesiyle karşı karşıya. 2018 yılında Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü tarafından ‘Avrupa'nın Tehlike Altındaki 12 Kültürel Mirası’ arasına giren Büyükada Rum Yetimhanesi için mimar ve mühendislerin bulunduğu heyetle çalıştaylar yapılmış, İBB’ye bağlı BİMTAŞ desteğiyle yapının tüm rölöve ve restitüsyon projeleri tamamlanmıştı. Ancak yetimhane binasının restorasyonu için maddi kaynak bir türlü bulunamadı.
Patrikhane’nin açıklamasında "Yetimhane kompleksinin restorasyonu için finansman bulunmasına yönelik birçok girişim maalesef sonuçsuz kalmıştır" dendi ve "Patrik Hazretleri ile Sen Sinod üyeleri, Adanın mimari ve sosyal karakterine uygun, çevreye özen göstererek ekolojik bina standartlarına uyumlu turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi maksadıyla gerekli girişimlerde bulunulması hususunda oybirliğiyle karar verdiler" ifadeleri kullanıldı.
“Büyükada Rum Yetimhanesi Alanının Restorasyonuna İlişkin Karar Duyurusu” başlıklı açıklama şöyle:
"3 Haziran 2025 Salı günü, İstanbul Rum Patrikhanesi’nin Kutsal ve Mukaddes Sinodu, mutad toplantısında, Büyükada Rum Ortodoks Yetimhanesi binasının geleceği ile ilgili günümüze kadar yapılan yoğun çalışmaları ve bu tarihi binanın şehrimize tekrar kazandırılma olanak ve imkânlarını, toplumumuz kanaat önderlerinden Sayın Laki Vingas’ın detaylı bilgilendirmesinden sonra ele aldı.
1960’lı yıllarda, faaliyetinin durdurulmasının hemen ardından, zamana yenik düşmüş ve ciddi tahribata uğramış ahşap Yetimhane kompleksinin restorasyonu için finansman bulunmasına yönelik birçok girişim ve sayısız uğraş maalesef sonuçsuz kalmıştır. Bunun üzerine Patrik Hazretleri ile Sen Sinod üyeleri, Patrikhane tarafından hazırlatılan fonksiyon belirleme raporlarını inceledikten sonra, söz konusu alanda Adanın mimari ve sosyal karakterine uygun, çevreye özen göstererek ekolojik bina standartlarına uyumlu turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi maksadıyla gerekli girişimlerde bulunulması hususunda oybirliğiyle karar verdiler.
Bahse konu karar, yıllar boyunca cemaatin ihtiyaçlarına hizmet etmiş Rum Yetimhanesi’nin mirasına saygı duyularak, ve Prens Adaları’nın ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağlayacağı inancıyla alınmıştır.
Bu kararın hayata geçirilmesine yönelik somut adımlar, önümüzdeki günlerde Patrikhanemiz tarafından belirlenecek uzman heyeti öncülüğünde atılacaktır."
Teknik rapordaki detaylar
2019 yılında Europa Nostra’nın hazırladığı teknik raporda, yetimhane restorasyonunun 4-5 yıl içerisinde tamamlanabileceği, maliyetin ise 40 milyon Euro’yu bulabileceği belirtilmişti.
Raporda “Projenin sayısız belirsizlikleri nedeniyle, şu anda gerekli yatırım fonlarını harekete geçirebilecek kesin kaynakları belirlemek mümkün değildir. Bu nedenle, projenin uzun vadeli finansmanını sağlamak için dünya çapında farklı olanakları (bağışlar, hibeler, krediler ve diğer finansal araçlar dahil) araştırmak, mal sahibi için öncelikli bir zorluk olacaktır” denmişti.
2019 yılı Nisan ayında deneyimli statik mühendisi Clive Dawson tarafından hazırlanan raporun sonuç kısmında yer alan ifadeler ise şöyleydi:
“Bina tehlikeli ve son derece hassas durumda olduğu kabul edilmektedir. Çatının büyük bölümlerinin kaybı ve pencereler dahil olmak üzere cephelerdeki sayısız delikler, nemin yapının büyük bölümlerine engelsizce girmesine izin vermektedir. Yüksek seviyede yer değiştirmiş ve asılı durumda olan yapı elemanlarının bulunduğu birçok alan vardır ve bunlar önceden haber vermeksizin düşebilir. Hasar ve tarihi dokunun kaybının geri döndürülemez hale gelmemesi için yapı acil stabilizasyon, koruma, onarım ve konservasyona ihtiyaç duymaktadır.”
