BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

İsrail saldırısı, Kürtler ve Türkiye’deki iktidar üzerine

Kürtler deyince, 1) Komşu Kürtler ve 2) Türkiyeli Kürtler diye ikiye ayıralım önce. Irak ve Suriye Kürtlerine ilişkin pek haber yok basında. İran Kürtleri hakkında ise haberler muhtelif. Şunu da ekleyelim: PJAK dış ilişkiler sorumlusu İran-İsrail savaşı için “Bu savaşta taraf değiliz. Ortadoğu’da mevcut iktidarların, çatışmacı siyasetlerin dışında üçüncü yol siyasal anlayışını savunuyoruz” diye konuştu. Türkiyeli Kürtlere gelelim. Bu kategoriyi de ikiye ayırarak: 1) Öcalan’ın ve DEM Parti’nin tutumları; 2) Bazı milliyetçi Kürtlerin X’teki yorumları. DEM Parti’nin “İsrail’in İran’a yönelik saldırıları bölgesel krizleri derinleştirmektedir” başlıklı bir açıklaması var. Bu açıklama Öcalan’ın söylediklerinden farklı değil. Öcalan neler söylüyor, alıntılar yapalım.

Türkiye, Suriye, Irak ve İran’a dağılmış ve sürekli baskı altında yaşatılmış Kürtler meselesini İsrail, daha kurulmadan bile kurcalamaya başlamış bir devlet . Şu sırada bir yandan şeriatçı İran’a ABD desteğiyle saldırıyor, bir yandan da Ortadoğu’da kendisi ile ABD’nin vesayetinde bir Kürt devletinin kurulacağı umudunu yaymaya çalışıyor.

***

Kürtler deyince, 1) Komşu Kürtler ve 2) Türkiyeli Kürtler diye ikiye ayıralım önce.

Irak ve Suriye Kürtlerine ilişkin pek haber yok basında. İran Kürtleri hakkında ise haberler muhtelif:

Sürgündeki İran prensi Rıza Pehlevi rejim değişikliği çağrısı yaparken, Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İsrail'in İran nükleer tesisleri ve Devrim Muhafızları üslerine yönelik saldırılarını desteklediğini belirtti ve İran halkını rejime karşı ayaklanmaya çağırdı. “Bu genel ayaklanmanın 46 yıllık suç ve yağma yönetimini sona erdireceğini umut ediyoruz” dedi.

Sözcü gazetesine göre, PKK'nın İran kanadı olduğu belirtilen Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK)  Erbil’de yaptığı açıklamada İsrail'in İran'a yönelik saldırılarını desteklediklerini duyurdu. Türkiye’ye de mesaj veren örgüt, Türkiye'nin İsrail'e yönelik eleştirileri hakkında "Türk devleti önce kendi sorunlarını çözmelidir" dedi .

PJAK açıklamasında, “İran halkı, savaş ile baskıcı rejim arasında bir tercihe zorlanmamalıdır” diyerek, dayatılan savaşa karşı olduklarını şu sözlerle ifade etti: “PJAK olarak halklara dayatılan savaşa karşı çıkıyor, demokratik mücadele ilkesini esas alıyoruz.

En başta “haberler muhtelif” demişim ya, şunu da ekleyelim: PJAK dış ilişkiler sorumlusu İran-İsrail savaşı için “Bu savaşta taraf değiliz. Ortadoğu’da mevcut iktidarların, çatışmacı siyasetlerin dışında üçüncü yol siyasal anlayışını savunuyoruz” diye konuştu .

***

Türkiyeli Kürtlere gelelim. Bu kategoriyi de ikiye ayırarak: 1) Öcalan’ın ve DEM Parti’nin tutumları; 2) Bazı milliyetçi Kürtlerin X’teki yorumları.

1) DEM Parti’nin “İsrail’in İran’a yönelik saldırıları bölgesel krizleri derinleştirmektedir” başlıklı bir açıklaması var . “Netanyahu hükümetinin, İranlı sivillerin de zarar gördüğü bu saldırılardaki sorumluluğu dikkate alındığında, Gazze’deki gibi uluslararası hukuku tanımama yaklaşımında ısrar ettiği görülmektedir” diye özetlenebilecek bu açıklama Öcalan’ın söylediklerinden farklı değil

Öcalan derken: Pervin Buldan ve avukat Özgür Erol, 21 Nisan 2025’te İmralı’da kendisiyle görüştü. Bunun notlarından bir bölümü Lozan Kürt Enstitüsü Başkanı Necat Zanyar tarafından sosyal medyada paylaşıldı.