“Geliri olmadan ayakta kalması mümkün değil”
Ekümenik Rum Patrikhanesi’nin açıklamasının ardından Agos’a konuşan Laki Vingas, finansman arayışlarının sonuçsuz kaldığını yineledi. Vingas, “Kimse böyle büyük bir yükün altına girmek istemiyor’ derken, yetimhane binasının gelir kaynağı olmadan ayakta kalamayacağının altını çizdi.
Vingas şöyle konuştu:
“Fonksiyon konusunda ciddi bir sıkıntı var. Bu kadar büyük bir bina için fonksiyon yaratmak gerekiyor. Dolayısıyla fonksiyon çalışması yaptık, böyle büyük bir binanın gelir kaynağı olmadan ayakta kalması mümkün değil. Yetimhane binasına 1960’lardan beri fon aranıyor. Bunu Rumca gazetelerde de okuyoruz, tahribatlar ile ilgili çağrılar yapılmış. Demek ki 60 sene yeni bir fonksiyon bulunması gerekiyordu. O açıdan bunların sonuçsuz kaldığını görünce biraz da binanın tarihine, geçmişine, maneviyatına ve bugünkü İstanbul’a saygı duyarak bir çare bulmamız gerekiyordu. Profesyonel bir şirkete fonksiyon çalışması yaptırdık. Oradan çıkan neticelerden biri de turizmdi. Buna karar verildi. Fonksiyon belirlenmezse size kimse para vermez. ‘Büyük bir binaya büyük paralar harcayalım ve daha sonra fonksiyonu siz belirleyin’ Kimse böyle bir şeye yaklaşmaz artık. Rasyonel düşünmek lazım.”
“Politik bir müdahale olmadı”
Bina ile ilgili kararın tamamen Patrikhane tarafından alındığını ifade eden Vingas, politik bir müdahalenin olmadığını vurguladı ve şunları söyledi:
“İnsanlar kararı siyasi-politik olarak görüyorlar. Hiç alakası yok. Politik algı ya da müdahale yok. Tamamen kendi girişimlerimiz çerçevesinde oldu. Böyle büyük bir mirası İstanbul’da bu şekilde bırakmanın ıstırabını da çekiyorum. Yıllardır bu işin içindeyim ama bir gelişme sağlayamadık. Yaptığımız güzel şeyler oldu, projeler onaylandı. Rölöve çalışmaları zamanında yapıldı. Bina her gün yıkılıyor. Orada sadece bir çatı yapmak, milyon doları buluyor. Burada ufak paralardan bahsetmiyoruz. Bugünün ekonomik konjonktürde kolay bir yatırım değil.”
2019 yılında yetimhane binasının yenileme çalışmaları maliyetinin 40 milyon Euro’yu bulabileceği belirtilmişti. Günümüz ekonomik konjonktüründe rakamın giderek artacağını ifade eden Vingas, “40 milyon Euro bugün 70 milyon Euro’yu buluyor. Uygulamaya inince rakam daha da artacak” dedi.
Yeni bir uzman heyetle yola devam edileceğini belirten Laki Vingas, “Herkesin duruşuna, görüş farklılıklarına saygılıyım. Ama ilerleyemedikten sonra daha rasyonel bir karar vermek zorunda Patrikhane. Yeni heyetle hızlı bir neticeye ulaşırız. Yolumuz var ve kolay değil” diye konuştu.
Yetimhane hakkında
Büyükada Rum Yetimhanesi, 1898’de Fransız Mimar Alexander Vallaury tarafından inşa edildi. 1900’lü yılların başında yetimhane olarak kullanılması şartıyla Eleni Zarifi tarafından satın alınarak Ekümenik Patrikhane’ye bağışlandı. 206 odadan oluşan yetimhane, 1964’te siyasi nedenlerden ötürü kapatıldı. 1997’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün el koyma işleminin ardından Türkiye’deki yargı sürecinden sonuç alamayan Ekümenik Patrikhane, yetimhanenin iadesi için 2005’te AİHM’e başvurdu. Yapı, AİHM’nin ve Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009 tarihli kararları ile Patikhane’ye iade edildi. Bina 2018’de Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası tarafından “Avrupa’nın Tehlike Altındaki 7 Kültür Mirası” programı kapsamına alınmıştı.