Önemli araştırmacı gazeteci Ruşen Çakır’ın bu notlarla ilgili olarak “Öcalan’ın İsrail ile, İsrail’in Öcalan ile ne alıp veremediği var?” başlıklı ve 15.06.2025 tarihli Medyascope yazısı dikkate değer . Tabii, Öcalan’ın söylediklerinin aynısının, “İsrail'in amacı Anadolu'yu çevrelemek, Terörsüz Türkiye hedefini baltalamaktırdiyen  D. Bahçeli’den geldiğini unutmadan.

İsrail saldırısı öncesi yapılan bu İmralı görüşmesinin 13 sayfalık tutanağında Öcalan neler söylüyor, alıntılar yapalım:

İsrail 30 yıldır uğraşıyor. İsrail el altından 30 yıldır bize devlet vaadinde bulunuyor.” (s.2)

İsrail’i Ortadoğu’da stratejiyi kuran hegemon güç olarak inşa etmek istiyorlar. Netanyahu-Trump gidiş gelişleri bunun içindir. 5 aşamalı bir stratejidir. İlk 3 aşama olarak Gazze, Lübnan, Suriye bitti. Geriye 2 aşama, İran ve Türkiye kaldı. Bu stratejinin olmazsa olmazı Kürtlerdir. Bu ilişkiyi İsrail nasıl ele geçiriyor, nasıl kullanmak istiyor? Şu an İsrail’in tek derdi beni ortadan kaldırmak. Kandil’in aklı yerinde değil ki bunu engelleyebilsin. Yerleşim itibariyle böyledir; Kandil İran’ın, SDG ise İsrail’in etkisindedir. Bunu ancak ben engelleyebilirim.” (s.5)

“Şu an işbirlikçi bir Kürt kesimi var. Bugün sizinle, yarın İsrail ile işbirlikçilik yapar.” (s.6)

“Türkiye’deki barış gerçekleşmesi kesinlikle bölgeyi etkiler. Dünyaya da yansır. Biz bir ay çalışalım, İsrail’i de durdurabilirim Gazze tipi çılgınlıklar yapmama konusunda. Kürt stratejisini engellersem İsrail imana gelir.” (s.7)

“Buranın [İmralı] benim için en büyük avantajı Mossad’ın etki alanından uzak olmasıdır. İsmail Haniye’yi nasıl vurdular. İşte Cumhurbaşkanı da [İbrahim Reisî) gitti, kuşkulu mu, kuşkulu. Hizbullah liderlerini silip süpürdüler. Burası güvenlikli ama buraya da sızabilirler.” (s.13) [Şu anda İmralı’daki güvenlik önlemleri artırıldı].

R. Çakır’ın (benim de katıldığım) yorumu: “Öcalan’ın -en azından bu metinde- İsrail’e ve Yahudiliğe karşı herhangi bir antipati, nefret gibi duygular beslemediğini görüyoruz. Buna karşılık İsrail’in bölgenin en belirleyici gücü olmasını istemediğini, bunu engellemeye yönelik stratejileri benimsediğini ve bu bağlamda Türk devletiyle bir tür ‘stratejik ortaklık’ arayışı içerisinde olduğunu söyleyebiliriz.”

***

2) Öcalan ve DEM Parti dışındaki bazı Türkiyeli Kürtler konusuna gelelim:

En tutarlı insan hakları savunucularının başında gelen DEM Kocaeli Milletvekili Dr. Ö. F. Gergerlioğlu X’te yazıyor:

“İsrail, İran'dan sonra Türkiye'yi vurmaya hazırlanıyor! Bölgede Türkler ve Kürtleri vuracak yeni Gazzelerden önce İsrail'e dur denebilmeli! Kürt barışı gecikmemeli! Ortadoğu'yu cehenneme çevirecek İsrail, insanlığın düşmanıdır. Umarım gecikmeden tüm mazlumlar bunu anlar!” 

Bu mesaja gelen yorumlar arasında cidden galiz küfürler var. Küfür dışındakilerden rastgele bikaçını aynen vereyim:

“Köpek gibi havlama. Kürdistanı kuracağız.”

“Hocam bir kürt olarak İsrailin ortadoğu politikasını seviyoruz ve bundan memnunuz. Din altında yıllardır kürtlere zülm eden ümmet kardeşleri dedikleriniz. Allah bu yolda israile güç kuvvet versin inşallah.”

“İnşallah vurur! Türkün bize vereceği tek barış, mezardır! Bijî Îsraîl! Bijî Kurdistan! Bijî Amerîka!”

“İsrail Kürtlerin dostudur Türklere gelince yerle yeksan etsin Ankara'yı.”

“Kes sesini türk, benim icin konuşma” [Ö.F. Gergerlioğlu Kürt değil Türk’tür]

“Kürtler tarihleri boyunca en büyük cehennemi, Türk boyunduruğunda oldukları süre zarfında yaşadılar! eğer İsrail bu cehennemi sonlandırmamıza yardımcı olabilecekse yaşasın İsrail!”

“Türklere karşı şeytan dahi savaşsa ben şeytanın yanında saf tutarım.”

“Biz Kürtler olarak İsrail'in safindayız Allah bir attığını bin yapsın zira türk Arap ve farstan çektiğimiz cehennemdekiler çekmedi biz Kürtleri halen Kandıracağınızı sanıyorsunuz.”

“kürdü asit kuyularina atan, kürdü vinçlerle asan, kürdü kimyasalarla boğan 'komsu ulke halklar'in  cani ceheneme. allah'in kuvveti israil'in yanindadir insallah. kahrolsun iran ve diğerleri.”

Tabii, bunların yanı sıra Ulusalcılarımız da yorum yapmış. Örneğin:

“İsrail niye Türkiye'yi vursun atma yahu! Türkiye ve İsrail bölgede terörizme karşı savaşan iki demokrasi iki demokrasinin birbiri ile savaştığı nerede görülmüş? Kürt barışı da ne oluyor Türkiye terör örgütü PKK'yı yendi ayrıca barış devletler arasında olur terör ve organize suç.”

“Ne barışı. Kim kimle düşman veya küs ki barissin. İlla bir ayrımcılık yapacaksiniz.”

“Kürtler ile küsmüyüz ki barışalım? Terör ile Kürt Kardeşlerimizi ayrı tutsanız çok iyi olacak ama.”

“Yavaş gelsin bir karş toprağımıza göz dikenin gözünü münasip yerine sokarız. Bu ülke toplumlarının hiçbir zaman birbirine karşı kavgası olmadı ki LAZ barışı KÜRT barışı ÇERKEZ barışı olsun aynı bayrak altında yaşayan farklı etnik kökenlere bağlı kardeş toplumlarız.”

“Neyin Kürt barışı kafanmi güzel... Laa bazı zaten mutlu mesut yaşıyoruz .. kız alıp kzi veriyoruz... Türk Kürt kardeş zaten... Kaçak elektrik kullanma ile Esrar yetiştirmeyi brakmalilar.. Ermenilerle barış olmaz... Yahudilerle.baris olmaz..Süryanilerle  rumlarla baris.olmaz...”

***

Şimdiye kadar hiç yaşanmamış böylesi nazik ve tehlikeli bir vaziyette, Türk hükümetinin demokrasi yoluyla kendi Kürtlerini mutlu etmesi tek mantıklı ve çıkar yol. Öcalan’ı ve hatta CHP’yi de yanına almışken.

Mantık başka şey, iktidar başka şey herhalde. Tek Adam Rejimi’nin bu durumlar meyanındaki politikasından bikaç örnekle bitirelim; herkesin her gün okuduğu ve dinlediği şeyler olduğu için hiç ayrıntıya girmeden:

Siyasi yasak alsın diye sürekli uğraşılan Ekrem İmamoğlu. AYM ve AİHM kararlarına rağmen 7,5 yıldır yatırılan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş. DEM’lilerden sonra içeri atılan CHP’li belediye başkanları. Milletvekili seçilen ama AYM kararına rağmen içerde tutulan Can Atalay. Taksim’de hareket etmeden ayakta durdukları için gözaltına alınan ve mahkemeye verilen gençler. Halay çekmek ve rektör için helva kavurmaktan soruşturulan üniversiteliler. Sanıkları savunan avukatların da tutuklanması. Kürt gazetecilerin cumhurbaşkanına hakaretten veya yazı yazmaktan içeri atılması. Genel-İş yöneticilerinin tutuklanması. Sayısını unuttuğumuz Kürt kayyımlamaları…

Doç. Murat Sevinç’in Diken’deki “Ofansif mizah örneği olarak birkaç anayasa maddesi” başlıklı yazısında  bütün bunların hangi anayasa maddelerini ihlal ettiği birer birer sayılmış.

Diğer yandan Danıştay, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın kaçak yapı olduğuna kesin karar veriyor . Fakat kambur kambur üstüne, yetkileri AYM tarafından iptal edilmiş olan İletişim Başkanlığı Dezenformasyon Mücadele Merkezi, Danıştay'ın bu kararını haber yapanları dava açmakla tehdit ediyor . 

Behçeli’nin Ekim’deki “Gelsin Meclis’te konuşsun”undan, Öcalan’ın son sözlerine kadar, bi düşünün. İçim bayıldı.

Daha ne yazayım? Selo’nun Edirne mahpusundan attığı, 4 maddelik “iç cephe güçlenmeli” mealindeki X mesajından da  bir paragraf ekleyeyim mi?

Bizler Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve beraber olacağız; olası risklere, saldırılara, provokasyonlara karşı gerektiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız. Kendi iç sorunlarımızı da kendi aramızda, karşılıklı güven çerçevesinde ve ‘kardeşlik ruhuyla’ çözeceğiz. Bunun dışındaki her arayış sadece felaket getirir.”